Zamanlama da strateji de yanlış

DÜNYA ekonomileri hakkında belirsizlik çok fazla. Tüm dünyada ekonomik büyümenin düşüp enflasyonun artacağı bekleniyor.

Türkiye ekonomisi için de benzer beklentiler söz konusu. Enflasyonun idaresinde Merkez Bankası zor bir dönem geçiriyor.

Böyle bir ortamda hükümet kamu finansman dengesinde gevşemeye gideceğini açıkladı. 2001 yılından bu yana milli gelirin yüzde 6.5’i kadar faiz dışı fazla hedeflenmişti. Hedef birçok yıl tutuldu. Geçen yıl, genel seçimler dolayısıyla bir gevşeme yaşandı.

Bu yıl için hedef kamu finansman dengesinde yeni milli gelirin yüzde 4.2’si kadar faiz dışı fazla vermekti. Anlaşılan hükümete bu hedefte sıkı geldi. Yeni hedef yüzde 3.5 olarak belirlendi. Önümüzdeki dört yıl içinde kamu finansman dengesinde faiz dışı fazlanın milli gelirin yüzde 2.4’üne düşürülmesi planlanıyor. Yani, gevşeme devam edecek.

HERŞEY SORGULANIYOR

Türkiye ekonomisini dünya ekonomileri içinde öne çıkaran en önemli ekonomik unsurlar,

1. Sıkı maliye politikası,

2. Enflasyona odaklanmış para politikası,

3. Düşmekte olan enflasyon

4. Yüksek ekonomi büyüme ve

5. Büyük ölçüde planlanan şekilde giden IMF ile yapılan ekonomik programdı.

Bu unsurlar sayesinde yılda 50 milyar dolara yakın yabancı mali kaynak sağlandı. Cömertçe cari işlemler açığı verilebilmesi mümkün oldu. Enflasyonun düşmesi hızlandı. Ekonomik büyüme daha yüksek gerçekleşti.

Bütün bu unsurların devamlılığının sorgulandığı bir dönemden geçiyoruz. Sondan başlarsak, IMF ile nasıl bir ilişki içinde olacağımız bilinmiyor. Ekonomik büyüme yavaşladı. Enflasyonda, bırakın düşme eğilimini, yükselme eğilimi oluştu. Para politikası belki hala enflasyona odaklıymış gibi görünüyor, ama başarısı sorgulanıyor. En son olarak şimdi maliye politikasının da gevşeyeceğini tüm dünyaya beyan ettik.

2008-2012 yıllarını içeren bir dönem için bazı ekonomik alanlara yönelik bir stratejiyi açıklayarak IMF ile de bağlayıcı bir program yapılmayacağı izlenimini vermiş olduk. Böyle bir strateji içinde yaşanan koşullarda doğru olmadı. Zamanlaması da aynı ölçüde doğru değildi.

DARBE DAHA BÜYÜK OLUR

Kamu finansmanının bazı önemli parametrelerinde son altı yılda küçümsenmeyecek gelişmeler gerçekleştirildi. Kamu sektörünün iç borcunun milli gelire oranı düştü. Bütçe açıkları 1990’lı yıllarda alışılan boyutların çok altına çekildi. Ama, sorunlar kökünden çözülmüş değil.

Kamu sektörünün iç borcu göreli olarak hala yüksektir. Borçların vadesi göreli olarak hala kısadır. Bütçe açığı hala yapısal ekonomik sorunların en başında gelmektedir
.

Bunları göz ardı eden bir yaklaşımla kamu finansman dengesinde gevşemeyi planlamak yurtiçindeki ve dışındaki ekonomik birimlerin Türkiye ekonomisi hakkındaki beklentilerini olumlu etkilemeyecektir.

Para politikasının sıkılaştırılmasının planlandığı bir dönemde maliye politikalarının gevşetilmesi söz konusu oluyor. Gerçekten enflasyona odaklanmış bir para politikası yaklaşımı bu durumda para politikasının daha da sıkılaştırılmasını gerektirebilecektir. O takdirde, ekonomik büyümenin daha da fazla darbe alması kaçınılmaz olacaktır.

Devam edeceğim.
Yazarın Tüm Yazıları