583 davamız var biz de memnun değiliz

Güncelleme Tarihi:

583 davamız var biz de memnun değiliz
Oluşturulma Tarihi: Ekim 28, 2016 10:07

Başkent Ankara, hızla büyümüye devam ederken, kentte tartışma konusu olan yüksek yapılaşmayla emsal artışlarını ve sürekli mahkemelik olan imar planlarını Şehir Plancıları Odası’nın Ankara Şube Başkanı Emre Sevim’le konuştuk.

Haberin Devamı

Aynı zamanda Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in sık sık karşı karşıya geldiği ve siyasi davranmakla suçladığı meslek odalarından birinin şube başkanlığını yürüten Sevim, Büyükşehir Belediyesi, ilçe belediyeleri ve bakanlıklara karşı şu an devam eden ve büyük çoğunluğunun imar planlarıyla ilgili olduğu 583 davalarının bulunduğunu açıklarken, kendilerinin de bu durumdan memnun olmadığını söyledi ve şunları ekledi: “Devlet, merkezi veya yerel yönetim her zaman her şeyi doğru yapmak durumunda değildir. Bazen hatalar olabilir. Burada meslek odaları, üniversiteler ve sivil toplum örgütleri devreye girer ve uyarırlar. Biz de bu kadar çok dava açmaktan memnun değiliz. Uyarılarımız dikkate alınsın istiyoruz. Zaten, davaların yüzde 92’sini kazanıyoruz ancak, bunun odamıza maddi bir külfeti var. Davalar iki üç yıl sürüyor. Maalesef ülkemizde bu süreç tamamen zıtlıklar üzerinden yürüyor. Yani meslek odası bir şey dediğinde, “siz politiksiniz” diye süreç dışarısına itiliyor.”

Haberin Devamı

Ankara’da Büyükşehir Belediyesi yönetiminin, siyasi davranmakla suçladığı meslek odalarından bir tanesinin şube başkanlığını yapıyorsunuz ve kentte özellikle imar planlarına yönelik sık sık eleştiriler getirirken, davalar da açıyorsunuz. Bu eleştirilerinizde objektif misiniz? Siyasi hareket ettiğiniz durumlar oluyor mu?

Meslek alanımız zaten politik bir meslek alanı ve belediyeler ile hükümetler tarafından icra edilen bir alan. Genelde şöyle algılanıyor. Ankara’da karşıdaki muktedir Melih Gökçek ve AKP olduğu için veya Ankara, ülke siyasetinin yürüdüğü alan olduğu için sanki AKP karşıtıymışız gibi algılanıyor. Ben 88 doğumluyum, Melih Gökçek 94’ten beri bu kentin belediye başkanı. Kenti yönetenlerle ilgili eleştiri hakkımız vardır diye düşünüyorum ki bu eleştiriler de dediğim gibi genellikle yapıcıdır. Biz dava açmadan önce zaten objektifliği korumak adına, planlarda ‘plan nerede onaylandı, kim yaptı’ kısmını kapatıp komisyonlarda tartışıyoruz. Ondan sonra dava açılıp açılmayacağına karar veriliyor.

583 davamız var biz de memnun değiliz

Haberin Devamı

CHP’Lİ BELEDİYELERE DE DAVA AÇIYORUZ, ELEŞTİRİYORUZ

CHP’li belediyelerin yapmış olduğu imar planlarında eksik ya da yanlış bir taraf görürseniz dava açıyor musunuz?

CHP’li İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne de dava açıyoruz, Ankara’da Çankaya Belediyesi’ne de. Daha iki hafta oldu, Çankaya Belediyesi’ni eleştirdiğimiz, Akçalı Konut Yapı Kooperatifi’ndeki planla ilgili. Hamleyi yapan karşıdaki kimse ona karşı duruyoruz, bu da politik algılanıyor. Asıl derdimiz mesleğin düzgün icra edilmesi, kentlerin kamusallıklarının toplum tarafından kullanılan alanların kamusal kalması ve kamu yararına kullanılması.

BU KADAR ÇOK DAVADAN BİZ DE MEMNUN DEĞİLİZ

İmar planlarının yapılma sürecine müdahil olmak gibi bir talebiniz var mı?

