Zavallı dostum

NE durumdasınız bugünlerde?

İşleriniz yolunda mı?

Keyfiniz yerinde mi?

Sizi daha iyi yerlere götürecek dönemeçlerden geçmekte misiniz?

Yeni bir sevgiliniz var mı?

Maddi durumunuz düzeldi mi?

Sizi takdir edenlerin sayısı artmakta mı?

Bir başarıya imza attınız mı?

Son günlerde sık sık iltifat alıyor musunuz?

Yüzünüz gülüyor mu?

Bu sorulardan birinin bile cevabı ‘‘Evet’’se en yakın arkadaşınızın yüzüne bir bakın. Ne kadar mutsuz, öfkeli olduğunu göreceksiniz.

* * *

‘‘Saçmalama’’ diyenler olacaktır şimdi. ‘‘Her dara düştüğümde arkadaşım yanıbaşımdadır, benimle üzülür, benimle ağlar.’’

Tam üstüne bastınız.

Dar gününüzü kaçırır mı hiç? Kaçar mı böyle bir şölen?

Sizden daha çok ağlar, eminim. 365 gün ağlayabilir sizin için. Ama 1 dakika gülemez.

Bütün dertlerinizi, sıkıntılarınızı anlatabilirsiniz ona.

Dinler, elinden geleni de yapar.

Yeter ki ona muhtaç olun.

Yeter ki aciz ve naçiz olun.

Hep almaya çalışan, iyi gün dostu insanlardan yakınırız ya... Bu sözünü ettiklerim onlardan daha beterdir, inanın.

Ötekileri hiç olmazsa ‘‘iyi’’liğinizle ‘‘iyi’’ edersiniz. Bunlar içinse felaketiniz gerekmektedir.

* * *

Sevinçlerinizi, başarılarınızı da paylaşırsınız elbet. Yine dinler sizi ve yine elinden geleni yapar, hiç kuşkunuz olmasın. Ama sizi aşağı çekmek için.

Bunu anlayabilmek zamanınızı alır.

Anladığınızda konduramazsınız. Kondurduğunuzda... Çekip gider misiniz? Hayır. Öyle idare edersiniz.

Ne yapacaksınız, insandır. Hepimiz gibi.

‘‘Zavallı dostum’’ der geçersiniz. ‘‘Dostum’’un sonuna ünlem işareti koyup koymamakta tereddüt edersiniz, sonra boşverin koymazsınız.

* * *

Kısacası...

En yakın arkadaşınız bir aynadır.

Sizi size yansıtan... Ama siz gülerken ağlayan...

Bakın aynaya. Çirkin görünüyorsanız güzelsinizdir.


MIŞ-MUŞ




Ecevit'in omurgasında yeni bir kırık oluştuğu iddia edilmiş.

Başkent Hastanesi'nin kapısına ‘‘Başbakanlık’’ yazmak uygun olacak galiba.

Deniz Baykal, ‘‘Siyasetin milli takımı CHP’’ demiş.

Takımın tamamı yedek kulübesinde.

Yunanlıların tembelliğigenetik çıkmış.

Onlarınki genetik, bizimki kinetik.

Manken Karahan Çantay, ‘‘Gece dışarı çıktığımda erkekler huzursuz oluyorlar’’ demiş.

Ne yapsın adamcağızlar, bir ‘‘götürücünüz geldi hanımlar’’ diye bağırmadığın kalıyorsa...
Yazarın Tüm Yazıları