Ziraat, Borsa'da mı oynadı?

Güncelleme Tarihi:

Ziraat, Borsada mı oynadı
Oluşturulma Tarihi: Ekim 07, 2003 17:23

"Sevgili Serdar, Devlet’in bir bankası olur, o da Merkez Bankası. Kalkınmış ülkelerdekinin aksine bizde bol miktarda devlet bankası var, tabii bu da önce serbest ekonomiYe ters bir durum. Üstelik bu tablo IMF’yi rahatsız ediyor. Nedeni, önce bu bankaları “Çiftlik” gibi yöneten siyasilerin yurda yayılmış şubeleri istihdan alanı yapması, sonra da çiftci ve küçük esnafa kontrolsiüz ve siyasi amaçlı borç vermesi." Sezai Bayar yazıyor..

Haberin Devamı


Borç verse neyse, nerdeyse özel sektör bankalarının aklının basmayacağı oranda kredi dağıtması. Üstelik düşük faizle. Üstelik zaman zaman üstüne çizik atılan çiftci ve esnaf borçlarının, bütçenin kara deliklerini oluşturması da cabası.“

Devlet bankalarının özelleştirmesi planı yapılıyor ya, bunun daha da süratlendirmesi gerekiyor galiba.

Hem de son sürat. Ancak AKP hükümeti, faizsiz bankacılıktan transfer ettiği Kamu Bankaları Yönetimi’nin başına getirdiği zat ile bunu zor yapar.

Nedeni, kadroların azaltılması yerine, ehliyetsiz, liyakatsiz, deneyimsiz ve çoğunlukla İstanbul Belediyesi orijinli kişilerin hemen her gün Ziraat ve Halk Bankası kadrolarına atanması.

Kadrolaşmayı şimdilik bir yana koyayım, Pazartesi günü sabahtan itibaren yaşadıklarımı aktarayım daha iyi.

Ziraat Bankası kredi kartımın ödenmesinin son günü. Sabah l0.00’da Çankaya Şubesi’ne gittim. Bir de ne göreyim. Siz deyin 50, ben diyeyim 100 kişi doluşmuş. Zaten aldığım sıra numaram 117 idi. Bankanın matik bölümü önünde ayrı bir kuyruk. Sordum. Makinaya koyacak paraları yokmuş. Yani bankada paranız varsa, matik kartınız ile çekemiyorsunuz. Diyelim ki buradan para çekip, bir başka bankadaki kredi kartı faturanızı ödeyemezsiniz. Çünkü kasa tamtakır. Sıramı beklerken soruyorum: “Makinadan alamayanlara, hesap cüzdani ile içerden ödeme yapıyor musunuz? diye. Aldığım yanıt: “Bugün pazartesi, hemen her haftabaşı bu olur. Paramız gelmedi bekliyoruz. İçerden de ödemeye yapamıyoruz, sadece para alıyoruz.”

Yani para topluyorlar ama para vermiyorlar.

Sıramız geldi kredi kartımızın faturasını yatırdık. Tabii en az 45 dakika beklemek kaydıyla.

Kafama taktım. Emekliyiz ya. Yapacak fazla işimiz yok. Ara sıra bir şeye takınca tam takıyoruz. (Her emekli benim gibi olsa ülke yandı demek ki...)

Üşenmek yok bu işlerde. Öğleden sonra Ziraat Bankası’nın Çankaya Şubesi’ne yine uğradım. Aynı tablo. Saat 14.30 ama para hâlâ yok. İçerde insanlar lebaleb.

Bu kez Yukarı Ayrancı Şubesi. Orada da makinada “Bu makina arızalıdır” ikazı.

Akşam üzeri alışveriş için Köroğlu Caddesi’nden geçiyorum. Taktım ya, bu şubenin otomatik makinasına koştum. Saat 17.30. Burada da makina arızalı sinyali veriyor. Yani bankada paranız var ama kağıt üstünde. Kayıtlı ama alamıyorsunuz.

Daha sonraki saatlerde işin ucunu bıraktım. Eve geldiğimde TV haberlerinde borsanın tavan yaptığını, borsada oynayanların bir günde yüzde 10 oranında  kazandığını dinleyince aklıma bir başka şey takıldı:

“Yahu bu ziraat bankası yöneticileri, acaba bir yerlerden talimat alıp belli bir hisse senedi için tiyo alıp borsada mı oynadılar?”

Tabii bu böyle olduğu anlamına gelmez. Bunun bankacılıkta yapılması ne kadar kural ve yasalara uygundur bilemem ama bildiğim ve kafama takılan şey, eski dönemlerde KİT’lerin başındaki yöneticiler, kasalarındaki “serseri” paraları gecelik repo yapıyorlardı. Hatta o dönemin Başbakanı Çiller bunu öğrenmişti. Böyle bir uygulamayı belki de göz yummuştu ama sonradan emir vererek bu paralarla repo yapılmasını yasaklamıştı.

Hani, insanın aklına her türlü şeytani fikir bu yüzden geliyor. Yoksa yaptıklarından değil.

Ama başından beri savunduğun, kamu bankaları nasıl gelişmiş ülkelerde tarihe karışmışsa, bizde de özelleştirilmeli. Bunun için daha onlarca neden var. Bir başka gün bunu da anlatırım..

Sevgiler,

Sezai

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!