Güncelleme Tarihi:
Mutfak tezgâhları hem çiğ gıda hem de pişmiş yemeklerin hazırlandığı alanlar olduğu için bakteri açısından en riskli yüzeylerin başında geliyor. Boston’daki Northeastern Üniversitesi’nden gıda güvenliği uzmanı Dr. Darin Detwiler, kötü temizlik alışkanlıkları ve çapraz bulaşma nedeniyle tezgahların salmonella ve E. coli gibi tehlikeli bakterilere ev sahipliği yaptığını söylüyor.
Tezgâhı temizlerken kullanılan bezler ya da süngerler de mikropların yayılmasına neden olabiliyor. Bu bakteriler, bağışıklık sistemi zayıf bireylerde ishal, mide krampları ve ateş gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor.
Görünüşte temizlik için kullanılan mutfak süngerleri, aslında evin en kirli objelerinden biri olabilir. Nemli ve gözenekli yapısı, mikroorganizmaların çoğalması için mükemmel bir ortam sunar. 2017 yılında yapılan bir araştırmada, yalnızca bir santimetrekarelik sünger yüzeyinde 45 milyar bakteri bulunduğu tespit edildi.
Bu bakteriler arasında potansiyel olarak ölümcül olan Staphylococcus aureus ve Pseudomonas aeruginosa da yer alıyor. Özellikle eller ya da açık yaralarla temas ettiğinde bu mikroplar cilt enfeksiyonlarına ve hatta sepsise neden olabiliyor.
Yiyecek artıklarının ve süngerlerin en çok temas ettiği alan olan mutfak lavaboları, sanıldığının aksine evin en kirli noktalarından biri. Uygulamalı Mikrobiyoloji Dergisi’nde yayımlanan bir araştırma, mutfak lavabolarında tuvaletlerden daha fazla bakteri bulunduğunu ortaya koydu.
Lavabo giderlerinde oluşan biyofilmler, salmonella ve E. coli gibi bakterilerin üremesi için uygun ortam oluşturuyor. Bu bakteriler, lavaboda yıkanan meyve ve sebzeler aracılığıyla vücuda alınabiliyor.
Kesme tahtaları, gıda hazırlığında en çok kullanılan ancak aynı zamanda en riskli mutfak malzemelerinden biri. Gıda güvenliği uzmanı Sylvia Anderson, aynı tahtanın hem çiğ et hem sebzeler için kullanılması durumunda bakterilerin kolayca bulaşabileceğini söylüyor.
İngiltere Gıda Standartları Ajansı'nın araştırmasına göre, evlerde kullanılan kesme tahtalarının yaklaşık yarısı bakterilerle kirlenmiş durumda. Özellikle plastik kesme tahtalarının derin kesikler oluşturması, bu bölgelerde bakterilerin barınmasına olanak tanıyor.
Queensland Üniversitesi tarafından yürütülen araştırmalar, bulaşık makinelerinin yüksek sıcaklık altında plastiklerden mikroplastik salınımına neden olduğunu ortaya koydu. Bu mikroskobik parçacıklar, yalnızca yemek tabaklarına değil, zamanla insan vücuduna da sızarak beyin fonksiyonlarını etkileyebiliyor.
Kan-beyin bariyerini aşabilen bu parçacıkların, bunama, kanser ve kısırlık gibi sağlık sorunlarıyla bağlantılı olabileceği belirtiliyor. Bir yıkama döngüsünde salınan mikroplastik miktarı, yaklaşık 1 milyon parçacığı bulabiliyor.
Gıda güvenliği için en kritik cihazlardan biri olan buzdolapları, doğru sıcaklıkta çalışmadığında zararlı bakterilerin üremesine neden olabiliyor. 5 derecenin üzerinde çalışan buzdolaplarında listeria, salmonella ve diğer patojenlerin çoğalma ihtimali artıyor.
Profesör Judith Evans ve araştırmacı Oleskii Omelchenko, buzdolabı kapısının sık sık açılmasının iç sıcaklığı yükselttiğine dikkat çekiyor. Yeterince soğutulmayan gıdalar ise ciddi gıda zehirlenmelerine yol açabiliyor.
Yapışmaz tavalarda kullanılan ve PFAS olarak bilinen ‘sonsuz kimyasallar’, hormonal bozukluklardan kansere kadar birçok sağlık sorunuyla ilişkilendiriliyor. Bu kimyasalların çevrede binlerce yıl kalabildiği ve vücutta biriktiği biliniyor.
Mount Sinai Hastanesi’nden Dr. Nathan Cohen, özellikle çocuk sahibi olmak isteyen bireylerin bu maddelere karşı ekstra dikkatli olması gerektiğini belirtiyor. Bu tür ürünleri kullanmak, farkında olmadan sağlığı tehdit ediyor olabilir.
Mikrodalgalar düzgün temizlenmediğinde, iç yüzeylerinde yiyecek kalıntıları birikir ve bu kalıntılar bakteri üretimine neden olur. 2024 yılında yayımlanan bir araştırma, temizlenmemiş mikrodalgalarda Staphylococcus aureus gibi tehlikeli bakterilere rastlandığını ortaya koydu. Bu bakteriler, kontamine yiyecekler yoluyla vücuda girdiğinde sepsis dahil ciddi enfeksiyonlara yol açabiliyor.
Kıyafetler aracılığıyla vücuda bulaşan kimyasallar da kansere zemin hazırlayabiliyor. Deterjanlardaki zararlı bileşenler, çamaşır makinelerinde yıkandıktan sonra giysilerde kalabiliyor. 2011’de yapılan bir araştırma, kurutma makinelerinin havaya benzen ve asetaldehit gibi kanserojen gazlar salabildiğini gösterdi. Bu maddeleri solumak uzun vadede ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor.
Uygun şekilde saklanmayan ya da temizlenmeyen çöp kutuları, Clostridium botulinum adlı bakterinin sporlarını taşıyabilir. Bu bakteri, nadir ama ölümcül bir hastalık olan botulizme neden olabilir. 2018 yılında Almanya’da yaşanan bir vakada, evde konserve edilen yeşil fasulyeler nedeniyle iki kişi felç geçirdi. Bu olay, evsel atıkların ne kadar ciddi sağlık riskleri barındırabileceğinin somut bir örneği oldu.
Uzmanlar, mutfakta alınabilecek basit hijyen önlemleriyle bu tehlikelerin büyük ölçüde azaltılabileceğini belirtiyor. Süngerlerin sık değiştirilmesi, buzdolabı sıcaklığının düzenli kontrol edilmesi, plastik kullanımının sınırlandırılması ve pişirme araçlarında zararsız malzemelerin tercih edilmesi öneriler arasında yer alıyor.