Zaman kötü görmeli önü

Geçmişle hesaplaşmaktan geleceğe bakmaz olduk. İnternet'in açtığı fırsatlardan yararlanabilmenin yolunu bulabilmiş şanslı öncüler bile arkalarına bakmaktan, önlerini göremiyorlar.

Yeni ekonomiye adapte olmak için parmağını kıpırdatmayan çoğunluktan vazgeçtim, İnternet'e yatırım yapan sözde vizyoner kapitalistler bile en fazla bugüne bakıp, yarınla gözucuyla olsun temas kurmuyor.

İnternet'le en fazla içli dışlı olan, piyasa lideri İnternet Servis Sağlayıcı şirketler varsa yoksa telefonla bağlantı abonesi peşinde. Gelişen teknolojilere bağlı olarak, İnternet'e yarından tezi yok kimsenin telefon çevirerek bağlanmayacağına gözlerini fal taşı gibi kapamış bakıyorlar. Fal taşı gibi kapamış diyorum çünkü bu gerçeği onlar da biliyorlar ancak gözleri sımsıkı açık, görmemezlikten geliyorlar.

Kablo TV, ADSL, uydu, dijital yayıncılık, kablosuz ağlar gibi hızlı İnternet erişim seçenekleri kapımızın eşiğinde, bunlar hala telefonla erişim abonesi peşinde. Hani sahip oldukları bu yüksek abone sayılarını, orta ve uzun vadeli iş avantajlarına dönüştürecek stratejilerle destekleseler itirazım olmayacak... Ama nerede? Türkiye'de Yahoo'nun 1995'deki haliyle dahi boy ölçüşebilecek bir ana kapı (portal) hala yok. Başarılı Elektronik Müşteri İlişkileri Yönetimi (e.MİY: e-CRM) uygulamalarına kaynak olacak veritabanları oluşturmaya yönelik doğru düzgün bir proje hala yok.

BAŞARI ÖYKÜLERİ

Varsa yoksa bir laf tutturulmuş gidiyor. Neymiş efendim, geliri reklama dayalı içerik modellerinin başarılı olamayacağı kanıtlanmışmış, yeni ekonomi şirketlerinin stratejileri çökmüşmüş... Vah vah vah! Taş kafada kuş beyni... Salt dergi makalelerinden edinme bilgilerle iş modeli kurarsan, aklının erebileceği nokta da ancak buralara varır.

Diğer yanda ise bir avuç bireysel başarı öyküsü var. Tamamen şahsi vizyonerliklere ve bireysel inatlara dayalı bu başarıların küçük bir kısmı büyük sermaye destekli projelerde kendini gösterirken, çoğunluğu kendi yağıyla kavrula kavrula büyüyen yeni ekonomi şirketleri olarak karşımızı çıkıyor.

Büyük sermaye destekli bireysel başarı öykülerine örnek olarak, Garanti Bankası'nın e.ticarete yönelik e.finans araçlarında sağladığı pazar hakimiyetini gösterebilirim. Garanti Bankası'nın bu yeni pazarda sağlamış olduğu hakimiyet, İxir gibi büyük bir projenin tıknefes kalmasına yol açan holding zihniyetine rağmen kazanılmış şahsi bir zaferdir. Adını, soyadını öğrenebilme fırsatına henüz nail olamadım ama Garanti Bankası'nın bu başarısının ardında bireysel bir vizyoner olduğundan yanılmaz sezgilerimle eminim.

İNTERNET’E İNANMAK

Büyük sermaye desteği olmaksızın kazanılan bireysel başarılara ise çok daha fazla örnek var; turkticaret.net, turk.internet.com, ideefixe.com, deppo.com, bilisimcumhuriyeti.com, turk.net, medyatava.com aklıma bir çırpıda gelenleri...

Yelpazenin en hazin ucunda ise bir şekilde fırsatını bulmuş, İnternet'in nimetlerinden yararlanarak sesini duyurmaya çalışan bir kesim var. Daha çok medya eleştirisi yapma iddiasıyla yola çıkan bu siteler ne yazık ki, büyük ölçüde medya düşmanlığı yapmaktan başka birşey yapamaz olmuşlar. Bu sitelerden sırtını Bilgi Üniversitesi'ne dayamış olanının durumu gerçekten pek hazin. Kendi yağıyla kavrulmaya çalışan diğer medya sitelerinden farklı olarak önemli sayılabilecek bir desteğe de sahip olmalarına rağmen, medya düşmanlığı yapan amatör bir site olmaktan öteye gidemiyorlar.

Medya eleştirmenliğinde daha başarılı bir yol tutturan dorduncukuvvetmedya.com ise ekonomik yetersizliklerden olacak, kimi kıymetli yazarların yanı sıra dikiş tutturamamış kimi yazarlara da bel bağlamış. Atıldığı kuruma kin kusan yazılar (içinde çok haklı tespitler olsa dahi) yazan eski bir ''başarılı yayın yönetmeni'' ve köşe yazarı ya da genel yayın yönetmeni olamamış olma hırsıyla beslediği medya düşmanlığını, berbat bir Türkçeyle ekrana döken ''başarısız profesör'', gazeteci Ahmet Tezcan'ın bu başarılı olmaya aday sitesine hiç yakışmıyor.