Haberin Devamı

Şimdi biz, Şehir Plancıları Odası olarak “doğrudan Ankara’nın planlama sürecine müdahil olmak istiyoruz” şeklinde bir talep iletemeyiz. Çünkü bize anayasada ve yasada tanınan hak ve yükümlülük o değil. Ama, yerel yönetimler bir hamle yaptığında o hamleye yönelik görüşümüzü belirtiriz ki, belirtiyoruz. Yürüyen 583 davamız var. Biz de bu kadar çok dava açmaktan memnun değiliz. Davalar, iki üç yıl sürebiliyor. Bunun odamıza maddi bir külfeti var. Devlet, merkezi veya yerel yönetim her zaman her şeyi doğru yapmak durumunda değildir. Bazen hatalar olabilir. Burada meslek odaları, üniversiteler ve sivil toplum örgütleri devreye girer ve uyarırlar. Uyarılarımız dikkate alınsın istiyoruz. Zaten açtığımız davaların yaklaşık yüzde 92’sini kazanıyoruz. Kaybettiklerimiz de ya başvuru süresini kaçırmış oluyoruz, ya da başka tenkin nedenlerden kaynaklanıyor. Bazen de belediye planı geri çekmiş oluyor, dava kendiliğinden düşüyor. Maalesef ülkemizde bu süreç tamamen zıtlıklar üzerinden yürüyor. Yani meslek odası bir şey dediğinde, “siz politiksiniz” diye süreç dışarısına itiliyor.

Haberin Devamı

583 davamız var biz de memnun değiliz

YURTTAŞ, SORUNUN KAYNAĞININ EMSAL ARTIŞI OLDUĞUNU BİLMİYOR

Yüksek emsallerin, plansız yapılaşmanın sonuçlarını önceden gördüğünüz için yerel yönetimleri uyarıyorsunuz, uyarınız dikkate alınmadığında da dava açıyorsunuz. Emsallerin artırılmasının sonuçlarını vatandaş ne zaman görüyor ve fark ediyor?

İmar planlarındaki emsal artışlarının sonuçları yapılaşmadan sonra ortaya çıkmıyor. Biz sonuçları biliyoruz aslında. Yurttaşlar sonrasında görüyor sonuçlarını. Planlama aslında bütüncül olarak ele alınması gereken mevzu. Bir yerde 10 metre genişliğinde yol varken ve beş katlı bir apartman buna cepheyken birdenbire oraya 10 katlı bir apartman ve daire sayısını iki katına çıkardığımızda otopark, okul, park alanları, trafik yükü direkt olarak çöküyor. Yurttaşlar, bunun en büyük etkisini trafikte görüyor. Şöyle bir problem var aslında yurttaşlar bu sorunun emsal artışları sonucunda ortaya çıktığını da bilmiyorlar.

Haberin Devamı

ÇANKAYA İLK KEZ BÜYÜKŞEHİR’İN PLAN NOTU METODUNU UYGULADI

Çankaya Belediyesi’ni iki hafta önce eleştirdiğinizi söylediniz, Akçalı Konut Yapı Kooperatifi’ndeki emsal artışıyla ilgili. Mahkemenin iptal ettiği imar planları var bu alanla ilgili fakat sonra yeni planlar yapıldı. Nasıl bir aykırılık var, bu planlarda?

Aslında, Akçalı gibi özellikle İncek bölgesinde yoğunluk artışlarının olduğu çok çok fazla alan var. Ancak Akçalı, çok ilginç bir örnek çünkü, orada anlayamadığımız şekilde çok ciddi bir inat var. Akçalı aslında 94’lerde kurulmuş bir kooperatif ve 4 bin kişi kooperatife ortak. 2004’te ilk planı geliyor. Sonraki süreçte plan tadilatları izliyor. İlk planda 0.5 emsal var. Şu anki geçirmeye çalıştıkları planda 2.5 emsal var. Tam 5 kat inşaat alanı artıyor. Nüfus ilk planda 60’tı hektar başına, son planda 250 oldu. Yani 4 kat bir nüfus artışı söz konusu. İşte bu 4 kat nüfus geldiğinde oradaki trafikti, altyapıydı, ulaşım her şey çökecek. Ama, her yürütmeyi durdurmanın ardından tekrar tekrar planlar geliyor. En son aşamada da Çankaya Belediyesi, 1/1000’lik planını yaptı. Şimdiye kadar hiç yapılmamıştı bu alanın 1/1000’lik planı. Ve işin traji-komik tarafı bizim mesleğimiz açısından, bir alanda plan yapılırken önce çevre düzeni planı, nazım imar planı ve uygulama planı yapılır ve uygulamaya geçilir. Bunlar da 25000, 5000 ve 1000 şeklinde. Burada 1/1000’lik çıktı, 1/5000’likte plan iptali almıştık, 1/1000’lik askıya çıktığı gün Büyükşehir Belediyesi karar aldı, 1/5000’lik için, dedi ki ‘alt ölçek plana uygun ortam hazırlamak amacıyla bu planı yapıyoruz’. Yani dedi ki, benden sonra gelmesi gereken plan benden önce geldi. Ben bu plana uydurmak için bu planı yapıyorum.

