Yüzde yüz yüz yüze

Geleceğin cep telefonlarının tasarlandığı Siemens Mobile Dizayn Laboratuarı'nda çalışan gençler, ''Yüz yüze ilişkilerdeki kişiselliği, iletişim cihazların arayüzlerinde nasıl yakalarız?'' sorusunun cevabını aradılar.

Hey gidi günler hey! Eskiden cep telefonu ile hava atmak için çıkartıp, masanın üzerine koymak yeterliydi. Cep telefonunun markası, rengi, şıklığı, teknolojik özellikleri kimin umrunda? Varsın kara bir tuğla gibi olsun, yeter ki bir cep telefonun olsun... Ne de olsa, o yıllarda bir cep telefonu satın almak öyle her baba yiğidin harcı değildi.

Aradan on yıl kadar bir zaman geçti. Geçen onca yıl boyunca cep telefonları gittikçe küçüldü ve küçülen boyutlarının içine daha fazla teknolojik özellik sığdırılmaya çalışıldı. En havalı telefonların en küçük telefonlar olduğu uzunca bir dönem yaşandı. Bu dönem yakın bir geleceğe kadar devam etti.

Ve artık cep telefonuyla hava atmak, deveye multimedya mesaj attırmak kadar güç. Şimdi moda multimedya telefonlar. Yani renkli ekranlı, fotoğraf makinesi olarak da kullanılabilen cepteller... Statü sembolü bir cepteliniz olsun istiyorsanız, illa böyle bir modele sahip olacaksınız.

Sabah gazetesindeki meslektaşım Timur Sırt, Finlandiya'da gittiğimiz restoranda, arka masamızdaki beş kızla tanışmayı ve masalarına oturup, uzun uzun sohbet etmeyi işte böyle fotoğraf makineli bir ceptel sayesinde başardı. Benden söylemesi...

Tabii statü simgesi telefonlar, cep telefonu toplam pazarının çok küçük bir kısmında yer alıyorlar. Kullanıcıların büyük bir çoğunluğu telefon seçerken fiyatının ekonomik olmasına önem veriyorlar. Fiyatın ardından ise tasarım geliyor. Teknolojik özellikler ve fonksiyonalite günümüz kullanıcısı için geri planda kalan özellikler oldu. İnsanlar gün boyu yanlarından eksik etmeyecekleri cep telefonunun modelini seçerken, fiyattan sonra en çok tasarıma önem veriyorlar.

Ancak bu geçici bir trend. Günümüzde görsel tasarıma bu kadar fazla önem verilmesinin nedeni, cep telefonu teknolojilerinin henüz emekleme aşamasında olmaları. Yeni yeni gelişen teknoloji, henüz herkes tarafından kolaylıkla kullanılabilecek bir olgunluğa ulaşamadı. Bu yüzden de insanlar cep telefonlarının pekçok teknolojik özelliğinin kullanımını zor ve karmaşık buluyor, konuşma dışında kullanmaktan çekiniyorlar.

Siemens Mobile, Münih'te kurduğu Dizayn Laboratuarı'nda tüketicinin beğenisini kazanmayı hedefleyen, geleceğin modellerini tasarlıyor. Dizayn Laboratuarı'nda yakından inceleme fırsatı bulduğum konsept modeller, üzerlerindeki araştırma ve tasarım çalışmaları henüz tamamlanmamış, yarım tasarımlar. Yine de geleceğin cep telefonlarının neye benzeyebileceği konusunda önemli ipuçları veriyorlardı.


Duygu cebe sığar mı?


Siemens Mobile Münih Dizayn Laboratuarı'na, dünyanın çeşitli ülkelerinden her yıl iki kez onar öğrenci davet ediliyor. Münih'te beş ay kalan öğrenciler bu süre boyunca deneyimli öğretmenlerin eşliğinde, iletişim ana başlığı altındaki belli bir tema üzerinde tasarım çalışmalarında bulunuyorlar. İlk dönem öğrencileri 'Gerçeğin Tercümesi' konulu projelerini Temmuz 2002'de sergilemişler. İkinci dönem projelerinin ana teması ise 'Arayüzle Yüz Yüze' olarak belirlenmiş. Belçika, Çin, İsrail, Japonya, Hollanda ve Almanya'dan gelen öğrenciler Eylül 2002'de üzerinde çalışmaya başladıkları projeleri Ocak 2003'te bitirerek sergiye hazırlamışlar. Öğrencilerden proje boyunca şu sorunun cevabını aramaları istenmiş: 'İnsanlar arasındaki yüz yüze ilişkilerdeki kişiselliği, mobil iletişim için kullanılan cihazların arayüzleriyle olan ilişkilerimizde nasıl yakalarız?' Projeye katılan öğrencilerin hemen hemen tümü insanlar arasındaki yüz yüze ilişkinin duygusal yönleri üzerine odaklanmış.


