21. Yüzyıla Girerken

Ayşe ÖZEK KARASU
Haberin Devamı

Bana onun hissesini getirin!

Alman gazetelerinin ilan sayfalarından kan damlıyor. Telekomünikasyon teknolojisinin iki devi ilan tokuşturarak savaşıyor. Vodafone AirTouch hissedar kapmak için ilan veriyor; Mannesmann da hisselerini kaptırmamak için. 7 Şubat'a kadar Mannesmann'ın tüm hisselerini ele geçirmeyi hedefleyen Vodafone tabii ki sadece ilan vermekle yetinmiyor. Sun ve IBM'le İnternet ortaklığı kurarak kendini daha cazibeli hale getirmeye çalışıyor.

DÜŞMANCA saldıran Vodafone ya, ilk bakışta medyadaki ilan savaşını başlatan taraf da İngilizlermiş gibi görünüyor. Çok mutlu bir hissedarın göründüğü tam sayfa ilanda şu korkunç tepeden bakan cümle yer alıyor: ‘‘Evet, Mannesmann hissemi Vodafone'la takas ediyorum. Çünkü dünya piyasalarındaki 1 numaranın, Almanya veya Avrupa'nın 1 numarasından daha fazla büyüme potansiyeli vaadettiğini biliyorum.’’

Bu kibirli ilanın bir köşesinde Vodafone'un yakın gelecekte 25 ülkede 42 milyon müşteriye sahip olacağı belirtilerek bir kontakt numarası ve şirketin sırf Mannesmann'ı satın almak için oluşturduğu İnternet sitesinin adresi yer alıyor. Son cümle de şöyle: ‘‘Sevgili Mannesmann hissedarı, yılın takasına siz de evet deyin.’’

Başka bir gazetede de, şirket faaliyet raporundan koparılmış izlenimi veren Mannesmann ilanı çıkıyor karşınıza. ‘‘Baskılara boyun eğmeyin. Riskin çok yüksek olduğunu unutmayın. Bağımsız Mannesmann hisselerinin kaydedeceği yüksek artıştan kár edin.’’ Mannesmann şu rizikoya dikkat çekiyor: Vodafone bizi yutarsa, 2003'e kadar öngörülen yılda yüzde 30'luk büyüme suya düşer, büyüme oranı üçte birlik kesintiye uğrar.

Vodafone'un saldırısı biraz haksız rekabet gibi göründüğü için Mannesmann ilanındaki irtibat numarasını aradım. Basın sözcüsüne şunu sordum: ‘‘Bu ilan savaşında mağdur taraf gibi duruyorsunuz? Tepkiniz nedir’’. Adam, ‘‘Hayır, bu bir savaş değildir. Biz hissedarlarımızı düşmanca saldırı karşısında bilgilendirmek için bir kampanya başlattık’’ demez mi! Meğerse ilan savaşının fitilini ateşleyenler Almanlar'mış. İlanların şirketin savunma stratejisinin bir parçası olduğunu söyleyen sözcü hissedarın eğilimi konusunda bilgi vermeyi ise tabii ki reddediyor.

Vodafone'un aralık ayında açıkladığı 135 milyar dolarlık teklif karşısında Alman Hükümeti'nin o ilk keskin tepkisinde de bir yumuşama var. Başbakan Gerhard Schröder'in o tarihte neredeyse İngiltere'ye savaş ilan edecek kadar sert konuşmuş, ‘‘Mannesmann'ı sattırmam’’ tavrı koymuştu.

Ekonomi Bakanı Werner Müller'in geçen haftaki açıklaması ise hayli farklı bir tondaydı. Eski bir şirket yöneticisi olan partilerüstü bakan dostça birleşmeler kadar, düşmanca saldırıyı takip eden yutma operasyonlarının da mübah olduğunu söyledi açıkça. Ve hükümetlerin bu tür birleşmeleri ancak serbest rekabet tehlikeye girdiği takdirde önleyebileceğini belirtti. Piyasaların hızla globalleşmesi karşısında birleşme ve devralmaların da kaçınılmaz olduğunu ekledi.

