GeriKişisel Bakım Estetik dolgu işlemi sonrası bunlara dikkat
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi

Estetik dolgu işlemi sonrası bunlara dikkat

Estetik dolgu işlemi sonrası bunlara dikkat

Estetikte cerrahi uygulamaların yerini minimal invaziv yöntemler aldı. Kişilerin bıçak altına yatmadan, acısız ve ağrısız şekilde estetik görünüme kavuşmasını sağlayan bu yöntemlerden en popüler olanı ise emilebilir dolgulardır. Güvenilir ve sağlıklı sonuca ulaşmaya çalışan bireyler için sağlık alanında yeni gelişmelerin olduğunu söyleyen Medikal Estetik Uzmanı Dr. Nihat Mustafayev, “Dolgu uygulaması esnasında ya da sonrasında körlük ve cilt nekrozu (doku ölümü) gibi ciddi komplikasyonlar yaşama riski çok yüksektir. Bu nedenle tıp alanındaki yeni uygulamalardan olan ultrason görüntülemesi altında yapılan hyaluronik asit dolgu uygulaması, olası risklerin yaşanmasını önlemekte, sağlıklı güzelliğe ulaşma imkanı sunmaktadır” dedi ve konuyla ilgili önemli bilgiler verdi.

Estetik dermatolojide en sık uygulanan işlemlerin başında emilebilir dolgular gelmektedir. Dolgu işleminin kişilerin sağlığını riske etmeden uzman hekimler tarafından yapılması gerekli Güvenli uygulamalar estetik sürecinin en önemli basamağıdır. Hiç kimse güzelleşmek uğruna sağlığını kaybetmek istemez. Dolayısıyla dolgu gibi popüler ama bir o kadar da riskli bir işlemin uzman hekimlerce yapılması çok önemlidir. Aksi takdirde körlükten cilt nekrozuna kadar pek çok sağlık sorunuyla karşılaşmak mümkün hale gelir.

Dolgu ile ilgili komplikasyonlar; ürünün kendisinden (dolgu malzemesi), ürün ve organizma etkileşiminden (alerjik reaksiyonlar, inflamatuar yanıtlar) veya uygulanan enjeksiyon tekniğinden (kas hareketi nedeniyle ürünün birikmesi veya yerinden çıkması, damar içine sızması ya da toplanması) kaynaklanabilir. Enjeksiyon veya dolgu malzemesi damarsal yapılarda birikir ve bu birikme sonucu sinirlere baskı yaparsa cilt nekrozu dediğimiz doku ölümü gerçekleşebilir. Ayrıca nadir durumlarda da körlüğe neden olabilir.

Estetik dermatolojide yeni tedavi: Ultrason destekli dolgu uygulaması

Yayınlanan son makaleler ve kılavuzlar doğrultusunda; deriye ve alttaki dokuya gelebilecek olası hasarı en aza indirmek için hyalüronik asit dolgu maddeleriyle dolgu işlemini gerçekleştirmek çok önemli. Çünkü hyalüronik asit dolgu maddeleri, komplikasyon durumunda çözülebilir olma avantajına sahiptir. Fakat daha da önemlisi, dolgu uygulamasının yapılması ya da komplikasyona neden olan dolgunun vücuttan atılmasını sağlamak amacıyla uygulanan ultrason yöntemidir. Bu bir tedavi biçimi olarak literatürde yer almakta ve Amerika başta olmak üzere dünyanın tüm gelişmiş ülkelerinde prosedür olarak uygulanmaktadır. Ülkemizde ise yeni bir uygulama olarak kabul edilmekte ve yaygınlaşması için eğitimler verilmektedir. Ultrason destekli dolgu sayesinde dolgunun yapılacağı bölgenin uygun olup olmadığı hatta daha önce yapılan dolgunun derideki yerinin belirlenmesi sağlanabilmektedir.

Estetik işlemlerde ultrasonun yaygınlaşmalı. Estetik dermotolojide kullanılan ultrason yöntemi, ülkemizde yeni bir uygulamadır. Son yıllarda yüz, boyun ve vücudun diğer bölgelerinin anatomisi hakkında çok şey öğrendik ve bugün geldiğimiz noktada artan taleple birlikte öğrendiklerimizi uygulama fırsatı da arttı. Fakat yapılan iş bir sağlık uygulaması ve bu uygulamanın körü körüne yapılması oldukça tehlikelidir. Ultrason altında enjeksiyon yapılan bölgeyi bilmek ve riskli alanlardan uzak durmak mümkün.

Dolgu uygulamasında en büyük risk: Damar içi enjeksiyon

Dr. Nihat Mustafayev, dolgu uygulamasında ultrason kullanımı özellikle üç faydasını şöyle sıraladı:

1. Dolguyu görselleştirmek: Bazen dolgu maddesi aslında olması gereken alandan, istenmeyen bir bölgeye hareket edebilir. Ultrason sayesinde dolgunun nerede olduğunu görme imkanı elde edebiliyoruz.

2. Damar içi enjeksiyonları önlemek: Enjeksiyon yaparken en büyük risk damar içine girmektir. Bu durum istenmeyen sonuçlara yol açabilir; mesela körlük, cilt nekrozu gibi. Bunlar çok nadir karşılaşılan fakat çok tehlikeli komplikasyonlardır. Biz bunlari ultrason altında damarları görselleştirerek önleyebilmekteyiz.

3. Komplikasyonu yönetmek: Örneğin, dolgu sonucu ortaya çıkan iltihaplanma (gronülom) varsa, bir dolgu düzgün şekilde enjekte edilmemişse veya damar içine enjekte edilmişse, ultrasonu bu komplikasyonları tedavi etmek için bir kılavuz olarak kullanabiliyoruz. Dolgunun nerede olduğunu görebiliyoruz ve doğru noktaya müdahale ederek tedaviyi gerçekleştirebiliyoruz.

Ülkemizde yeni bir uygulama olan bu sistemin yaygınlaşması ve estetik kliniklerinin de kesin protokollere bağlanarak bu işlemleri gerçekleştirmeleri, toplum sağlığı açısından önemlidir. Ayrıca ultrason altında yapılan dolgu işlemlerinde neyin görselleştirmesi, neyin ölçülmesi ve nasıl yaklaşılması gerektiği konusunda bizler teorik ve pratikteki bilgilerimizi diğer hekimlerimize aktaracak, öğrenme sürecini de destekleyeceğiz.

False