Charlize Theron, Güney Afrika’da geçimini topraktan sağlamaya çalışan bir çiftçi ailesinin kızıydı. Önce ülkesinde mankenlik yaparak dikkatleri çekti. Sonra da şansını Hollywood’da denemeye karar verdi. "Children of the Corn III" isimli filmle de
sinema dünyasına adımını attı. O günlerde adını duyurmaya çalışan genç aktör George Clooney’le de kısa bir beraberliği oldu.
PİJAMAYLA KARŞILADIBir süre ikinci-üçüncü sınıf filmlerde oyunculuk hevesini tatmin etmeye çalışan Charlize Theron’un şansı "Monster" adlı filmle döndü. Filmde Aileen Wuornos adlı kiralık katili canlandıran Theron, bu rolüyle ilk Oscar’ını da kazandı.
"Vaktiyle bir filmin oyuncu kadrosunda yer alabilmek için filmin yönetmeninin evindeki deneme çekimlerine katılmam istenmişti. Sabah saat dokuzda yönetmenin evinde olmam gerekiyordu. Tam saatinde yönetmenin evinin kapısını çaldım. Kapıyı yönetmen açtığında şaşırmadım dersem yalan söylemiş olurum. Beni pijamalarıyla karşılayan yönetmen, içeri girdiğim anda içki hazırlamaya başladı. Oyuncu seçmelerinin böyle yapıldığını sandım, sesimi çıkarmadım. 10 dakika sonra, yönetmenin evinden bir an önce çıkıp gitmem gerektiğini anladım!"
Charlize Theron, zirveye ulaşmadan önce yaşadığı kötü bir tecrübeyi bu sözlerle anlatıyor. Bir demir madeninin sahibesini canlandırdığı "North Country" adlı filmdeki rolüyle bu senenin Oscar adayları arasında yer alan Theron, mücadeleden vazgeçmeyen birisi olduğunu söylüyor.
Evlenmeyi düşünmüyorlarCharlize Theron, 2000 yılında "Trapped" adlı filmin çekimlerinde tanıştığı İrlandalı aktör Stuart Townsend’le mutlu bir beraberlik yaşıyor. Çift, şimdilik evlenmeyi düşünmüyor.