Güncelleme Tarihi:
Yaklaşık 3 yıldır keyifle izlenen Kelime Oyunu adlı yarışma programının sempatik sunucusu Ali İhsan Varol’u artık tanımayanımız yok neredeyse. Sempatiklik ile saygılı olmayı dengelemedeki başarısı, bir anlamda onu “Ailemizin Sunucusu” haline getirdi. Biz de işinde bu kadar başarılı olan Varol’un özel yaşamındaki yüzünü de görmek istedik ve stüdyosunun yolunu tuttuk.
Programa hazırlık aşamasında görüştüğümüz Varol, kelimenin tam anlamıyla koşturarak geldi yanımıza. Önce konuklarını selamladı ve röportaj sonrası onlarla ilgilenmek üzere ayrıldı yanlarından. Televizyon karşısında yansıttığı sevecen tavrı hakimdi yine tüm telaşına rağmen. Telaş diyorum çünkü Varol sadece programı sunmuyor aynı zamanda soruları da hazırlıyor. Biz de bu kısacık zamana koca bir sohbet sığdırmayı başarma ümidiyle başladık konuşmaya…
Sunuculuğa nasıl başladınız?
Uzun süredir televizyonculuk sektöründeyim. Prodüksiyon, metin yazarlığı… Bu iş başladığında soru yazarlığı teklif edilmişti, kabul ettim. Ek iş olarak devam edecektim. Elimde sorularımla deneme çekimi için geldim stüdyoya. Soruları ben yazdığım için deneme amaçlı ben sunucu oldum. Sonra bu kaydı yöneticiler izledi ve kendimi burada buldum. Başta küçük bir macera diye pek bir beklentiyle başlamadık açıkçası. Fakat sonrasında pek benzer bir yarışmada olmadığı için ve seyircide çok güzel sahiplendiği için bu noktaya kadar geldi.
Seyirci ile kurduğunuz bir bağ var. Nasıl yakaladınız bunu?
Program maddi açıdan çok fazla şey önermediği için daha sakin bir yapıda ulaştırabiliyorsunuz seyirciye yaptığınız işi. O doğrultuda da fazla hırslı olmayan veya buraya gelip televizyon programına katılıp hayatını değiştirme isteği içerisine olmayan yarışmacılar geliyor. Hep bugünün tadını yaşamak isteyen, ekran başında aldığı keyfi bir de stüdyoda tatmak isteyen ve çok fazla bir şey istemeyen karşılığında seyirciler geliyor. O yapı önümde olduğu için ben de içerisinde rahat ettim, güzel bir bağ oluşturduk böylelikle. Eğer ki, Kelime Oyunu belli bir başarı sahibiyse şimdiye kadar bu yarışmaya katışan 4 bin yarışmacının katkısı, benimkinden daha fazladır.
Hafızanızda yer eden en ilginç bölüm hangisi?
Çok var. Mesela en son yaşadıklarımızdan “kondom” felaketi var. Tendonu sorduk, tendon cevabına yanlışlıkla kondom dedi hanımefendi. Program sonrası dışarı çıktığımızda eşi şöyle dedi: “Kaç yaşına geldin, hala nelerle uğraşıyorsun! Kondomlarla uğraşıyorsun.” Orda çok güldük, eğlendik. Ufak çaplı tatsızlık yaşansa bile gülümseyerek gittiler buradan.
Bir de “uçan memeli” yanıtı vardı mesela. “Memeliler takımının gökyüzündeki temsilcisi”ydi soru. Yanıtı da yarasa. Ona “hostes” cevabını verdi yarışmacı. Bu durumların entelektüel alt yapıyla, kelime dağarcığıyla pek bir ilgisi yok aslına bakarsanız. Biraz odaklanma, biraz pratik zeka, bolca da şans lazım.
Yarışmacı ve seyircilerden bahsederken sanki hepsi uzun yıllardır tanıdığı bir arkadaşıymış gibi konuşan Ali İhsan Varol, aslında bu tavrıyla "neden herkesin sevdiği" bir sunucu olduğunu farkında olmadan anlattı bize. Sohbetimiz devam ederken aklının bir kısmı da arka masalarda programın başlamasını bekleyen konuklarındaydı şüphesiz. Ama bizim daha çok sorumuz vardı...
Soru kalıplarınız için sık kullandığınız bir sıfat var: Zirzop. Günlük hayatta da sık kullanır mısınız bu kelimeyi?
