AB, düşmanları dost etti

AVRUPA Birliği, Türkiye açısından ilginç bir ‘‘turnusol káğıdı’’ oldu.

Birbirine taban tabana zıt gibi görünen ve bu zıtlığı zaman zaman sert biçimde vurgulayan grup veya kişiler, birdenbire aynı safta birleştiler.

İşçi Partisi ile Milliyetçi Hareket Partisi bunların öncüsüydü.

Biri ‘‘sağ’’da, diğeri ‘‘sol’’da olduğunu iddia eden iki parti, birdenbire ‘‘Avrupa Birliği karşıtlığı’’nda buluştular.

İşçi Partisi'nin bir il başkanı, ‘‘Bu konuda MHP tabanı müttefikimiz’’ derken, İşçi Partisi lideri Perinçek'in açıklamalarına en ciddi destek de MHP'den geliyor.

Biz sıradan, insanca bir yaşam için Avrupa standardı isteyen Türk halkı tam bu ‘‘siyasal yelpaze karmaşası’’na alışmaya ve durumu hazmetmeye çalışırken, yeni bir şokla sarsılıyoruz.

Bu kez yakınlaşan ve ortak dil kullanmaya başlayanlar bazı ‘‘üst düzey ordu mensupları’’ ile ‘‘Milli Görüş’’ün eskici ve yenicileri.

MGK Genel Sekreteri Kılınç'ın Avrupa Birliği karşıtı açıklamalarına destek Saadet Partisi ve AKP'den geliyor.

Düne kadar 28 Şubat'ın hıncıyla askeri karalayan ‘‘Milli Görüş’’çüler, ‘‘Asker de Erbakan gibi şahsiyetli dış politika istiyor’’ ve ‘‘Erbakan'ın D-8 hayali canlanıyor’’ diyorlar.

Tayyip Erdoğan ise ‘‘Bunları başkaları söylediği zaman yer yerinden oynuyordu’’ diyerek kendi görüşlerinin şimdi askerler tarafından dile getirildiğini anlatıyor.

MGK'nın Genel Sekreteri, MGK'ya en karşı grupların desteğini alıveriyor ve ‘‘bir asker’’ ile Saadet ve AKP aynı noktada buluşuyorlar.

MHP-İP, asker-Milli Görüş dayanışması. Bu Avrupa Birliği yolunda daha neler göreceğiz çok merak ediyorum doğrusu.

Cezalandıralım


İŞ ‘‘sallamaya’’ gelince, Türkiye'de herkes AB'ye girmek istiyor.

Eski yeni cumhurbaşkanları, neredeyse tüm siyasi partiler programlarında ve açıklamalarında Avrupa Birliği'ne girmeyi hedef olarak gösteriyorlar.

Anlaşılıyor ki, Avrupa Birliği bir ‘‘milli hedef’’ ve bu yolda yapılan çalışmalar da bir ‘‘milli politika’’.

Madem bu iş bu kadar milli o zaman Avrupa Birliği karşıtlığını ‘‘ülke çıkarlarına karşı davranış’’ olarak tanımlayalım.

Ülke çıkarlarına aykırı hareket ediyor olmanın da bir müeyyidesi olsun.

Bu suça karşı uygun, caydırıcı bir ceza bularak Türk Ceza Kanunu'na koyalım.

Öyle ya, nasılsa hepimiz AB'yi istiyoruz. Böyle bir yasadan kimse gocunmaz...

Kutlama uğruna ölelim mi?


DÜNYA Kadınlar günü, İstanbul'da Abidei Hürriyet Meydanı'nda ve civarında yollarda kutlandı.

İstanbul yine bitikti dün ama yazacağım o değil.

Birkaç hafta önce kalp ameliyatı olan bir okurum, dün kalp ritmindeki ani bozukluk nedeniyle Florence Nigthingale Hastanesi'ne gitmek üzere yola çıkar.

Hastaneye yüz metre kala içinde olduğu aracın yolu polis tarafından kesilir.

Okurum, ‘‘Hastaneye gidiyorum. Acil bir durum olabilir’’ der.

Polis dinlemez.

‘‘Bu güzergáhta yürüyüş ve miting var. Ambulansla gelsen yine sokamayız. Kusura bakmayın. Başka hastaneye gidin’’ der. Okurum döner ve daha sonra telefonla ulaştığı doktor ona gelir.

Başka bir hastaneye giderler.

Dün böyle pek çok olay yaşandığını düşünüyorum.

İstanbul'un en büyük ve en önemli hastanelerinden birinin, hatta ikisinin bulunduğu güzergáh üzerinde miting yaptırıp, bayram kutlatmak İstanbul'u yönetenlerin ne kadar ‘‘kaliteli’’ olduğu konusunda herhalde size bir fikir verir.

Küçük Turgut geliyor


ÇOK müjdeli bir haber aldım. Haber değeri olduğu için sizinle paylaşıyorum.

Yazılarıyla bana keyif veren çok az sayıda yazardan biri olan Serdar Turgut'un eşi, ünlü Rana Hanım bir bebek bekliyor.

Yani Serdar Turgut yakında ‘‘baba’’ oluyor.

Umuyorum, dedesinin intikamını babasından alacak bir adam olur.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?


Büyük kurumların gölgesine saklanarak karanlık işler çevirmediğimiz zaman.
Yazarın Tüm Yazıları