GeriEtkinlikler Kimileri göle maya çaldığını düşündü ama…
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi

Kimileri göle maya çaldığını düşündü ama…

Kimileri göle maya çaldığını düşündü ama…

‘Sidikli Kasabası’ nasıl bu kadar başarılı oldu?

Devlet Tiyatrosu bünyesinde sahnelenmeye başladığı günden bu yana şüphesiz en çok konuşulan oyunlardan biri Sidikli Kasabası. Şu sıra turnede olan ekip, bu ünlü Brodway müzikalini 117 kez sahneledi ama hâlâ kapalı gişe oynuyor. Rejisi, müzikleri ve oyuncu kalitesi ile göz dolduran oyunun yönetmeni Oğuz Utku Güneş ile ‘Sidikli’yi masaya yatırdık.

Greg Kotis’in yazdığı oyuna adını veren sidiklilik hadisesi, aslında ekolojik bir sorunun uzantısı. Hepimizin geleceğe dair korkusu olan kuraklıktan yola çıkıyor oyun. Şöyle ki; su azaldığı için özel bir şirketin denetimiyle evlere verilen sular kesilir ve herkes parasıyla umumi tuvalet kullanmak zorunda kalır. Parası olmayan ya da yasağı çiğneyenler ise kimsenin görmediği Sidikli Kasabası’na gönderilir. Bir yandan haklarını arayanların mücadelesi başlarken diğer yanda başlayan bir şey daha vardır, o da aşk.

“Profesyonel anlamda ilk reji çalışmam”

Sizi tanıyarak başlayalım mı?

İstanbul doğumluyum ama baba tarafından Nasreddin Hoca torunuyum. Ablamın tiyatrocu olabilmek için aile içinde verdiği savaşta, ablam cephesinde yer aldım. Böylece ailecek kazandık çünkü şu an doğan da memnun doğuran da.

2001 yılında Mimar Sinan Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’nden mezun oldum. Okul yıllarında bir yandan sınıf arkadaşım ile beraber kendi hayali tiyatromuzu kurmuş, 3 küçük oyun sahnelemiştik bile. Sidikli Kasabası Müzikali o yüzden profesyonel anlamda ilk reji çalışmam. Reji konusunda öğrendiklerimi hocam Zeliha Berksoy’a ve tüm konservatuvar hayatım boyunca birçok çalışmalarını sahnelememi sağlamış olan okul arkadaşlarıma borçluyum.

Oyunun DT kadrosuna alınma hikayesini anlatabilir misiniz kısaca?

Devlet Tiyatrosu tarihinde ilk kez tamamı sözleşmeli oyunculardan ve kadrosuz bir yönetmenden oluşan bir ekibi bünyesine alıyor. Bu yalnızca projenin başarılı bulunmasıyla doğru orantılı değil. Üstünde konuşulması icap eden şey, İstanbul ve Ankara Devlet Tiyatrosu’nun örnek teşkil eden bir devrimi gerçekleştirmesidir. Bu sayede bugün Sidikli Kasabası Müzikali kotarılmış kısa vadeli bir iş olarak değil, Broadway standartlarında bir Devlet Tiyatrosu prodüksiyonu olarak ve alım gücü yüksek sınırlı sayıda bir seyirciye değil turneler dahil onbinlerce seyirciye ulaşıyor. Tıpkı onlarca diğer oyun gibi. İşte bu yüzden Devlet ve Şehir Tiyatroları’nın varlık amaçları sorgulanamaz. Bugün kadrolu ustalarımızla aynı sahnelerde doludizgin sezonlar geçirdiğimiz için tiyatro artık genç meslektaşlarım için daha umut verici.

 

Kimileri göle maya çaldığını düşündü ama…
 

“Ya Devlet Tiyatrosu Ya Hiç”

DT öncesi oyun kaç kez sahnelendi?

Proje aşamasındayken Gençlik Günleri Festivali'nde misafirlerimizin çoğunlukta olduğu bir günlük gösterim yaptık. Hemen ardından Devlet Tiyatrosu’na başvurduğumuz için başka oyun oynamadık. Tam bir yıl süren görüşmelerden sonra Devlet Tiyatrosu heyetine sahneledik ve ardından resmi provalardaydık.

DT öncesinde özel tiyatrolarla görüşülmüş müydü? Reddeden varsa pişman olmuşdur herhalde.

Ben “Ya Devlet Tiyatrosu ya hiç” diyordum. Destekleyenler oldu ama kimileri de o dönem göle maya çaldığımı düşünüyordu sanırım. Ekipçe Devlet Tiyatrosu’nda olmak istiyorduk ve sonunda inancımızda haklı çıktık.

Yanlış biliyorsam düzeltin. Çağdaş Türk Tiyatrosu’nda rekor aynı kadroyla en az 400 gösterim yapan Hisseli Harikalar Kumpanyası’nda sanırım. Sidikli Kasabası’na yoğun ilgi bu sezon da devam ediyor. Sizce bu rekoru kırar mısınız?