İnternet'e inanmayanların siteleri de, yazıları da yavan kaçıyor. Bizim de bir İnternet sitemiz olsun, konvansiyonel medyada şimdilik dikiş tutturamadık bari geçici olarak İnternet'te bir yuvamız olsun diye açılan siteler bugünü kurtarma peşindeler. İnternet'in asıl kaymağını yiyecekler ise geleceğe doğru bakmasını bilenler olacak.


Bilgisayarlar duyguları okuyacak


Mimik ve konuşmalarımızı algılayan bilgisayarlar duygularımıza da tepki verecek


IBM'in 1997 yılında başlattığı ''MaviGöz'' (BlueEyes) projesi ilk meyvelerini nihayet vermeye başladı. İnsanların doğal hareketlerini, mimiklerini, jestlerini, yüz ifadelerini algılayan bilgisayarlar geliştirerek, insan ve bilgisayar arasındaki ilişkiyi doğallaştırmayı amaçlayan proje sayesinde, bilgisayar kullanmak artık çok daha kolay olacak.

Günümüz teknolojisiyle sadece klavye ve fare aracılığıyla iletişim kurabildiğimiz bilgisayarlarla çok yakın bir gelecekte insan insana kullandığımız komünikasyon metodlarını kullanarak anlaşabileceğiz. Bir başka deyişle bilgisayarlar nereye baktığımızı, kaşımızı çatıp çatmadığımızı, gülümsememizi ya da kafa sallamamızı, hatta birden susmak, arkaya yaslanmak, iç geçirmek gibi bilinçsizce yapılan hareketlerimizi bile algılayıp, değerlendirme gücüne sahip olacaklar.

MaviGöz teknolojisinde bilgisayarların görüp, duyabilmesi için özel olarak geliştirilmiş kamera ve mikrofonlar kullanılıyor. Mkrofon ve kameradan aldığı bilgileri anında birleştiren ve değerlendiren bilgisayar, hızlı bir analizin ardından karşısındakinin duygularını çözebiliyor, ne yapmak istediğini sezebiliyor.

MaviGöz teknolojisi yalnızca bilgisayarlarda değil televizyon, buzdolabi, otomobil gibi araçlarda da kullanılacak. Örneğin MaviGöz uyumlu bir televizyon kullanıcının belli bir noktaya baktığını algılar algılamaz kulaklarını dikip (mikrofonunu açıp) dinlemeye başlayacak. Kullanıcının ''CNN'i aç'' demesiyle hemen CNN kanalını göstermeye başlayacak. Bu arada gözlerini de dört açıp (kamerasını fokuslayıp), kullanıcının yüzündeki ifadeyi incelemeye başlayacak ve herhangi bir memnuniyetsizlik sezerse (kaş çatılması, dudak düşmesi), hemen bir yanlışlık olup olmadığını soracak ve kullanıcı da isteğini düzeltip, ''CNN Türk'ü istemiştim'' diyerek, doğru kanala geçilmesini sağlayabilecek.

http://www.ibm.com


Sanal spor hocanız


Alarko'ya bağlı Hillside City Club, ''Kişiye Özel Sanal Spor Eğitmeni'' isimli ücretsiz yazılımı, masabaşında da sporsuz kalmamak isteyenlerin kullanımına sundu. Hillside İnternet sitesinden yüklenebilen yazılım, ekrana getirdiği üç boyutlu spor hocası Deniz'in eşliğinde, masa başında egzersiz yaptırıyor. Üç egzersizlik deneme sürümünü yükleyip beğenenler, toplam 42 farklı egzersiz sunan tam sürüme terfi edebiliyorlar.

http://www.hillside.com.tr/fitatwork/


IBM Duygusal Fare II


IBM'in MaviGöz projesi çerçevesinde geliştirilen ürünlerden biri olan Duygusal Fare II, kullanıcısının duygusal durumunu sezme yeteneğine sahip. Nabız, vücut ateşi, genel somatik aktivite ve galvanik deri tepkisi gibi duygusal verileri ölçen bilgisayar faresi, kullanıcısının duygusal durmunu anlayıp, bu duygulardaki değişimi algılayabiliyor.


Kalp krizi MR’la önceden görülecek

Yaklaşan kalp krizini önceden görüp önlem almak, basit bir görüntüleme testiyle mümkün olabilecek. Boyundaki şahdamarlarının MR'la görüntülenmesi sonucunda, bu damarlardaki tıkanma önceden saptanıp, yaklaşan kalp krizini önlemek üzere ameliyata başvurulabilecek. Piyasaya önümüzdeki gün çıkacak olan ''Journal of the American Heart Association'' isimli bilimsel makale dergisinde yayınlanan araştırmaya göre yeni tekniğin standart bir teşhis yöntemi olarak kullanılabilmesi için araştırmaların bir süre daha sürmesi gerekiyor. Ancak bugüne kadar yapılan araştırmalardan elde edilen sonuçlar oldukça ümit verici.
Yazarın Tüm Yazıları