Beş kat emsal artışına gidilen bu plan üzerinde Büyükşehir ve Çankaya anlaşmış mı demek oluyor bu?

Evet, arada bir anlaşma olduğunu anlıyoruz bundan. Ve bu bizim mesleğimiz açısından kabul edilemez bir şey, yani direkt olarak mesleğin bütüncüllüğünü, hiyerarşisini reddeden bir tutum. Biz de o yüzden açıklamamızı yaptık ve Çankaya Belediyesi, askıya çıktıktan sonra Büyükşehir Belediyesi bunu tadilen onayladı. İki tarafa da dava açtık.

583 davamız var biz de memnun değiliz

BUNUN ADI RÜŞVETTİR

Dava sonrası, Çankaya Belediyesi’yle bir görüşmeniz oldu mu?

Hayır, Çankaya Belediyesi’yle görüşmedik. Bize dönüş de olmadı. Ama belediyenin kararında şöyle de bir enteresanlık vardı. Bu, Büyükşehir Belediyesi’nin çoğu zaman uyguladığı bir tutum. Şöyle ki;plan notunda “bu planın karşılığında uygulayıcı, yani müteahhit şurada şu kadar park inşa edecek. Bu kadar okul inşa edecek” deniyor ama belediyenin göstereceği yerde, yer bile belli değil. Bu plan notları direkt olarak hukuksuz aslında. Hatta geçmiş dönemde para da aldı Büyükşehir Belediyesi. Ali Babacan’ın bir yasa teklifi vardı biliyorsunuz. Onu tatbik etmek amaçlı belediyeye şu kadar bağış diye. Aslında bu bir rüşvettir.

‘Rüşvet’ diyerek, ağır bir iddiada bulunuyorsunuz. Söz konusu emsal karşılığında yapılan bu okul, park gibi yapılar kamu yararına kullanılmıyor mu? O zaman yine rüşvet diyebilir misiniz?

Bunun adı kesinlikle rüşvettir. Başka bir tartışmasını yapmaya gerek yok. Kamu yararı meselesini Ankara’da emsal karşılığı yapılan okullarda gördük. Bu şekilde yapılan okulların içinde FETÖ okulları çıktı. Biz bunu da sorduk Büyükşehir Belediyesi’ne. “Burada bu şekilde kaç tane okul, FETÖ’ye sağlandı” diye, yanıt gelmedi. Yine yeşil alan inşa edilecek deniyor ama burada ticari rekreasyon denilen bir alan ortaya çıkıyor, sonra bir kafe koyuyorlar oraya. FETÖ okulları da, bu kafeteryalar da kamusal kullanım değil sanırım.

KURUMLARIN İMAR YETKİLERİ ÇAKIŞIYOR

Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, ilk göreve geldiğinde bakanlığın bugüne kadar ‘paralel belediye meclisi’ gibi çalışmış olduğunu belirtirken, ‘şehir cinayetleri’nin önlenmesi için de belediyelerde imar denetimlerine başlayacaklarını söylemişti. Aradan yaklaşık iki ay geçti. Bu açıklama, sizi umutlandırdı mı?

Sayın Mehmet Özhaseki, bence şu açıdan değerli. Öncelikle belediyecilikten gelmiş biri, belediyeciliğin, kentin ve planlamanın ne olduğunu biliyor. Yani bu bilgiyi art niyetli mi kullanır, iyi niyetli mi kullanır bunu önümüzdeki süreçte görürüz. Tabii, Özhaseki dediğim gibi belediyeci olması açısından planlamayı ve kentleri bilmesi açısından faydalıdır. Umarım ki; ülke adına kentlerimiz adına önemli hamleler gerçekleşecektir diye düşünüyorum.
Aslında şunu eleştirmek lazım, Türkiye’de planlamanın çeşitli kurumlara dağılması durumuyla karşı karşıyayız. Bunun toparlanması ve belli bir çerçeveye oturtulması lazım. Birden fazla kurumun, Özelleştirme İdaresinin, Turizm Bakanlığının, İller Bankasının, TOKİ’nin, belediyeler ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığının plan yapma yetkisi var. Ve bu yetkiler yer yer çakışıyor, ayrılıyor ve bu süreçlerin iyi koordine edilmesi lazım. Özhaseki’nin dediği şu açıdan doğru. Bazı durumlarda örneğin belediyeden planı geçiremeyen büyük bir sermayedar, bunu Çevre ve Şehircilik Bakanlığından yürütüyordu. Siyasiler tabii zaman zaman böyle açıklamalar yapabiliyor. Tayyip Erdoğan başbakanken, “Bu 6 emsaller nedir, bundan sonra 3 emsaller geçilmeyecek” dendi. Hâlâ geçiliyor. Dikey yapılaşmayla ilgili de açıklama yapılmıştı, bundan sonra olmayacak diye. Ama maalesef ki öyle bir süreç göremedik.

