Geriİlişkiler Affetmek konusunu yanlış mı anlıyoruz?
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi

Affetmek konusunu yanlış mı anlıyoruz?

Affetmek konusunu yanlış mı anlıyoruz?

Kendimizi üzgün, kızgın, incinmiş hissettiğimizde etrafımıza yaydığımız negatif enerji, aynı frekanstaki diğer insanları ve dolayısıyla da kötü olayları yaşamımıza çeker. Gözlerimizdeki ışık söner. Eğer bu ruh hâli uzun sürerse, hayatımızdaki her şey art arda ters gitmeye başlar. Döngü böylece sürer, gider.

Negatif kordon bağlarını kesmek; iç dünyamıza yolculuk yaparak, benliğimizi, içimizdeki kayıp insanı arayarak mümkün olur. Ancak o zaman, bu körlemesine sürüklenişi önleyebilir ve diğer insanları anlamaya başlayabiliriz. İlk adımı, şu ana kadar yaşadığımız tüm kırgınlıkları kabule geçerek atabiliriz.

Kırgınlıklarımızın üzerimizde oluşturduğu baskıdan kurtulmak ve sorunlarımızı aşmak için haftada bir kez, boş sandalye deneyini uygulayabiliriz. Oturduğumuz yerin karşısına boş bir sandalye koyalım ve oraya kırgın olduğumuz kişileri sırayla oturttuğumuzu düşünelim. Adeta karşımızdalarmış gibi onlarla konuşalım. İçimizdeki tüm olumsuz duyguları döküp anlatalım ve anlatmak istediğimiz her şeyi bitirdikten sonra, yüzlerini zihnimizde canlandırarak “seni affettim” diyelim. Bu yüzleşmemizi sağlar ve çok kısa bir zaman içinde rahatlama hissederiz.

“Bizi üzen insanlar yüzünden hasta oluyoruz”

“Peki, boş sandalye deneyini yaparak, affettiğim herkese eskisi gibi mi davranacağım?” diye düşünmüş olabilirsiniz. Maalesef, affetmek konusu yanlış anlaşılıyor. Bizi üzen kişiyi affetmiş olmayı o kişiye buyuracağımız bir lütuf olarak değerlendiriyoruz.  Oysaki yaşamımızdaki olumsuz yansımalarını def etmemiz için affetmemiz gerekiyor, aynı hatalara tekrar düşmemiz için değil. Çocuklar için nasıl ki Allah’ın emaneti deniliyorsa, bedenimiz için de durum aynı. Çünkü bizi üzen insanlar yüzünden hasta oluyoruz ve emaneti, yani bedenimizi, ruhsal durumumuzu iyileştirerek korumak zorundayız. Burada bahsettiğim affediş, tamamen ruhsal dünyamızda gerçekleşiyor. Önce geçmiş hatalarımızı, sonra affedemediğimiz herkesi bağışladığımız zaman ruhumuz özgürleşir, yüklerinden kurtulur. Faydası kırgın olduklarımıza değil, tamamen kendimizedir.

Üzen kişinin, bize karşı işlediği kabahate bir ceza vermeyi terk etmekle birlikte yüzüne de vurmayıp tamamen vazgeçersek, işte o zaman tevekkülün hakkını vermiş oluruz. Tüm mucizeler, tevekkül algısını geliştirdikten sonra gerçekleşir. İlâhi nizama güvenip, tam teslimiyet haline bürünmek gerekir.

Kin beslemeden yaşamak, çocuklara özgü değildir. Dış dünyaya katı gözlerle bakan kişi, iç dünyasında zorluklar yaşar. Başkalarının eylemlerini yorumlamaya ve eleştirmeye karşı ilgi kaybedip dargın olduğumuz insanları ruhsal dünyamızda affederek; ileriye yönelik atmamız gereken adımlara adapte olsak mı artık?

Yaşam Koçu Demet Baykal

False