Zengin ve yoksul çocukları!

’GÜNEYDOĞU’ya hep gariban çocukları mı gönderiliyor?’ sorusuna Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ün verdiği cevabı ve Bakan’a inanmayan okurların eleştirilerini yazmıştık.

Vecdi Gönül, "Kesinlikle torpil yok. Kimin nereye gönderileceğini bilgisayar belirliyor" derken, mesaj gönderen okurların tamamına yakını, "İnanmıyoruz. Zengin çocukları kollanıyor, hep garibanlar okkanın altına atılıyor" demişti.

Kendisinin "Emekli bir asker" olduğunu belirten, fakat rütbesini açıklamayan okurum Arif Kavaklı (arkavakli@hotmail.com) uzun bir e-posta yollamış.

Bilgisayar merkezinde görev aldığı ve bu işleri iyi bildiği anlaşılan Arif Kavaklı şunları anlatıyor:

"Her yerde emekli bir asker olduğumuz için bize de sürekli sorulan sorudur bu...

'Neden hep gariban aileler şehit veriyor?’
Bu sorunun bir de tersi vardır: 'Neden zengin ve ünlü ailelerin çocukları şehit olmuyor?’

Konunun görünen kısmı elbette acı ve yürek parçalayıcı ama olaya bir de eğitimsel açıdan bakarsak görünüm netleşir ve insanlarımız da duruma biraz daha makul bakabilir.

Zengin çocuklarına gelelim:
Ailesi varlıklı, yüksek makamlı, rütbeli, yani toplumun elit tabakasındaki çocuklar, askerlik çağına geldiklerinde şu özellikler oluşmaktadır ve bu özellikler askerlik şubelerinde dikkate alınır:

1) Hepsinin yüksek tahsil diploması vardır ve bu diplomaların çoğu Türkiye’nin kalburüstü üniversitelerinde ve maddi imkánlara paralel olarak yurtdışındaki ünlü üniversitelerde yapılan öğrenimler sonucu alınmıştır.

2) Bunun yanında bu çocukların önemli bir kısmı sadece yüksek tahsillerini tamamlamakla kalmayıp yüksek ihtisas ve doktoralarını da yapmışlardır.

3) Yurtdışında uzun süre eğitim alan bu gençler, dünyaca ünlü firmalarda staj yapma ve buralardan bonservis alma şansına sahip olmuşlardır.

4) Yazmaya bile gerek yok ama bu kesime ait gençler bu duruma geldiklerinde iki-üç yabancı dil bilmektedir.

Bu saydıklarımıza pek çok şey ekleyebiliriz. Ama gördüğünüz gibi asker ocağının kapısında ilk dikkate alınacak konu, asker adayı gencin eğitimi, ihtisası, bonservisleri, referansları, yabancı dil bilme ve işindeki ehil olma durumudur.

Yukarıda saydığımız özelliklere sahip bir asker adayı, zengin veya ünlü bir aileye sahip olsun ya da olmasın, omzuna tüfek verilerek dağ başına yollanmaz.

Bu vasıflara sahip gençlerin yüzde 98’inin zengin ailelere mensup olduğu da gözle görünen bir gerçektir.

Maddi imkánları bir yana bırakalım, lise diploması bile olmayan gençlerimizin asker ocağına geldiklerinde yapacakları tek şey vardır, o da ’Tüfek omuza, istikamet karşı tepeler, marş marş’tır.

Türk Silahlı Kuvvetleri’nde 20 yıldır başarıyla uygulanan sistem gereği askere alınan kişinin bilgisinden, eğitiminden, tecrübesinden ve yeteneklerinden azami yararlanmak esastır.

Mesela, iki lisan bilen bilgisayar mühendisi, askerliğini yedek subay veya kısa dönem er olarak yapsa bile, acemiliği bittiğinde gideceği birlik bir kuvvet komutanlığı karargáhındaki bilgisayar merkezidir.

Gerçek şu ki; zengin çocukları diye biraz duygusal acımasızlıkla işaret edilen gençler, işte bu özellikleri ve nitelikleri doğrultusunda askere geldiklerinde terörle mücadeleye katılmıyor ve tabii şehit olmak gibi bir durumları da olmuyor.

Elbette bu imkánlara sahip çocuklar da bizim evlatlarımız.

Onların içinde de kendi istekleriyle komando olanlar, çatışmalara girip çıkmış olanlar var.

Ama gençlerin çoğunluğu sahip oldukları nitelikleri kullanıyor.

Siz olsanız kullanmaz mısınız?"
Yazarın Tüm Yazıları