10 yıldır yollarda

Çok gezmek hep çok bilmekle bağdaştırılır. Peki ya çok gezenin gittiği yerden aldığı değil, oraya bıraktıklarına ne demeli? Renkler, kokular, görüntüler, anılar hiç silinmez. Ziyaretçi bir gün ayrılsa da izleri daima kalır.

Ankara Sinema Derneği’nin düzenlediği Gezici Festival, 10 yıldır il il geziyor, gittiği şehirlere sinemanın izini bırakıyor. Bu yıl 1-31 Ekim tarihleri arasında Avrupa sinemasının seçkin örneklerini sunacak festivalin durakları Ankara, Bursa, İzmir, Kars, Van ve Kayseri olarak belirlendi. Dile kolay, 21 ülkeden 112 film, 4070 km. yol...

10. Avrupa Filmleri Festivali 1-7 Ekim’de Ankara’da Ankapol ve Megapol Sinemaları’nda, 8-14 Ekim’de Bursa’da Tayyare Kültür Merkezi’nde, 15-21 Ekim’de İzmir’de İzmir Sanat ve Fransız Kültür Merkezi’nde, 22-24 Ekim’de Kars’ta Kars Kültür Merkezi’nde, 25-28 Ekim’de Van’da Van Devlet Tiyatrosu’nda, 29-31 Ekim’de de Kayseri’de Kayseri Devlet Tiyatrosu’nda sinemaseverlere unutulmaz filmler sunacak.

Festivalin Avrupa sinemasının klasiklerinin yer aldığı Avrupa’nın En İyileri bölümünde her zamanki gibi sinemaseverlerin kaçırmaması gereken filmler var. 1974 yılında En İyi Yabancı Film Oscarı’nı alan Amarcord (Fellini), anne kız çatışmasını konu alan ve Ingrid Bergman’ın ölümünden önceki son filmi olan Güz Sonatı, Aki Kaurismaki’nin işçi sınıfı üçlemesinin son bölümü Kibritçi Kız ve mistik bir başyapıt olan Berlin Üzerinde Gökyüzü bunların başında geliyor.

Sinema tarihinin en özel çiftlerinden olan Sophia Loren ve Marcello Mastroianni’nin filmlerine özel bir yer ayırmış bu yılki festival. Dün Bugün Yarın, İtalyan Usulü Evlilik ve Özel Bir Gün filmleriyle bu mükemmel ikiliyi izleme fırsatı verecek.

Dünya sinemasının en önemli yaratıcı yönetmenlerinden biri olarak kabul edilen Krzystof Kieslowski’nin Dekaloglar’ı da festivalin önemli bölümlerinden.

Kafka ve Sinema bölümünde, Michael Haneke’nin Kafka uyarlaması filmi Şato, hem Kafka hem de Haneke hayranlarının ilgisini çekecek hiç kuşkusuz. Bu bölümde ayrıca Kafka’nın yapıtlarından uyarlanan Rider on the Bucket, The Country Doctor, The Chamberstork, Franz Kafka, The Flat ve Oscar ödüllü Franz Kafka’s It’s a Wonderful Life adlı kısa filmler de var.

Çek canlandırma sinemasından da güzel bir seçme yapmış festival yetkilileri.

Değinebildiklerim, zengin içeriği olan Gezici Festival için devede kulak tabii...

Bu arada tüm bunları yazarken ciddi ciddi kıskandığımı da itiraf etmeliyim. Bu festival İstanbul’a da uğramaz mı acaba? Tamam, İstanbul’da çeşitli festivaller oluyor, ama kabul edelim, Gezici Festival bir başka. Öyle değil mi?

Beyaz perdeden inciler...

‘Sahip olduğun şeyler sonunda gelir sana sahip olur.’ (Dövüş Kulübü-Fight Club, Yön: David Fincher, 1999)

Las Vegas yolcusu

Eric Bana, Truva’da hatırı sayılır bir izleyici kitlesi edindi, sonra da Kasap ile bunu iyice pekiştirdi anlaşılan. Bana’yı öven, son projelerini anında öğrenmek isteyen öyle çok e-mail geliyor ki...

Diyeceğim şu, bu yeni haber olmasaydı da bir ara bir şeyler yazacaktım Eric Bana ile ilgili. Ama son projesinin haberi gelince bir yerde elim mahkum oldu.

Önce duymamış olanlara küçük bir hatırlatma. Eric Bana, Steven Spielberg’in yöneteceği, 1972 Münih Olimpiyatları’nda yaşanan terör olayını konu alan Vengeance adlı filmde başrol oynayacak. Bu filmle ilgili bir değişiklik yok, sadece Spielberg’in ‘başlıyoruz’ demesini bekliyor.

Avustralyalı aktörün geçen gün kesinleşen yeni projesi ise Lucky You adını taşıyor. Forrest Gump ile Oscar alan Eric Roth’un yazacağı senaryoyu, Curtis Hanson çekecek. Bana’nın filmde canlandıracağı karakter Huck Cheever. Las Vegas’taki poker dünyasını ele alan filmin çekimleri, 2005’in ilk aylarında Las Vegas’ta başlayacak.

Yeni hedefi sağlık sistemi

Bush yönetimini eleştirdiği Fahrenheit 9/11 ile herkese adını adeta ezberleten, kimilerinin takdirini toplarken, Amerika’yı dünya aleme rezil ettiğini düşünen kimi Amerikalılar tarafından da topa tutulan Michael Moore, yeni belgeseli ile yine olay yaratmaya hazırlanıyor.

Sırada Tony Blair’i hedef alan bir belgesel mi var acaba derken Moore, kancayı yine Amerika’ya ama bu kez sağlık sistemine taktı. Sağlık sistemini masaya yatıracağı bu yeni belgeselinin adı Sicko. Filmi, Fahrenheit 9/11’in de dağıtımını üstlenmiş olan Miramax finanse edecek ve dağıtacak. Disney’in bu projeyle ne kadar ilgileneceği ise şimdilik bilinmiyor.

Bu arada sadece Amerika’da 120 milyon doların üstünde hasılat elde eden Fahrenheit 9/11 ile ilgili küçük bir not. Filmin DVD’si Ekim ayında piyasaya çıkıyor. Bu acelenin nedenini tahmin etmek zor değil tabii. Belli ki Moore, kasım ayında yapılacak başkanlık seçimleri öncesinde belgeseli ne kadar çok kişi izlerse o kadar kárdır mantığıyla hareket ediyor.

Bunu biliyor muydunuz?

Tayland, posterinde Buda heykeli bulunan Fransız yapımı Hollywood Buddha filmi nedeniyle ayağa kalktı. Parlamento üyeleri filmin gösteriminin yasaklanması istiyor.
Yazarın Tüm Yazıları