Ah şu kalleş genler

Bugünlerde kanser-sigara-gıda üçgeninde çok önemli gelişmeler meydana geliyor. Kansere yakalanma riskiyle ilgili tüm inançları yıkacak, hayatta kalabilmeyi tamamen genetik kadere bırakacak cinsten gelişmeler. Sağlıklı yaşam ve hayvan sevgisi uğruna ömrünün son yıllarını sürekli ot yiyerek geçirip, İngiliz Vejetaryen Derneği'ni kuran Linda McCartney, çok absürd bir şekilde göğüs kanserinden öldü. Sigara ve alkolü ağzına koymayan, hayvansal gıdalarla her türlü ilişkiyi kesen Linda, kanserin göğüsten kemiklere, kara- ve akciğere yayılması sonucu ‘sağlıklı yaşamına’ 56 yaşında veda etti.Bu yetmiyormuş gibi, İskoç bilimadamları da son derece moral bozucu bir gen keşfettiler. Prof.Roland Wolf liderliğindeki ekibin buluşuna göre, tek bir gen, insanı sigaranın zararlarından koruyor. Eğer varsa tabii. Bu gene sahip olanlar, günde 40 sigara da içseler, özellikle akciğer ve mesane kanserinden korunuyorlar. Eğer bu gene sahip değilseniz, pasif içicilik durumunda bile kansere yakalanmanız mümkün oluyor.Fareler üzerinde yapılan deneyler sonucu varılan bu keşfin bilimsel açıklaması şöyle: söz konusu gen, insanı sigaranın içerdiği zehirli kimyasallardan koruyan ‘gluathione S-transferase’ adlı enzimi üretiyor. Bu enzim bulunmadığı takdirde tümör gelişiyor. Sigara içmeyenler için şimdilik moral bozucu görünen bu buluşun faydası ise akciğer kanserini önleyici bir ilacın geliştirilmesini sağlayacak olması. Kadınlarda göğüs kanserini önleyen ‘tamoxifen’ gibi bir ilaç yani. Benim gibi sigara içenleri gizliden gizliye zevklendiren keşif tabii ki, sigara karşıtlarını ayağa kaldırdı. Sigaraya Karşı Eylem adlı İngiliz grubu, ‘Genetik mühendisliğine güvenip de sigaranın zararlarından korunacağınızı sanmayın’ diye uyarıda bulundu. Şu anda çocuk yaşta olan gençlerin, ‘Nasıl olsa biz 60 yaşına gelinceye kadar akciğer kanserinin çaresi bulunur’ diyerek sigaraya sarılmasından endişe ettiklerini açıkladılar.Anti-nikotin cephesinde durum böyleyken, et düşmanları Linda McCartney'in ölümüne rağmen işi pek bozuntuya vermiyorlar. Hatta Paul McCartney, İngiltere'de milyonlarca insanı et yemekten vazgeçiren karısının vasiyeti üzerine tüm dünyaya ‘vejetaryen saflarına katılmaları’ çağrısında bulundu. Tuhaftır, bu çağrı üzerine Vejetaryen Derneği'ne bilgi almak için yapılan başvurular tam yüzde 50 oranında artmış. Peki vejetaryen beslenmenin ne yararı var? Her 14 kadından biri göğüs kanserine yakalanma riski taşıyor. Göğüs kanseri vak'alarının yarısından fazlası ise doğrudan sigara ve beslenmeyle bağlantılı. Menopoz sonrası döneme giren kadınların etten uzak durup, vejetaryen bir diyet uygulaması halinde risk faktörü azalıyor. Ancak Linda'nın ölümü paradoksal bir durum yaratıyor. Zaten bazı hekimler, gıdayı ilaç yerine koymanın doğru olmadığını söylüyor. Çünkü vejetaryenlerde, stres ve enfeksiyon halinde çok işe yarayan demir ve B12 vitamini eksik oluyor. Bu nedenle de sürekli kontrol ve erken teşhis, beslenmeden daha fazla önem taşıyor. Erken teşhis halinde hastaların üçte ikisi kurtuluyor. İngiliz Kanser Araştırmaları Enstitüsü'nden Prof.Barry Gusterson'a göre göğüs kanserinden korunmak için sağlıklı bir yaşam tarzına ve iyi genlere sahip olmak gerekiyor. Az yağlı beslenme, düzenli egzersiz ve az alkol, az et en iyisi. Yani vejetaryen olup işi abartmamak gerekiyor. Prof.Gusterson'ı çok tuttum. Şöyle diyor:‘Hayatta, hastalık riskinden kaçmaktan başka zevkler de vardır. Yemek bir ilaç değil, sevişmenin yanı sıra hayatın en mükemmel zevklerinden biridir...’
Yazarın Tüm Yazıları