GeriSağlık Anne-baba olma sendromu nasıl yaşanır?
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi

Anne-baba olma sendromu nasıl yaşanır?

Anne-baba olma sendromu nasıl yaşanır?

Çocuğunuzun üzerine fazla düşerek hem onu hem de kendinizi sıkıntıya sokmayın!

Eğer hastalık hastası bir anneyseniz, çocuğunuzun bittiğinin resmidir… Bu durum ne yazık ki çocukluğa damgasını vuran sıkıntılı bir durumdur. O zaman annelere tavsiye; bırakın ıslansınlar, bırakın kirlensinler, bırakın üşüsünler, bırakın düşsünler.

Unutmayın, her zaman çocuklarınızın yanında olamayacaksınız. Bu tür ebeveynler yaradılışlarından ötürü telaşlı ve kendilerine pek güvenli bireyler değillerdir. Ancak işin asıl can sıkıcı tarafı da bu durumdan muzdarip olan çocuklar bir süre sonra ebeveynlerine benzerler. Bu durumda paranoyak düşünce sistemi olan bir anneyle bunların tersini savunarak savaşmak en doğru yöntem olacaktır, çünkü bu savaş bir tür anneye benzememeye karşı açılan bir savaş olacaktır ki bu da gereklidir.

Bu konuyla ilgili o kadar çok şey yazılıp çiziliyor ki, artık insanlar bu kadar çok bilgi bombardımanının altında iyi anne-baba olabilme kaygısı içinde yukarıda sözünü ettiğimiz takıntıları geliştirebiliyorlar. Aynı zamanda da bu; iyi anne-baba olma kaygısı içinde çocuklarını yetiştirirlerken ciddi panikler yaşamaktadırlar. Bu çok iyi anne-baba olmaya çalışan annelerin aslında iyi anne-baba olabilmeyi ıskalamalarına da çok sıklıkla rastlayabiliyoruz. Böylece anne-babaların zihinlerin de: “İyi bir anne-baba mıyız? Yoksa kötü anne-baba mıyız?” düşünceleri bir pinpon topu gibi gidip gelmekte bu da çocukta bazı sıkıntılar yaratabilmektedir. Aslında bu paranoyalardan kurtulmak çok zor değil, sadece bildiğimiz ama yapmadığımız şeyleri devreye sokmamız yeterli. Çünkü bu sıkıntılar ortaya bir kaos çıkarıyor ve bu kaosun sonucun da bundan hem biz hem de çocuklarımız olumsuz etkileniyorlar.

İşte Size Tavsiyeler:

- Çocuğu pamuklara sarı fanusta büyüterek, onu dış dünyaya karşı korumaya kalkmanız kesinlikle beyhude bir çaba olacaktır. Onu takip edin, başına bir şey gelmesini engellemeye çalışın ama lütfen sürekli takip edildiğini ona hissettirmeyin. Bunu hissettiği an yarardan çok zarar göreceksiniz unutmayın.

- Çocuklarımızın doğumundan itibaren belli dönemlerde aşılarını yaptırmak hatta gün atlamamak için ne kadar da titiz davranırız değil mi? Ama inanın ki onun en çok ihtiyacı olan bir aşıyı sık sık unuturuz. Bu da “Güven aşısı.” Bu aşıyı yapmak o kadar kolay ki... Ona zaman ayırın onunla ilgilendiğinizi onu dinlediğinizi onun düşüncelerine değer verdiğinizi ona hissettirin yeter.

- Çocuğunuza altından kalkabileceği sorumlulukları vermeye özen gösterin. Örneğin; bırakın odasını kendi toplasın, bırakın düşünce kendisi kalksın, bırakın yemeğini kendisi yesin, bırakın ayakkabılarını kendisi bağlasın. Artık 17 yaşına gelip de ayakkabı bağlamasını bilmeyen çocuklar görmeyelim çevremizde, böyle çocuklar yetiştiren anneleri de...

- Çok sık rastlarız: “Ben çocuğumla çok iyi arkadaşımdır” diyen anne-babalara. Hayır, kesinlikle anne-babadan arkadaş olmamalı. Siz sadece iyi anne-baba olmalısınız. Çocuğunuz nasıl olsa iyi arkadaşlar bulacaktır kendisine. Annenin çocuk gözünde bir sevgi objesi babanın da bir otorite objesi olduğunu unutmadan onun size güven duymasını sağlayın bunu ona güven duyduğunuzu hissettirerek başarabilirsiniz. Yeri geldiğinde: “Hayır!” demekten çekinmeyin ki yetişkin olduğunda: “Hayır” demek isteyip de bunu bilmediği için istemeden: “Evet” deyip, istemediğini yapmak zorunda olan, acı içinde kıvranan biri olmasın.

Uzman Psikolog Duru Mert

False