Kullanmam. Programda o soruları nasıl kelimeleri nasıl tanımlamamız gerektiğini düşündüm. Zirzop fonetik olarak da komik bir kelime. Zirzop dediğiniz zaman ister istemez karşı tarafta bir gülümseme olur. O doğrultuda kullanalım dedik çünkü korkuyorduk o sorulardan. Komik olsun diye iyice deforme ettiğimiz soruları bu şekilde kabul edilir hale getirdik :)
7’den 77’ye uzanan bir izleyici kitleniz var. Çocuklar üzerinde olumlu ya da olumsuz bir etkisi oluyor mu programın? Örneğin; “Bizim çocuk yarışmayı izleyince zirzop demeye başladı” gibi bir dönüş oldu mu size?
Sağ olsunlar yolda karşılaştığımız insanlar programla ilgili övgülerini söylerken ilk olarak söyledikleri şey bu. “Çocuklarda izliyor sizin programı ve çok seviyorlar, bizimle birlikte yarışıyorlar” diyenler var. Bu çok güzel ama yine de Türkçeyi düzgün şekilde öğretme gibi bir sorumluluğu, bir televizyon programına vermek pek doğru bir şey değil. Bence bizim programımızı izleyenler yine bulmaca çözmek gibi bir aktiviteymiş gibi izlesinler. Bir bulmaca insana neler katabiliyorsa Kelime Oyunu da ancak onu katabilir.
İzlediğiniz yarışma programları var mı? En beğendiğiniz program hangisi?
“Riziko”yu ve “Kim 500 milyar ister?”i çok severim. Tekrar yayınlanacakları günü iple çekiyorum.
Oldukça yoğun çalışıyorsunuz. Aile yaşantınız nasıl etkileniyor bundan?
Çok yoğun gerçekten. Günde 70 soru hazırlıyorum. Yardımcı olması amacıyla birkaç arkadaşla çalışmaya başladık ama yoğunluğa onlar da dayanamadı ve kaçtılar. Şimdi sağ olsun seyircilerimiz sorular gönderiyorlar ama ciddi bir mesai harcıyorum yine de. Günde 4 saat uyuduğum zaman çok şanslıyım.
Aileme gelince, eşim de televizyoncu ve televizyonda çalışmanın ne olduğunu iyi biliyor. En büyük şansım bu sanırım.
O da soru hazırlıyor mu peki?
Hayır. O da kaçanlardan :)
Çocuğunuz var mı?
Hayır. Kedim, köpeğim var bol bol.
Düşünüyor musunuz peki? Kaç tane olsun istersiniz?
Düşünüyoruz ama nasıl olacak bilmiyorum bu yoğunlukta. Bu arada kaç çocuk olacağını biz seçebiliyor muyuz? Resmi olarak üçü tutturmak gerektiği biliyorum ben :)
İşten arta kalan zamanlarınızda en çok ne yapmaktan hoşlanırsınız?
Küçük bir bahçem var. Fırsat buldukça zamanımı orada geçirmeye çalışıyorum. Çapa yapmak beni en çok dinlendiren aktivitedir. Eşimle de misafir ağırlamayı, öğleden sonraya kadar süren kahvaltıları çok severiz. Pek ortak aktivite sayılmaz ama Ayşe korku filmlerini sever. Ben de korku filmlerinden sonra onu korkutmayı…
Eşinizle nerede tanıştınız? Biraz anlatabilir misiniz tanışma hikayenizi? Ona da kelime oyunları yaptınız mı zamanında?
Ayşe, editör ve metin yazarı olarak çalıştığım bir programın yönetmeniydi. “Kelime” den çok sükûnet oyunuydu bizimki. Sonra bir gün bana kabak tatlısı pişirdi. Ve olaylar gelişti…
Evde kimin sözü geçer?
Kabak tatlısının!
Evliliğinizi tanımlamanızı istesem nasıl anlatırsınız?
Zor bir soru… Harf alayım :)
Son olarak geleceğe yönelik farklı projeleriniz var mı aklınızda? Bir program ya da farklı mecralarda da olabilir…
Sanıyorum bu sorunun cevabını ağustos ayında verebilirim. Fazla mı gizemli oldu? Biraz sabır. Üç ay sonra yeniden konuşalım :)
Işık hızıyla yaptığımız söyleşimize çok güzel hikayeler ve sayısız gülümseme katmayı başarabildik. Varol, telaşından ötürü mahcup bir şekilde konuklarının yanına döndü. Konukların yüzündeki ifade ise yıllardır görmedikleri bir aile dostuyla buluşma heyecanına sahipti. Daha uzun yıllar bizi gülümseten ve sıcacık programlarla karşımızda olacağına inandığımız İhsan Bey'e değerli paylaşımlarından dolayı teşekkür ederiz.
Röportaj: Hanife Yaşar
Fotoğraf: Melin Kahraman