2023 NAZIM İMAR PLANI BİNDEN FAZLA DELİNDİ

“Büyükşehir Belediyesi, 2007 yılında “2023 Başkent Nazım İmar Planı” hazırladı. Eleştirilebilir noktaları olsa da bütüncül bir plandı. Bu plan çıktığından beri, binden fazla değişiklik gördü. Ankara Büyükşehir Belediyesi, kendi yaptığı planı bin defadan fazla değiştirdi parsel bazında, ada bazında, bölge bazında. Yani bu plandan artık bütüncül bir plan olarak söz edemeyiz.Yani bunun da tabi ki doğurduğu sonuçlar var. Ankara’da farkındasınız geçtiğimiz sene sel vakaları oldu çok ciddi yağışlar olmamasına rağmen. Bunların bütün sebebi bu yapılaşmadan kaynaklı. Çünkü kanalizasyon dediğimiz olay da belli bir nüfus yoğunluğuna göre tasarlanır ve inşa edilir ama biz o nüfusu iki katına kadar çıkartıyoruz, altyapıyı değiştirmeden.”

583 davamız var biz de memnun değiliz

NATO YOLU’NA GİDEN ANKARAY HATTI DA ETLİK METROSU DA 2015 PLANINDA KALDI

Ankara’da genel olarak bir planlama sorunuyla karşı karşıyayız. Büyükşehir Belediyesi, 1985 yılında Ankara’nın “2015 Ana Ulaşım Planı”nı hazırlamıştı. Nitelikli bir plan. Örneğin bu planda Nato Yolu’na giden Ankaray hattı var, Mamak merkeze giden Ankaray hattı var, Dikmen metrosu var. Etlik metrosu var. Yani diyor ki bu plan, “2015’e kadar Büyükşehir Belediyesi, bunların hepsini gerçekleştirecek.” Bunlar gerçekleşmedi. Sonra Büyükşehir Belediyesi, Gazi Üniversitesi’ne “Ulaşım Ana Planı” yaptırdı. Aldığımız bilgi yanlış değilse geçtiğimiz mart ayında üniversitenin hazırladığı plan belediyeye teslim edildi. Ancak, belediye bu planı henüz ne onayladı ne de kamuoyuyla paylaştı. Diğer bir sakat nokta, bu plan daha yapılırken delindi aslında. Çünkü bu plan çalışması yürüyorken, ODTÜ yolu geçti, Konya Yolu, Anadolu Bulvarı ve Turan Güneş’te şerit sayıları artırıldı. Ankara Bulvarı yapıldı. Bunların bu plana dahil edildiğini sanmıyoruz. Çünkü daha planın analiz aşamalarında bu hamleler gerçekleşti. Plan daha yapılırken, 300 bin nüfuslu bir Güneykent ortaya çıktı. Plan daha ortaya çıkmadan paçavraya döndü. Belki de onaylanacak, ama şu saatten sonra onaylansa da bu planın artık bilimsel bir plan olduğunu savunamayız.”

ARSALAR SATILINCA KAMU, KİRACI OLDU

Ankara'da bakanlıklar bölgesinin dağıtılması, 80’lerin ortalarında tartışılmaya başlandı fakat bu planlı bir şekilde gerçekleşmediği için kamu kurumları Çukurambar, Söğütözü ve Eskişehir Yolu bölgesine yerleşirken, devlet arazileri bir şekilde satıldı. Sonra kamu kurumları ortada kaldı. Bugün bakın, plazalara kirayla yerleşmiş çok ciddi kamu kurumları var. Ve bu kiralar çok yüksek bedeller. Aslında bunlar 7-8 yıllık kira masrafıyla çok rahatlıkla kendi binalarını inşa edebilirler. Ama elde arsa yok. Mesela, Ankara Adliyesi’nin Çukurambar’daki şu an mevcut binası için bize görüş sordular. Yeterli otoparkı olmaması ve yurttaşın kolay ulaşamayacağı bir bölgede olduğu için “uygun değil” dedik ama yine de yerleştiler. Çünkü, her mekanın ihtiyaçlarını, faaliyet alanına göre değerlendirmek gerekir. Bir hastaneyle, bir AVM’nin ya da Adliye binasının otopark ihtiyacı aynı şekilde değildir.”

BAKMADAN GEÇME!