Bilmiyorum fakat o muhteşem kadro ile daha bile çok sahnelenmiş olmalı. Biz henüz 117. oyunumuzu oynadık. Rekor önemsiz bence, sezonlar boyu oynanacak nitelikte oyunlar sahnelensin ki kimse kimsenin rekorunu kıramasın. Bunu özellikle bir seyirci olarak diliyorum.

     

Kimileri göle maya çaldığını düşündü ama…
     

Yurt dışı turneleriniz oldu mu? İleri dönem programı içinde var mı?

Henüz olmadı ama Sidikli Kasabası’nda yurt dışında ülkemizi ve tiyatromuzu temsil etmesini çok isterim. Bu şekilde ülkemiz hakkındaki toplumsal ve sanatsal birçok önyargı ve yanılgının en azından yurt dışındaki izleyicinin zihninden kalkacağını düşünüyorum.

“+13 demek, çocuk zekasına haksızlık olur”

İzleyici kitlenizin yaş aralığı nedir? Benim izlediğim gün şöyle bir baktım salona, çoğunluğu orta yaş grubu oluşturuyordu.

Yetişkin kategorisinde bir oyun. Seyirci profili oynanan günlere de bağlı olarak oldukça değişken. Tavsiye ile gelenlerin çoğunu genç ve orta yaş izleyici kitlesi oluşturuyor.

Müzik ve dans çocuklar için eğlenceli olacaktır muhakkak ancak oyunda bolca ‘ölüm’ var. Çocukların metaforun ne olduğunu bilemeyeceklerini düşünürsek, TV’deki gibi +13 kategorisine girer mi sizce?

Belki enteresan gelecek ama çocukların açık zihinlerinin oyundaki metaforları ve absürt anlatımı olduğu gibi algıladıklarını düşünüyorum. Çizgi sinemalardan da alışık oldukları bir anlatım. Biz yetişkinlerse muhakeme yaparken daha esas meseleyi kaçırıyoruz. +13’e gerek olduğunu düşünürsem çocuk zekasına haksızlık ederim. Aile içi eğitim yapısına göre de mutlaka değişir, o yüzden çocuk izleyici getirecek olanlar izlemiş olan bir tanıdıklarına danışmalılar. Ben kendi adıma 8 yaşındaki yeğenimin izlemesini sakıncalı değil, gerekli görüyorum.

“Oyunun başrolü ekibin tamamı”

İzleyiciden en çok aldığınız eleştiri ve beğeni nedir?

Her tiyatro salonu değiştirdiğimizde ses sistemi ile ilgili neredeyse sıfırdan bir çalışma yapmamız gerekiyor. Bunun pürüzlerinin giderilmesi, salonun imkanlarına göre bazen 2 oyunu bulabiliyor. O yüzden ses yüksek ya da alçak diyenler oluyor ama en iyi teknik ekip ve olası en iyi imkanlarla çalıştığımızı biliyorum. Pürüzler de nazar boncuğu olsun arada.

Sidikli Kasabası Müzikali’ni izlediklerinde daha önce müzikal izlememiş olduğunu fark ettiğini söyleyen seyirciler bizi çok mutlu ediyor. Bir de ilk prova günlerimizde oyunculara söylediğim bir şeyi seyirci haklı çıkardı, ona çok seviniyorum. Oyunda yan rol olmadığını, başrolün ‘ekibin kendi’ olduğunu söyleyen çok sayıda geri bildirim aldık.

           

Kimileri göle maya çaldığını düşündü ama…
           

Sizce bu sezon başka hangi müzikaller izlenesi?

Bu şaşırtmacalı bir soru mu (gülüyor)? Müzikli oyunların hakkını yiyemem, onları da çalışmak yaratmak ciddi bir mesele. Bana kızanlar da olacak ama bir kere ‘müzikli oyun’ ve ‘müzikal’ arasındaki farkı tecrübe ve iddia ettiğime göre benim de ileride şarkılı danslı bir oyun yapıp, müzikal demeye hakkım yok.

Dolayısıyla terim karşılığı olarak tek müzikal -oyun kelimesini özellikle kullanmıyorum- şimdilik Sidikli Kasabası. Gerçekten izlemeye değer müzikli oyunların da isimlerini iyi niyetle de paylaşsam, “Sen bize müzikli oyun mu dedin?” tartışması doğabilir. Zaten iyiler ve sayıları az, izlemenizi öneririm.

Bazen yönetmenler senaryoya makas atıyor. Sizin orijinal metnin ne kadarına müdahale ettiniz?

Finale doğru metnin önerdiğinden daha dinamik bir kurguya gittim. Ama altın makas söz konusu değil. Hatta kimi rolleri dönüştürerek biraz kumaş ekledik. Dilsiz Dolly, İkizler, Kör Robby, Sarhoş Bill, Maria Augusta bunlardan bazıları.

Değerli paylaşımlarından ötürü Oğuz Utku Güneş'e teşekkür ederiz.

Röportaj: Hanife Yaşar

False