Zerrin Özer’in düğünü

Siz de Zerrin Özer’in düğün haberini alınca şaşırdınız mı?

Sesli olmasa da, içinizden nereden çıktı şimdi bu düğün diye düşündünüz mü?

İkinci kez nikah masasına oturan Zerrin Özer’in, emlakçılık yapan müstakbel eşi Levent Süren 28 yaşındaymış.

Gazete haberleri "16 yaş küçük sevgilisiyle evlendi" dediğine göre, Zerrin Özer’in yaşı da 44 olmalı.

Popstar jüri üyeliğiyle ve orada keşfettiğimiz kahkahasıyla yeniden doğan Zerrin Özer’in nedense 16 yaş küçük biriyle evlenmesi şaşırtıcı geliyor.

Geçen gün Elmax’taki programında sohbet ederken Billur Kalkavan dedi ki; "Kadın izleyiciler kocalarının beni çok sevdiğini söylüyor. Buna rağmen kadınlar beni kıskanmıyor, çünkü biliyorlar ki ben onların kocalarıyla değil çocuklarıyla ilgilenirim".

Nefis bir itiraf!

Gerçekten de kendinden küçük erkeklerle olmak kolay değil.

Belki Billur Kalkavan gibi gözü kara olacaksınız...

Belki Zerrin Özer gibi hayata gülerek bakacaksınız...

Belki Seda Sayan gibi nikah masasına 5-6 kez oturmuş olacaksınız...

Belki Ceyda Düvenci gibi çok seveceksiniz...

Ama her durumda bitmeyen bir dedikoduyu göze alacaksınız.

Ben erkek egemen bakışın bu konuda da büyük bir ikiyüzlülük yaptığına inanıyorum.

Kendinden 15 yaş küçük biriyle evlenen erkek için kimse bir şey söylemezken, dikkat edin bundan sonra Zerrin Özer için "Bir süre önce kendinden 16 yaş küçük sevgilisiyle evlenen" sözü sıfat haline gelecek.

Evet, evliliklerde ve beraberliklerde erkeğin kadından büyük olması alışılagelmiş bir durumdur.

Ama hayatla birlikte alışkanlıklar da, gelenekler de değişiyor.

Tıpkı erkekler gibi, 40’ını geçen kadınlar arasında da genç sevgili ve eş tercih edenler çıkıyor.

Bu nedenle Zerrin Özer’e mutluluklar dilemekten başka bir şey bize düşmüyor.

BİR AÇIKLAMA

YKM’nin ödüllü "Atlama ipi" konseptli alışveriş torbası üzerine iki yazı yazdım.

İlkinde övdüm, ikincisinde de Alman bir ajansın işinden esinlediği iddialarını aktardım.

Reklam ajansı TBWA/İstanbul Marka Grup Direktörü Ahmet Akın’dan bu yazılar üzerine bir mektup aldım, diyor ki;

"Torbayı Şubat 2005’te tasarladık. O tarihe kadar Almanlar’ın torba tasarımı hiçbir mecrada yer almıyordu. Dolayısıyla yaratıcı ekibimiz, hiçbir şekilde başka bir ajansın fikrinden etkilenmediği gibi, Alman ajansın bizim çalışmamızdan etkilenmiş olması söz konusu olabilir"...

Kelebek internette yenilendi

Hürriyet’in tüm sayfaları gibi Kelebek’teki haberler ve yazarları da her gün internette yer alıyordu.

Dünden itibaren Kelebek’in internetteki sayfaları yenilendi.

Artık bağımsız bir site gibi çalışıyor Kelebek’in internetteki sayfaları.

http://kelebek.hurriyet.com.tr adresine tıkladığınızda Kelebek’e direk ulaşabilecek, fotoğraflı haberleri, şehirde o gün yapılacak etkinlikleri, gün içindeki gelişmeleri, son dakika magazin haberlerini Kelebek’in internet sayfasından bulabileceksiniz.

Arkadaşımız Erol Işık’ın editörlüğünde hazırlanan sayfalar, dün daha ilk gününde okurların büyük ilgisini gördü.

Kelebek’in sanal alemdeki uçuşu da çok konuşulacak.

Ziyaretlerinizi bekliyoruz.

Hoşgeldin Vataniki

Vatan’ın günlük eki Gülümse kapandı, yerine Vataniki var artık.

Radikal İki’ye isim benzerliğini geçtim, "Vataniki" bir Japonca kelime gibi olmuş.

Gazetenin yeni genel yayın yönetmeni Yavuz Semerci, Gülümse’yi kapatma gerekçelerini dün şöyle özetledi;

"Vatan’ı farklılaştıran, ağırbaşlı, ciddi, insana değer veren özelliklerimizi Gülümse’ye taşıyamadık, rakiplerimize benzedik".

Diğer gazete eklerinin Kelebek’in ağır etkisi altında kaldığının en açık ifadesi.

Bence tam tersi Kelebek’e benzediği için değil, Kelebek gibi olamadığı için kapandı Gülümse.

Vataniki’de bundan sonra ağırbaşlı magazin olacakmış.

Ağırbaşlı magazini Vataniki’den takip edin, Kelebek çizgisini değiştirmeden yola devam edecek.

Kelebek’te her türlü magazini, sağlık haberini, ses getiren röportajları (daha dün Mehmet Barlas, Dilek Dallıağ’ın röportajını yazdı), dünyadan ve Türkiye’den haberleri bulmaya devam edeceksiniz.

Bu vesileyle hem Yavuz Semerci’ye hem de ilk göz ağrısı Vataniki’ye hayırlı olsun derim.

Bu arada Vataniki’nin, Savaş Atalay’ın elinden çıkma mizanpajına da bayıldığımı söylemeliyim.
Yazarın Tüm Yazıları