AİHM VE GÖSTERİ ÖZGÜRLÜĞÜ (4): Barışçı gösteriye ‘cezai yaptırım’ tarihe karışıyor

Taksim Gezi Parkı direnişi sonrasındaki süreç, Türkiye’nin gösteri özgürlüğü konusundaki en temel mevzuatını oluşturan ve olaylar sırasında gözaltına alınan ve tutuklanan kişiler hakkında yürütülen hukuki işlemlerin büyük bir bölümünün dayandırıldığı 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası’nda ciddi bir revizyon ihtiyacını göstermiş bulunuyor.

Haberin Devamı

Bu gereklilik, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) gösteri özgürlüğünün sınırlarını her seferinde biraz daha genişleten doktrini çerçevesinde “barışçı gösterilere cezai yaptırım uygulanamayacağı” yolunda yeni sayılabilecek bir içtihadının da sonucu.
AİHM’nin bu içtihadı, Türkiye’deki bir üniversitede gerçekleştirilen bir protesto eylemine verilen mahkûmiyet kararı üzerine yapılan başvurunun sonucu olarak ortaya çıktı. Şimdi bu dosyaya bakalım.

***

Olayın geçtiği yer, Abant İzzet Baysal Üniversitesi. Sayıları 70 dolayındaki bir solcu öğrenci grubu, 3 Mayıs 2002 tarihinde bir arkadaşlarının ölüm yıldönümü dolayısıyla okulda anma töreni düzenler. Okul yönetimi, öğrencilere töreni okul kantininde düzenleyebileceklerini bildirir. Öğrenciler kantinde toplanırlar, ancak daha sonra “Faşizme karşı omuz omuza” sloganları atarak rektörlüğe doğru yürüyüşe geçer. Bu sırada jandarma grubu durdurur. Olay çıkar, jandarma 9 öğrenciyi gözaltına alır. Daha sonra öğrenciler hakkında 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefetten dava açılır.
Öğrenciler hakkındaki en önemli suçlama, toplantının kantinde yapılmasına izin verildiği halde, bu iznin dışına çıkarak gösteriyi okulun bahçesine taşımış olmalarıdır.
2911 sayılı yasanın 32’nci maddesi, “Kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşlerine katılanlar, ihtar ve zor kullanmaya rağmen dağılmamakta ısrar ederlerse, 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” hükmünü taşıyor. Bu suçu toplantı ve gösteri yürüyüşünü düzenleyenler işlerse, ceza yarı oranında arttırılıyor.
Uzun ve iniş çıkışlı seyreden bir yargılama süreci sonucunda öğrenciler 1 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılır, ancak ceza ertelenir. Öğrencilerden Ali Akgöl ve Hakan Göl, mahkûmiyet kararını AİHM’ye götürürler.
AİHM, 17 Mayıs 2011 tarihinde söz konusu şikâyetle ilgili aldığı kararda, Türkiye’nin iki öğrencinin dosyasında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin toplanma hakkını tanıyan 11’inci maddesini ihlal ettiğine hükmeder.
Karar metni incelendiğinde, son iki gündür bu köşede irdelediğimiz 2006 tarihli “Oya Ataman/Türkiye” ve 2012 tarihli “DİSK-KESK/Türkiye” kararlarındaki gerekçelerin hemen hemen hepsini bulmak mümkündür. Mahkeme, şiddet içermediği, barışçıl olduğu sürece bir gösteriye hoşgörü gösterilmesi gerektiği görüşündedir. Bu çerçevede Türkiye’nin “Gösteriyi kantinde yapmalarına izin verilmişti, iznin dışına çıktılar” şeklindeki savunması karşısında, AİHM “bildirim kuralının gösteri özgürlüğünün karşısında gizli bir engele dönüşmemesi gerektiğini” belirtir. AİHM, ayrıca jandarma müdahalesinin de çok süratli yapıldığı kanaatindedir. Mahkemeye göre, öğrencilere görüşlerini açıklayabilmeleri için yeteri kadar zaman tanınmamıştır.
AİHM, sonuçta jandarmanın solcu öğrencilere müdahalesini “gerekli ve orantılı” bulmamış ve Türkiye’ye “ihlal” vermiştir. Mahkeme, Türkiye’nin Ali Akgöl’e 12 bin Euro, Hakan Göl’e de 9 bin Euro tazminat ödemesine de hükmetmiştir.
Kararın en çarpıcı bölümünde şu ifadeler yer alıyor: “Mahkeme, başvuru sahiplerinin sırf izinsiz ama barışçıl bir toplantıya katıldıkları için yargılanıp mahkûm olmasını kaygıyla karşılamaktadır. Mahkemenin kanaatine göre, barışçıl bir gösteri ilke olarak bir cezai yaptırımla karşılaşmamalıdır.”
Kararın 43’üncü paragrafındaki bu ifadenin önemi, mahkemenin cezai yaptırımların -barışçı olması koşuluyla- gösteri özgürlüğü kapsamında uygulanamayacağını ilk kez bu şekilde kayda geçirmiş olmasıdır.

***

Bu ilke Türkiye açısından ne anlama geliyor? Türkiye, AİHM kararlarını uygulamakla yükümlüdür. Mahkeme bu kararı alınca Türkiye, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi karşısında bu kararı icra etmek, yani ihlale yol açan durumu düzeltmek yükümlülüğü altına giriyor. Dün AİHM’nin web sitesindeki “uygulama” (execution) bölümüne girip kontrol ettiğimde, “Akgöl-Göl/-Türkiye” kararının Bakanlar Komitesi’nin önünde uygulama bekleyen kararlar listesinde durmakta olduğunu tespit ettim.
Bu kararın doğurduğu sonuç yeteri kadar açık. Türkiye, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nu ciddi bir şekilde gözden geçirmek ve barışçıl nitelikte gösterilere “İzin almadınız”, “İznin dışına çıktınız”, “Yanlış yerde toplandınız” gibi gerekçelerle hapis cezası verilmesini mümkün kılan hükümleri ayıklamak zorundadır.

Haberin Devamı

NOT: Kararın adresi: http://hudoc.echr.coe.int/sites/eng/Pages/search.aspx#{“fulltext”:[“akgol”],”itemid”:[“001-104794”]}

Yazarın Tüm Yazıları