Sisli’de copluk var Sanayi’de bakanlik


Saymadım kaç yıl oldu Türkçe ''c''yle yazılalı / Bilmem yüzü güldü mü Şişli çöplükleri sisli copluk olalı *

İnternet ve bilgisayar teknolojileri ile ilgili yazmaya başladığım 1994 yılından bu yana, bıkmadan usanmadan, her fırsatta gündeme getirmeye çalıştığım bir konudur bu. Bazı konulara böyle takarım işte. Kim bilir, gün olur harman döner, bir gün biri ''aha'' der diye yazıp dururum, yanlışın neresinden dönülse kár olacak konuları.

Uluslararası bilgisayar üreticilerinin, Türkiye Cumhuriyeti Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın vurdum duymaz tutumundan cesaret alarak giriştikleri Türkçe karakterleri dünya üzerinden silme girişimini son olarak 24 Kasım 2002 ve 15 Aralık 2002 tarihli yazılarımda eleştirmiştim. Tüketicinin Abisi Erkan Çelebi de konuyu kendi köşesinde gündeme getirmiş ve Sanayi Bakanlığı'nı o da göreve çağırmıştı.

HARF DEVRİMİ TEHLİKEDE

''Harf Devrimi''ne yine kimse sahip çıkmayacak, kimseden ses seda yok diye düşünmeye başlamıştım ki Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Şükrü Halûk Akalın'dan ''Teşekkür'' başlıklı bir e.posta mesajı aldım. Mesajda nazik bir teşekkürün ötesinde önemli bilgi ve açıklamalar da vardı:

''15 Aralık 2002 tarihli Hürriyet gazetesinde 'Harf devrimi tehlikede' başlığıyla yayımlanan yazınız üzerine konu kurumumuzca değerlendirilmiş, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığı ile Türk Standartları Enstitüsü Başkanlığı’na başvurulması gerekli görülerek anılan başkanlıklara birer yazı gönderilmiştir.

Sizin de yazınızda belirttiğiniz gibi yazı birliğimiz açısından konu son derece önemlidir. Ulu önder Atatürk'ün kültürümüze kazandırdığı yeni Türk yazısındaki Türkçeye özgü Ç, ç, Ğ, ğ, ı, İ, Ö, ö, Ş, ş, Ü, ü harflerinin bilgisayarlardaki Látin-1 karakter kodları içerisinde yer almaması, başta e-posta iletişiminde olmak üzere çeşitli bilgisayar yazılımlarında sorunlara yol açmaktadır. Çeşitli kuruluşlarca üretilen yazılımlarda bu karakterler için değişik çözüm yollarına başvurulmakta, bu da bilgisayarlar ve yazılımlar arasında uyumsuzluğa yol açmaktadır. Bu durumda bilgisayar kullanıcıları söz konusu karakterleri kullanmak yerine Látin yazısındaki temel karakterleri tercih etmektedirler. E-posta iletilerinde de benzer uygulamaya başvurulması, giderek Türkçeye özgü harflerin bilgisayar ortamında kullanılmaması gibi bir tehlikeyi gündeme getirmektedir. 'Yazı Devrimi' çalışmaları sırasında bir komisyonda belirlenen bu harflerin bir bölümünü bizzat Atatürk'ün belirlediğini bilmekteyiz. Bilişim teknolojilerinin giderek geliştiği ve hayatın pek çok alanını etkilediği göz önüne alınacak olursa, dilimiz açısından son derece önemli olan bu soruna bir çözüm bulmak gerekmektedir.

TÜRK DÜNYASIYLA İLİŞKİLER

Öte yandan Türk dünyasında ortak alfabe kullanılması düşüncesi de, Türkçe karakterlerin Látin-1 karakter kodları içerisinde yer almaması yüzünden güçlüklerle karşı karşıyadır. Bu nedenle bazı Türk cumhuriyetlerinde ş sesi için sh, ç sesi için ch harf grupları kabul edilmiş, ö ve ü sesleri de o' ve u' biçiminde karşılanmaya başlanmıştır.

Hem ülkemizde yazı birliğinin korunması hem de Türk dünyasında ortak alfabe kullanılmasının sağlanması bakımından, her türlü bilgisayar yazılımında ve donanımında Türkçe karakter zorunluluğu ile ilgili düzenlemenin bir an önce yapılması ve gerek ülkemizde üretilen, gerek ithal edilen her türlü yazılım ve donanımda Türkçe karakter setinin yer alması zorunluluğunun getirilmesi ve standart olarak kabul edilen Látin-1 karakter kodlarına Türkçe karakterlerin yerleştirilmesi için gerekli girişimlerde bulunulması gereklilik háline gelmiştir. Kurumumuz, bilimsel anlamda bu konuda üzerine düşen görevi yapmaya hazırdır.

Dilimiz Türkçe için gösterdiğiniz ilgi ve duyarlılığa teşekkür eder, saygılar sunarım.''

Umarım Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ve Türk Standartları Enstitüsü de artık kayıtsız kalmayacaktır.

* Yusuf Nalkesen'in kürdilihicazkar şarkısı; ''Saymadım kaç yıl oldu sen ellerin olalı / Bilmem yüzün güldü mü ayrıldık ayrılalı''
Yazarın Tüm Yazıları