Abdullah Oğuz, bir MİT ajanı filmine ne dersin?

Güncelleme Tarihi:

Abdullah Oğuz, bir MİT ajanı filmine ne dersin
Oluşturulma Tarihi: Nisan 18, 2003 00:00

Al Pacino'nun Çaylak'taki oyunculuğu yine müthiş!Galiba Pacino Hollywood'un yetiştirdiği gelmiş geçmiş en iyi oyuncu. Çok mu abarttım? Kabul ediyorum biraz abartmış olabilirim. Ne yapayım, ona hayranım ve Hollywood'un yetiştirdiği en iyi erkek oyuncu olduğunu düşünüyorum. Var mı itirazı olan?Al Pacino Çaylak'ta 'ajan hocası'nı oynuyor, Colin Farrell ise başlarda bilgisayar son sınıf öğrencisi bir 'Çekirge'. Pacino onu ajan mektebine gitmeye ikna edince film başlamış oluyor. Sonrasında doğru Çiftlik adı verilen CIA eğitim kampına gidiyoruz. Kamptaki eğitim esnasında CIA imaj yenileme programının yanık kokusu burunları şöyle bir yalayıp geçiyor. Kampta Farrell'a, adam öldürmek dahil ajanlık sanatının bütün incelikleri öğretiliyor. Daha sonra da Pacino, Farrell'ı 'Bak Çekirge, görevin içimizdeki İrlandalı'yı... Pardon, köstebeği yakalamaktır. Bu bandın da kendini imha falan edeceği yok, giderken çöpe at' deyip Farrell'ı er meydanına sürüyor. Sonrasını anlatmayayım, tadı kaçar. Bu tür filmleri seviyorsanız, sakın kaçırmayın. Ünlü yönetmen Donaldson filmin tempolu olması için elinden ne geliyorsa yapmış. Farrell'ın ise daha iyi filmleri vardı. Al Pacino onu ezmiş. Bütün rolleri Al Baba'nın da oynaması mümkün değil ama oynasa film kesinlikle daha keyifli olurmuş! Şunu da söyleyeyim Çaylak'ta hiç bir şey göründüğü gibi olmayabilir. Aman dikkat! Çaylak'ı izlerken Türkiye'de niye adam gibi bir ajan filmi yapılmaz onu düşündüm. Hem de mitolojik bir karaktere sahipken... Mit’ik kitaplar bu kadar satarken... Eminim ordu 'O Şimdi Asker'i nasıl desteklediyse MİT de böyle bir filmi destekleyecektir. Ne dersin Abdullah Oğuz? Ama sorun senaryo değil mi? Haklısın, öykü anlatmayı bilmeyen bir milletiz, kabul edelim. Oysa sıkı bir ajan filmi olsa bir milyon izleyici çantada keklik. Babamdan tekzip var!Geçen hafta yazdıklarımdan, bu tekzipten yola çıkarak sakın babamla (75) aramın kötü olduğunu falan sanmayın. Babamı çok severim, hálá da çok yararlanırım. Yetişirken onun hem okul hayatındaki hem de mesleki hayatındaki başarıları, beni hep kamçılamış, ondan öğrendiklerim fener gibi yolumu aydınlatmıştır. Örneğin, dürüstlüğün en önemli erdem olduğunu ondan öğrendim, hiçbir zaman da dürüst olmanın zararını görmedim. Okur baba da olsa okurdur, tekzip hakkı da kutsaldır. Babamın tekzibini aynen yayınlıyorum:'Sevgili oğlum, 1979-1980 yıllarında sen en körpe gençlik çağlarını yaşıyordun. Sovyet Rusya henüz yıkılmamıştı, Türkiye'ye komünist baskısını sürdürmekte ve komünist faaliyet ve propagandasını men eden ve cezalandıran TCK'nın 141 ve 142'inci maddeleri yürürlükte idi. Ben, 1951 yılında mensubu olmakla iftihar ettiğim Mülkiye’den mezun olduğumda bu fiili ve yasal uygulamaları mesleğim gereği dikkatle izlerdim. Bu meyanda yazılı basını da izlerdim. Yazılı ve sözlü duyumlarımdan, Türk tiyatro aleminde komünist kişilerin bulunduğunu öğrenmiştim. O günlerde senin ufkunu çok geniş görüyordum. Çok yönlü çalışmanı gerektirecek bir meslek sahibi olman, en büyük arzumdu. Rivayet bile olsa sözünü ettiğim ortama girmeni istemedim. 