Zeynep Atikkan: Köşk tartışması

Zeynep ATİKKAN
Haberin Devamı

Gerçeklerle yüzleşmekten korkanların son günlerdeki kısır gündemi cumhurbaşkanı seçimi. Türkiye'de siyaset yapma biçiminin geleneksel özelliği oldu bu. Acil gündemi unutturup hedef saptırmak sonra aradan sıvışmak.

Oysa Türkiye'nin 17 Ağustos sonrasında oluşan yeni öncelikleri var. Yeni duyarlılıkların, derin acı ve umutsuzlukların şekillendirdiği öncelikler. Hiçbir şey eskisi gibi değil. Çünkü Türkiye sorguluyor artık!

‘2000 yılına Türkiye, ev yapmasını ve enkaz kaldırmasını bilmeyen dinamik bir ülke’ olarak mı girecek? Bu safsatayı yutmaya devam mı edecek? Yoksa artık taşları yerli yerine mi oturtacak?

Şimdi bir bardak suda cumhurbaşkanı tartışması yapılıyor. Ev yapmasını bilmeyen ülkenin baş mimarlarından birine 2000'lerin projesi teslim edilmek isteniyor.

Kim cumhurbaşkanı olacak?

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in görev süresi uzasın mı uzamasın mı? Bu çerçevede görüş bildirmek, yaldızlı çıkışlar yapmak kimilerine terapi etkisi yapabilir. Ancak toplum bu tedavi seanslarını izlemek zorunda mı acaba?

Sonra cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturan her siyasetçinin bir süre sonra egosunu rahatlatmak için ortaya attığı başkanlık sistemi gündeme geliyor. Eğer parlamenter sistemden vazgeçip başkanlık ya da yarı başkanlık sistemine geçeceksek bu değişiklik cumhurbaşkanlarının egolarını tatmin etmek için yapılmaz. Cmuhurbaşkanı'nın görev süresi uzasın diye bugün parlak demeçler veren liderler parti programlarına taşırlar bu kararlarını. Seçmenin önüne çıktıklarında ‘Biz başbakan yetkileriyle bu işi beceremedik şimdi halkın seçtiği cumhurbaşkanı olup beceriksizliğimize devam etmek istiyoruz’ derler. Seçmenden yetki isterler.

Bu yapılmıyor. Depremde halkın arasına karışamayan siyasetçi çıkıp ‘Süre uzasın, başkanlık sistemi gelsin vs.’ demeçleri veriyor.

Cumhurbaşkanı'nın görev süresinin uzatılmasını isteyenlerin başında Mesut Yılmaz geliyor. Neden? Çünkü uzun süreden beri yaptığı saha araştırması ve kulis faaliyetleri fiyasko ile sonuçlandı. Oysa kendi cumhurbaşkanlığını garantiye almak için partisindeki bütün yıpranmamış isimleri tasfiye etmişti. Kendine göre bütün önlemleri almıştı. Ama oyun tutmadı. Çeteye banka satarken suçüstü yakalanıp başbakanlıktan oldu. Şimdi bilge, uyumlu, olgun, sağduyulu emekli lider rolünü oynamaktan başka şansı kalmadı.

Fazilet Partisi Başkanı Kutan da ‘dört artı’ vs. formülleriyle olayı bulandırıp net tartışmalardan kaçınıyor. DSP betonlaşmış gibi, refleksleri anlaşılmıyor. Çiller ise can derdinde. Zaten ciddiye alınacak bir çizgisi de yok.

* * *

Türkiye'nin gerçek gündemini çalan cumhurbaşkanlığı tartışmalarına açıklık getirmekte yarar var.

- Önce ‘Cumhurbaşkanı olacak kimse yok’ ne demek?

Bu sözlerle Meclis'e saygısızlık edilmiyor mu? Cumhurbaşkanı olacak kişi elbette vardır. Ancak demode zihniyetler her zamanki kurnazlıklarıya ‘aday yok’ izlenimi yaratmaya çalışmaktalar.

- Bu arada cumhurbaşkanı, başbakan, parti lideri üretmek için yapılan toplum mühendislikleri artık tutmuyor. Çünkü perde arkasındaki kudret simsarlarının iplikleri pazara çıktı. Lider üretme, başbakan atama, cumhurbaşkanı imal etme gibi üçüncü düyaya layik ucubelikleri toplum kaldırmıyor.

- Ve görülüyor ki partiiçi muhalefetin cesaret edip tasfiye edemediği liderlik kadrolarını halk siyasetten dışlıyor. Cumhurbaşkanı dahil hiçbir liderin deprem bölgesine gidememesi bunun en çarpıcı kanıtı oldu.

- Bugüne kadar seçim öncesine denk getirilen iki-üç tarım sübvansiyonuyla yönetildi Türkiye. Cumhurbaşkanlığı süresini uzatmaya çalıştığımız siyasetçi de bunu yaptı, kendisinden sonra gelenler de. Bugün çok daha karmaşık talepleri ve özlemleri olan bir toplum var artık. Hükümetlerin çapı, sorun çözme yeteneği ise ortada. İktidarların ömrünün bir yılı aşamamasını başka türlü izah etmek mümkün değil. Türkiye acil reformların beklentisinde.

Peki bu reformlar nasıl yapılacak? Türkiye karmaşık sorunların üstesinden gelecek kadroları nasıl siyasete taşıyacak? Gündemdeki ‘Cumhurbaşkanı kim olacak’ sorusu bir dizi soruyu daha içeriyor. Bunun yanıtı da tel dolabındaki kriz ustası politikacıların siyasi ömrünü uzatmak olmamalı!

17 Ağustos sonrasının cumhurbaşkanı, başbakanı, milletvekili, bürokratı ve de gazetecisi olmak çok başka hasletler gerektiriyor.



Yazarın Tüm Yazıları