Zuma efsaneleri

Üç ay önce açılan Zuma’nın vestiyer ve kapısında insanların başına gelen bazı ilginç olaylar çoktan efsane haline geldi.

İşte en çok konuşulan iki Zuma efsanesi:

1. Ünlü işadamı Mustafa Koç, Zuma’ya gelir. Kapıdaki görevli "Rezervasyonunuz var mı?" diye sorar. Mustafa Bey de "Hayır" der. Görevli bunun üzerine "O zaman sizi alamıyoruz" der. Çünkü kapıdaki yabancı görevli, Mustafa Koç’u tanımamıştır.

Çok sinirlenen Koç, bir süre sonra içeri girmeyi başarır. Ve bu olaydan sonra kapıya Türk görevli konulur.

2. Zuma’da yemek yiyen bir başka işadamı vestiyer numarasını kaybeder. Vestiyerciye durumu açıklar. "Numaranız yoksa veremeyiz paltonuzu" yanıtını alır.

İşadamı sinirlenir, "Nasıl olur, paltom içerde! Girip bakayım. Ya da tarif edeyim, siz bulun" der.

Vestiyerciler içeriye gider, tarif edilen paltoyu bulur ve (şok şok şok) soruyu sorarlar, "Peki madem palto sizin, söyleyin bakalım sağ cebinde ne var paltonun?"

Ece Sükan fotoğraf sergisi açıyor

Manken ve moda editörlüğünü aynı anda yürüten Ece Sükan çok yakında bir fotoğraf sergisi açarak fotoğrafçılığa da el atmış olacak.

"Ateşiniz Var mı?" başlıklı sergisi için Ece, ünlü isimleri çekiyor.

Tan Sağtürk, Teoman, Çağla Şıkel, Ayşe Hatun Önal, Mirkelam, Engin Altan Düzyatan bu isimlerden bazıları.

"Fotoğrafçılıkta iddialı değilim" diyen Ece, tüm çekimlerin moda editörlüğünü yapıyor aynı zamanda.

Ve fotoğrafını çektiği ünlüleri kılıktan kılığa sokuyor. Ece’nin fotoğrafları It’s A Joke’ta sergilenecek.

Sawyercan’dan ’first class’ gözleme

Sawyercan giderayak bizim Mevlüt Tezel’e yumurtlamış ya, "Tanrım bu Türkiye’de herkes first class" diye.

Şöyle örneklemiş Sawyercan durumumuzu: "Hepinizin çok pahalı giyinmesi beni çok şaşırttı. Her yerde lüks arabalar vardı. Sanki burası dünyanın en zengin ülkelerinden biri ve herkes yüksek tabakadan insanlar gibi dolaşıyor."

Şimdi adam belki şu açıdan haklı.

Les Ottomans’da kaldı, Q Jazz’a indi, Cahide’de göbek attı. En lüks yerlerde dolaşıp şık insanlar/pahalı arabalar gördü.

Üstelik Beyaz Şov’a gece gitti. Dolayısıyla otoban kenarındaki öteki first class semtleri göremedi.

Sandı ki İstanbul bundan ibaret.

Oysa bir yandan da yaptığı gözlem aptalca.

Buranın koskoca bir şehir olduğunu, o şehrin en iyi yerinde kaldığını/gezdiğini görmemesi ve her şeyi anında genellemesi bakımından...

Cipiyle erkekleri etkilemeye çalışan kadınlar

Bu hikayeyi bir arkadaşım anlattı. İlginç geldi, aktarmazsam olmaz. Kadın-erkek ilişkilerindeki güç değişiminin göstergesi gibi bu örnek.

Fazla meraklandırmayayım, olay şu: Adamla kadın spor salonunda tanışırlar. Yemeğe çıkmak için sözleşirler.

Yemekler yenir, afiyet olsun. Neyse... Yemekten çıktıktan sonra kadın der ki, "Benim cip var, istersen seni bırakayım"

Adam okeyler, o gece araba almamıştır çünkü.

Otoparka inilir. Cipinin yanına gelir kadın. Dev cipi görünce adam şaşırır. Kadın cipin markasını söyler, bilmem ne Navigator. Adam "cipli iktidar" durumundan ve bunun göze sokulmaya çalışılmasından çok sıkılır.

Laf olsun diye, "Bu araba çok benzin yakıyordur herhalde" diye söylenir.

Kadın bunun üzerine şöyle der: "Evet yakıyor, ama neyse ki babam benzin istasyonu sahibi."

Tamam kadın da görgüsüzmüş hani, ama "kocaman cipin varsa güçlüsün" takıntısı bazı kadınlara da sızdı işte.

Üstelik bu yolla etkilemeye/ezmeye çalışıyorlar karşılarındaki adamları. Son vaziyet bu yani...
Yazarın Tüm Yazıları