Güncelleme Tarihi:
Roman, 40’lı yaşlarında genç bir adam olan Emre’nin kendiyle hesaplaşma sürecindeki arayışları sırasında yaşadığı olayları anlatıyor. Sorularına cevap bulacağını umduğu spiritüel bir öğretiye katılmasının tetiklediği bu olaylar esnasında geçmişiyle de yüzleşmekten elbette kaçamıyor. Ruh dünyasında karanlıkta kalmış sorulara cevap ararken, sürdürmekte olduğu hayatında kendini Berlin, Milano, İstanbul ve Paris’te geçen bilinmezlerle dolu bir maceranın içinde buluyor. Gizemli olaylarla uğraşıp, tesadüfler yaşarken giderek derinleşen olaylar örgüsünde bir genç kızın kurtarılmasını da üstleniyor kahraman. Anbean hızlanan ve yükselen ritme ani ve tutkulu bir aşk hikayesi de eşlik ediyor.
Yaşamış, yaşayan ve yaşayacak her insanın temel sorusu olan “Hayatın anlamı ne?” Emre için tüm yönleri ve derinliğiyle öykünün omurgası. Kırılmamak için gizlenmeyi tercih eden, duygularını anlamanın ve anlatmanın zorluğu içinde sanata sığınan Emre, kendisi için doğru cevabı bulabilecek midir? Aklın ve ruhun çatışması kahramanımızı içinde bulunduğu girdapta nereye sürükleyecektir?
Kendine yarattığı labirentte yerini yitirmiş ama gittiği, değdiği hiçbir yeri, hiç kimseyi unutmayan özgür ama bir yanıyla tutsak bir kaşif...
Dünyanın bir ucundan diğer ucuna, farklı şehirlerde hatıraların ve rüyaların içinde savrulurken ruhunun peşinde bir zaman yolcusu...
Eski aşklarının, eski tabloların, eski fotoğrafların hayallerinin ve hayaletlerinin peşinden gitmekten asla vazgeçmeyen bir aşık....
Sadece boşluğunu paylaşırken kendini sakınmayan huzursuz bir ruh...
İyi şarap, iyi müzik ve şiirle dopdolu ama kaygıdan bir türlü arındırılmayan, dengeyi reddeden bir yaşam akışı...
Tesadüflere inanmayan ama onlardan kaçamayan bir yaşam tutkunu...
Spiritüel varoluş sorgulamalarıyla boğuşurken, gizemli öğretilerin tam ortasında kalan ve hayatını kökünden değiştirecek bir maceraya sürüklenen bir bohem...