Bütün bu koşullar Mannesmann yolcuymuş gibi bir hava yaratıyor. Nitekim dünyanın en etkin hissedar danışma kurumu olan ABD merkezli Institutional Shareholder Services (ISS) de hazırladığı 22 sayfalık raporda Mannesmann yatırımcısına şu tavsiyede bulunuyor: ‘‘Hissenizi takas edin, çünkü bu birleşme çok çekici.’’

Bürodan kumandalı fırın

BİLGİSAYAR yazılım devi Microsoft ile General Electrics firmasının imzaladıkları anlaşmayla, çok yakın gelecekte, büronuzdan mutfaktaki fırınınıza kumanda edebileceksiniz. General Electrics tarafından yapılan açıklamaya göre, mutfak gereçleri arasında bağlantı sisteminin geliştirilmesiyle, oturduğunuz yerden bir tek düğmeye basarak uzaktaki fırınınıza hükmedebileceksiniz. Firma yetkilisi Larry Johnston, ‘‘Büronuza geldiniz, bilgisayarınızın önüne oturdunuz. Fırından ekranınıza gelen mesajda, ocağı açık unuttuğunuz belirtiliyor. Plug and Play teknolojisiyle (Microsoft yazılımı), oturduğunuz yerden mutfağınıza hakim olabilecek ve yanan ocağı söndüreceksiniz’’ diyerek yeni sistemi anlattı.

Vodafone'dan İnternet saldırısı

İNGİLİZ telekomünikasyon devi Vodafone AirTouch, Mannesmann'ı satın almak için savaşırken İnternet'te de global bir saldırı stratejisi başlattı. Bu amaçla ABD'nin en büyük iki teknoloji şirketiyle, iki yıllığına 150 milyon dolarlık ortaklık kurdu. Şirket önümüzdeki temmuz ayından itibaren cep telefonu kullanıcılarına global İnternet hizmetleri sunmaya başlayacak. Bu hizmetlerin ardındaki teknolojiyi sağlayan şirketler ise Amerikan Sun Microsystems ve IBM olacak. İnternet hizmetleri ilk aşamada ses, görüntü ve grafiklerden ibaret olacak. 2003 yılından itibaren de cep telefonu aracılığıyla videokonferans düzenlenebilecek. Şirket, cep telefonundan canlı haber yayını yapabilmek için de BBC'yle anlaştı.

Marlon Brando Libya'ya

diyet danışmanı olabilir mi

LİBYA Lideri Muammer Kaddafi milleti yine gülmekten kırıp geçiriyor. Kendi milletini değil tabii ki; bu sefer de spor camiası Kaddafi'yle dalga geçiyor. Çünkü Kaddafi'nin Libya futbolunu kalkındırmak için uluslararası alanda büyük ün sahibi üç spor adamını işe aldığı söyleniyor. Daha doğrusu Kaddafi'nin fanatik bir futbolcu ve aynı zamanda Futbol Federasyonu Başkanı olan 26 yaşındaki oğlu Sait el Kaddafi bu ünlülerle anlaşma imzalamış.

Böyle bir anlaşma çok normal görünmekle birlikte, Libya futbolunu kalkındırması istenen isimler spor camiasını çok güldürüyor. Bu isimlerden biri Arjantinli futbolcu Diego Maradona (39), diğeri Kanadalı sprint kralı Ben Johnson (38), sonuncusu ise Arjantin milli takımının eski antrenörü Carlos Bilardo (60). Ve üçü de şaibeli isimler. Maradona kokain kullandığı için kalp hastalığı çekiyor ve uyuşturucu tedavisi görmeye hazırlanıyor. Üstelik son günlerde öyle kilolu ki, yerinden kıpırdamakta güçlük çekiyormuş gibi görünüyor. Ben Johnson atletizm tarihinin en büyük doping skandallarından birinin kahramanı. Carlos Bilardo ise Arjantin'in Peru'dan maç satın alarak dünya şampiyonu olduğu dönemin adamı olduğu için pek tutulmuyor.

Şimdi spor çevrelerinde şu espri yapılıyor: Libya futbolunu kalkındırmak için üçü yetmez, Marlon Brando'yu diyet danışmanı, Mike Tyson'ı fair play uzmanı, O.J Simpson'u da futbolcu eşlerinin yönetiminden sorumlu menecer olarak işe almaları gerekir...

Yazarın Tüm Yazıları