Fazla kilolu ve spor yapmıyor damgası yiyorlar ama gerçek çok başka! Sessiz salgın: Lipödem
Güncelleme Tarihi:
Günümüz modern yaşamının bize sunduğu kolaylıklar birçok tehlikeyi de beraberinde getiriyor. Bunlardan biri de görünmez bir tehdit olan lipödem. Çoğu kadın, yıllarca fazla kilolu ya da spor yapmıyor damgası yiyerek yaşıyor. Oysa gerçek bambaşka: Bu, sadece bir kilo sorunu değil; adı konmamış, kronik ve ağrılı bir hastalık.
Diyetisyen Prof. Dr. Barış Öztürk, bu hastalığın yaşının 11’e kadar düştüğünü, diyet ve egzersizle kısa sürede olumlu sonuç alabildiklerini söyledi.
Fast food tüketimi süreci hızlandırıyor
Birçoğumuz için özel gün kaçamağı olan hamburger, pizza ya da şekerli içecekler artık günlük hayatın vazgeçilmezi oldu. Tehlikeli olduğunu bildiğimiz halde maalesef tüketmekten vazgeçmediğimiz bu yiyecekler beraberinde hareketsiz yaşam ve hormonal dengesizlikleri tetiklediğini söyleyen Diyetisyen Prof. Dr. Dr. Barış Öztürk, sözlerine şöyle devam etti:
BAKMADAN GEÇME!
“Bu yiyecekler sadece kalori değil, aynı zamanda iltihap tetikleyici maddeler içeriyor. Lipödemli kadınların vücudunda yağ hücreleri zaten anormal şekilde büyümeye meyilli. Fastfood tüketimi, bu süreci daha da hızlandırıyor; bacaklarda, basende ve kollarda ağrılı şişliklere yol açıyor” dedi.
Özellikle kadınları tehdit ediyor
Öztürk, hareketsizliğin bir bedeli olarak da lipödemin özellikle kadınları tehdit ettiğini anlattı. Öztürk sözlerine şöyle devam etti;
BAKMADAN GEÇME!
“Saatlerce bilgisayar başında çalışıyoruz, eve geldiğimizde de ekran karşısında dinleniyoruz. Bedensel hareket giderek azalıyor. Oysa lipödemli bireyler için hareket, kan dolaşımı ve lenf akışı açısından hayati önem taşıyor.
Hareketsizlik, sadece kilo değil, aynı zamanda bacaklarda ağırlık, ödem ve şiddetli ağrı anlamına geliyor. Modern çağ, vücudumuzu yavaş yavaş zincire vuruyor. Lipödem genellikle ergenlik, hamilelik ya da menopoz gibi hormonal dönüm noktalarında ortaya çıkıyor. Ancak günümüzde tablo daha karmaşık.
BAKMADAN GEÇME!
Plastikler, kozmetik ürünler, işlenmiş gıdalar ve kronik stres hormon dengemizi sürekli bozuyor. Kadınların bedenleri bu yükün altında daha da kırılgan hale geliyor. Lipödem, bu ortamda adeta uyanıyor.
“Az ye, çok spor yap” deniyor ama...
“Belki de en ağır yük, toplumun bakışı” diyen Diyetisyen Barış Öztürk, sözlerine şöyle devam etti:
BAKMADAN GEÇME!
“Lipödemli kadınlara çoğu zaman "az ye, çok spor yap" deniyor. Oysa bu hastalık diyetle tamamen yok olmuyor. Bu yanlış algı, hastaların geç teşhis almasına, yıllarca umutsuzca mücadele etmesine yol açıyor.
Lipödem tembellik değil, tıbbi bir gerçekliktir. Lipödem sadece kişisel bir sorun değil, bir halk sağlığı meselesidir. Sessiz kalmak, milyonlarca kadını daha da yalnızlaştırıyor.
BAKMADAN GEÇME!
Bizim yapmamız gereken, bu hastalığı konuşmak, farkındalığı artırmak ve çözümleri gündeme getirmek. Sağlıklı beslenme, düzenli hareket, erken teşhis ve destekleyici tedavilerle yaşam kalitesini yükseltmek mümkün.”