Zaman yoktur!

İNANIN, akşamdan kalma bulanık zihninizi daha beter karıştırmak için yazmıyorum.

Sizlerle kafa da bulmuyorum.

Zaman kavramı açısından en önemli gün bugün olduğu için bu yazıyı bugün yazıyorum.

Zaman yoktur!

2003 yoktu, 2004 de olmayacak!

Bunlar sadece zihnimizde uydurduğumuz tasnifler.

Aksi halde çevremizi kavrayamıyoruz.

Biz dönüşe dönüşe kendini tekrar eden tabiatı, kullanıldığı için eskiyen vücudumuzu anlamlandırmak, hayatta senkronize yaşama ihtiyacını (aynı anda işe gelmek ve aynı anda işten ayrılmak!) gidermek vb. nedenlerle tamamen zihinimizde uydurduğumuz bir tasnifle zaman kavramı ile yaşıyoruz.

* * *

Ancak, zaman kavramı da dönüp dolaşıp zihnimizi karıştırmıyor mu? Şu cümlelere nasıl anlam veriyor, bu cümleleri nasıl kavrıyorsunuz?

‘‘Dünyanın geçmiş tarihi takriben 40 milyar yıla dayanır, dünyanın takriben 40 milyar yıl da geleceği var.’’

Şimdi bu izafi cümleye dayanarak birisi ‘‘her varlık gibi dünyanın da sonu var’’ dese aklen yalnış olmaz, ama bu sözün bizlerin kavram koordinatlarımız açısından anlamı da olmaz.

‘‘Takriben 80 milyar yıl ömrü olan dünyada insanların iyimser bir tahminle 80 yıllık bir ömrü vardır’’ cümlesi ise 80 yıl bize göre uzun bir ömür olmasına rağmen, ‘‘uzun yaşam’’ kavramı bu cümlede anlamını yitiriyor, hayatı nerede ise anlamsız bir hale getiriyor.

Öte yanda 80 milyar içinde 35 yaşında ölen insan ile 80 yaşında ölen iki insanın dünyada yaşama payları, yine zihinsel bir faaliyet ile ürettiğimiz aritmetik açısından hiçbir fark taşımaz.

Allah aşkına aritmetiksel oran olarak ‘‘35/80 milyar yıl’’ ile ‘‘80/80 milyar yıl’’ arasında ne fark var ki?

* * *

Üstelik, sadece zihnimizde olduğu için ‘‘zaman’’ı yaşamayız da.

Biz sadece ‘‘an’’da yaşarız.

Yaşanan; birbiri ardına akıp giden, bize sanki hiç kendisini tekrar etmiyormuş gibi gözüken ‘‘an’’lardır.

Takip etmiş olanlara bilir; Hürriyet-İnsan Kaynakları gazetesindeki köşemde sık sık yazıyorum.

Asıl olan ‘‘an’’dır!

‘‘Salise’’
dir, ‘‘şimdi’’dir!

Bunun dışında her şey zihindedir.

‘‘Geçmiş’’ de, ‘‘gelecek’’ de!

‘‘60x60x60x24x365’’ten oluşan 2004'ü de sadece saliseleri içinde yaşayacağız.

* * *

Bunları böyle yeni bir günde, insanlar daha bir gece evvelin rehavetini üzerlerinden atamadan neden yazdım?

‘‘An’’ içinde zihnin kavradıkları veya bize kavrattıkları dışında başka mesajlar olabilir de ondan!

Yeni yılın ilk gününde gözlerinizi sadece bir ‘‘an’’ kapatın ve o ‘‘an’’ neler hissettiğinizi -düşündüğünüzü değil- kavramaya çalışın.

Belki de ‘‘an’’ın içinde hep orada olduğu halde dinlemediğimiz için farkında olmadığımız bir mesaj var.
Yazarın Tüm Yazıları