Aç kapını ben geldim

Yan sütunlarda haberini de yaptık. İnternet Üst Kurulu'nun seçkin üyeleri, üç hafta önce bu köşeden yaptığımız toplantıların basına açık yapılması önerimizi benimsememiş. Yoksa benimsemiş mi? Veya yarım mı benimsemiş? Rivayet muhtelif. İnternet Üst Kurulu, kurulduğu ve İnternet Haftası kutlaması yapmaya karar vermekten başka dişe dokunur bir faaliyette bulunmadığı aylar boyunca, kapalı kapılar ardında toplandığından, toplantılarda ne konuşulduğu hakkında aldığımız haberler de birbirini tutmuyor.Kimi kurul üyeleri herhangi bir kararın alınmadığını söylerlerken, kimileri kurul toplantılarının başında, basına açık bir bölüm yapılması ve bu bölümün ardından basına kapalı oturuma geçilmesi yönünde karar alındığı inancında. Kimileri böylesine bir kararın toplantılara yeterince şeffaflık getireceğini savunurken, kimileri de toplantıların tamamının Anadolu Ajansı tarafından izlenmesinin eşitlik sağlayacağını savunuyor. Benim de aklım karıştıkça karışıyor. Toplantının başında yapılan göstermelik bir basına açık bölümle nasıl şeffaflık sağlanacak? Anadolu Ajansı'nın toplantıları kendimden daha yetkin bir gözle izleyeceğini neden kabul edeyim? Eşitlik ilkesinden bahseden bir kurumda neden tek bir gazeteden, tek bir bankadan temsilci var? Üniversite çevrelerinin İnternet konusunda kemikleşmiş isimleri kurulda temsil edilirken Mimar Sinan Üniversitesi, Yıldız Üniversitesi gibi İnternet konusunda çok başarılı işlere imza atmış üniversitelerden neden temsilci yok?Cevabını bir türlü bulamadığım, kimsenin de doyurucu bir açıklama getiremediği bu soruları bir kenara bırakıp, sözü Türk Nokta Net Genel Müdürü Ahmet Yürekli'nin konuyla ilgili mesajına bırakıyorum:‘‘İnternet Üst Kurulu'nun gerek yapısı, gerekse bugüne kadarki performansı açısından bizi hayal kırıklığına uğrattığını söyleyebilirim. Türkiye'yi İnternet'te hakettiği yere hızla getirmek iddiasıyla oluşturulan bu kurulun, ne yazık ki bu hedefini gerçekleştirebilecek ne bilgi birikimi, ne üyesi, ne de arkasında toplum desteği sağlanamamıştır.Şu gerçeği unutmamak gerekir: Devletin bir haberleşme teknolojisini denetleme ve yönlendirme çalışmaları hiçbir yerde hiçbir zaman kalıcı bir başarıya ulaşamamıştır. Nihai olarak bu teknolojilerin gelişimi, toplumun ihtiyaçları ve pazardaki rekabet tarafından belirlenir. Devletin Türk insanı için bu alanda yapabileceği en büyük iyilik, pazarda rekabeti teşvik etmektir. Bunun tam tersine bir tutum içinde kapalı kapılar ardında lisans --ki bize göre rekabeti sınırlayıcı bir engeldir--, devlet tekeli, yurt dışı erişimi denetleme yolları gibi konularda dünyada eşi benzeri olmayan uygulamaların tartışılmasının ne faydası, ne de uygulanma şansı vardır.Ağırlıklı olarak devlet kurumlarının konu hakkında yüzeysel olarak bilgilendirilmiş temsilcilerinden oluşan İnternet Üst Kurulu'nun toplantılarından, Türk insanının hayatında uzun süreli etki yapacak bir karar çıkmasını pek mümkün görmüyorum. Basının toplantılara alınmaması kararını da, kurul çalışmalarının kamuoyunu tatmin etmekten uzak olduğu gerçeğinin kurul tarafından da farkedilmiş olmasına bağlıyorum’’.yurtsan@hurriyet.com.tr
Yazarın Tüm Yazıları