'Ahlaksız ve Allahsız'' sıfatından güzide tiyatro oyuncularımızı tenzih ederim. Bu sözcükleri kullandığımı hatırlamıyorum. Sınava girmemeni ve sınavı kazanmamanı istemediğimi itiraf etmeliyim. Şu anda ise senin hem iletişim bilimcisi, hem de iletişim sanatçısı bir bilimadamı, bir profesör olmandan gurur duyuyorum. Başarılar dilerim. Baban'Bir tavsiye: İrfan Baba'nın Yeriİrfan Baba'nın Yeri İzmir'de, Alsancak'ta. Öyle de ünlü bir yer ki, belediye bulunduğu sokağa bile İrfan Baba Sokağı adını vermiş.22 yıldır restoran işleten İrfan Baba'nın işleri 1993 krizinde bozulmuş. Lokantanın bulunduğu mülkü o krizde elden çıkartmış. Şimdi aynı işi aynı yerde kirada yapıyor. Kalamar, balıklı avcı böreği, patates krokan, hardal otu, turp otu, cimes birbiri ardına gelip çok da lezzetli olunca, serviste de bir titizlik sezince dayanamadım ve alt kattaki mutfağa indim. Mutfakta İrfan Baba yerine kızları Pınar ve Bahar'ı buldum. Anlayacağınız lezzetin ve titizliğin sırrını çözdüm. İşin içine kadın parmağı girmiş. Üç ay önce İrfan Baba yavaş yavaş işi kızlarına bırakacağını açıklamış. Kızlar da o günden bugüne yüzlerinden güleryüzü eksik etmeden, lezzete ve servise damgalarını vurmaya başlamışlar. Helal olsun Pınar'la Bahar'a...İrfan Baba'da levrek, mercan, çupra, sinarit, lagos gani. İçki dahil 25-30 milyona da çıkıyorsunuz. İrfan Baba'nın yerine gidene kadar çiftlik çupra ve levrek için çok olumlu şeyler düşünmezdim. Kontrollü suda üretilen bu balıkların, ne idüğü belli olmayan sularda yaşayan deniz balıklarına göre daha sağlıklı olduklarını öğrenince, nedense hemen bu fikri satın aldım. Bu andan sonra da daha önce saman gibi gelen çiftlik çupra bir lezzetli geldi, bir lezzetli geldi. Neden acaba? Paradigma sıçraması yaşamış olmayayım.HAFTASONU TAVSİYELERİMSize üç gün için dört film öneriyorum. Eğer bilet bulabilirseniz mutlaka bu filmleri izleyin. Cuma: İspanyol Pansiyonu, saat 21.30, Emek Sineması. Cumartesi: Ben Babayım, saat 13.30, Rexx Sineması. Pazar: Kötülük Çiçeği, saat 13.30, Kişisel Sürat, saat 19.00, Emek Sineması. Cuma TakıntısıCüneyt Ülsever, Hacı, Roman, 2003, Om Yayınları, 13 Milyon 500 TL.Hasan Cemal'in Kürtler'ini okumaktan yoruldum. Ama inat ettim, bitireceğim. Gözüm Hacı'da. İkisini aynı anda okuyabilir miyim ki? Cuma AlıntısıBüyük Himini: Nasıl oluyor da sen ve annem hálá bam telime dokunabiliyorsunuz?Ben: Çok basit kızım, sana onları biz monte ettik! (Bizim Evdeki Duvardan)
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!