Yusuf'u kazanın

F.Bahçe elindeki bu büyük yeteneği kullanamadığı sürece, rakip takım, Bursa, Adana, G.Birliği maçlarında olduğu gibi alır topu istediği gibi oynar. Sarı lacivertliler de Van Hooijdonk'un frikiğine sığınıp, böyle kör topal gider.

* Adanaspor karşısında da iyi futbol oynamayan F.Bahçe’nin, orta sahasında Yusuf'a ihtiyaç yok mu? Bu futbolcu neden kullanılmıyor?

Yusuf'
a ihtiyaç var, ama herhalde Daum bunu görmüyor. Topu oyuna sokamayan, uzun top atamayan, topu ayağına aldığında hem kullanamayanı hem de yakıştıramayanı tercih ediyor. Oysa Yusuf'un bu takımda yeri olması lazım. F.Bahçe'de topla en iyi bütünleşen futbolcu o. Eğer iyi kanalize ederseniz, takıma büyük faydası da olur. Ufak rötuşlarla Türkiye'nin en büyük futbolcularından biri ortaya çıkar.

Ne var ki, bir futbolcu düşünün ki ilk 11'de düşünülmüyor. Oysa o, yerinin ilk 11 olduğunu düşünüyor ve böyle olması gerektiğini biliyor. Bunların etkisinde nasıl oynayacak? Sonra da bir şeyler yapsın diye, son 20 dakika oyuna sokuyorsunuz. O da G.Birliği ve Gaziantep maçlarında olduğu gibi birşeyler yapıyor.

Yusuf neden kenarda oturuyor? Yeteneklerine baktığınızda, bunun tek nedeni hazır olmayışı olabilir. Peki, 10. haftaya geldik. Buna hazırlık devresiyle, milli maçlar nedeniyle lige verilen arayı da eklediğinizde çok uzun bir süre geçtiğini görüyoruz. Yusuf hala hazır değilse, sebebi ne olabilir? Onu hazırlayamıyorlarsa hatayı kendilerinde aramalılar.

Problem çözüldü

Futbolcuyu hazırlamak da bir yere kadar. Siz onu ne kadar hazırlarsanız hazırlayın, maç başka, antrenman temposu başka. Güç, oynaya oynaya kazanılır. Yusuf bilinen oyuncuydu, takviye olarak Selçuk gibi Aurelio gibi yeniler büyük umutlarla alındı (Futboldan ne kadar anladıkları belli) ve hala onlarda ısrar ediyorlar. Yusuf gibi değerler de kenarda oturuyor. Yapılan iş baştan yanlış. Transferler baştan yanlış. Bu futbolcular kötü mü, değil. Ama çok da iyi değil. F.Bahçe'de oynayacaklar farklı olmalıydı. Böyle futbolcular her takımda var, hatta daha iyileri. Daum bunlardan medet umuyorsa, kendine ve takıma en büyük kötülüğü yapıyor. Yusuf şimdi sakatmış ve oynamayacak herhalde. Daum da rahatlamıştır, aslında rahatlamak değil de, bir problemden kurtulmuştur.

Kendi tecrübelerime dayanarak söylüyorum, son 15 dakikada oyuna sokulan futbolcu, ısınana, adaleleri kendine gelene kadar 7 dakika geçer. Devre arasında oyuna girerse durum biraz daha farklı olur. Yusuf'u kaybetmek için uğraşılıyor. Mustafa Denizli zamanında da uğraşıldı. Lorant zamanında sol bek, sağ bek oynatıldı, nasıl bir anlayışsa. Daum da topu dürten adamları ona tercih ediyor. Bu da antrenörün fikridir, ama hata yapıyor. Biz de söylüyoruz. Söylediklerimiz tenkid değil, öneri. ‘‘Kazan bu adamı’’ diyoruz. Yaklaşık 2 aydır Yusuf'u kazanamadı. Kazanamazsan da, rakip takım, Bursa, Adana, G.Birliği maçlarında olduğu gibi alır topu istediği gibi oynar. Sen de Van Hooijdonk'un frikiğine sığınıp, böyle kör topal gidersin.

Ahmed Hassan'a BÜYÜK JEST...

* Beşiktaş'ta İlhan attığı goller sonrası Lucescu'yu pas geçip, kulübedeki Ahmed Hassan'a koştu. Diğerleri de ona eşlik etti. Bu ne anlama geliyor?

Bu
şu anlama geliyor ki, Ahmed Hassan'ın çok iyi futbolcu olduğunu takım arkadaşları da biliyor, bu bir. İkincisi, ona moral vermek için koşuyorlar ki, ‘‘Biraz sabret, bu takımda yerin var’’ demek için. Üçüncüsü, Lucescu'nun Prag'da Ahmed Hassan'ı suçlaması (Bir oyuncu bir yerlerde top kaybeder, bir sürü futbolcu kaybediyor) sonrası, moral aşısı yaptılar. Arkadaşlarının kendisini sevdiğini anlayarak o da farklı bir motivasyon kazandı.

Bu hareket Lucescu'yu protesto anlamı taşımıyor. Arkadaşlarına bir jest yaptılar. Çünkü önlerinde kritik, zorlu, stresli maçlar da var. G.Saray ve ardından Sparta Prag ile oynayacaklar.

Şimdi bu arada bir şeyin de altını çizmek lazım. Yeni bir adet çıktı. Gol atan, bir yerlere koşuyor. Arkadaşı yüzde yüz gol pası veriyor, futbolcu golü atıyor, sonra tribünlere koşuyor. Yahu sana gol pasını veren, o golü attıran arkadaşın, ona koşsana. Türkiye'de düzen hep aldatma, prim toplama üzerine kurulu.

Beşiktaş'ın derbide sadece artısı çok

* Beşiktaş ve G.Saray'ı kantara koyduğunuzda, bizi cuma günü nasıl bir derbi bekliyor?

Şu
ana kadar gözükene göre, Beşiktaş, F.Bahçe'den de, G.Saray'dan da iki gömlek yukarıda futbol oynuyor. Kadrosu da mükemmel. Bu birinci bölümü. İşin ikinci tarafı, İlhan Mansız normale dönüyor. Beşiktaş'ta oynamanın verdiği gücü, verdiği popülariteyi şimdi anlamış durumda. Bundan önce kendine oynayan futbolcuydu. İlhan, şimdi takımı için oynuyor, onun için goller atıyor. Serhat'ın geçirdiği evre gibi daha da büyüyecek. Almanya'dan gelenlerde görülüyor, önce biraz problemli oluyorlar, her şeyi küçümsüyorlar. İlhan gibi bir gücü var Beşiktaş'ın. Üçüncüsü, takım olarak daha organizeler, uzun zamandır birlikteler ve iyi oynuyorlar. İyi kalecileri var, defansları gedik vermiyor.

G.Saray kötü değil

Ama bunlar G.Saray maçını kazanacakları anlamına gelmiyor. Bunlar sadece Beşiktaş'ın artıları. G.Saray, daha takımı oturtamamış. Beşiktaş'ın hızlı adamlarına karşı defansı ne kadar direnebilir, bu soru işareti. Ama Beşiktaş'ın karşısında da G.Saray var, büyük bir kulüp ve firma. Bütün tenkitlere ve uyarılara rağmen, Beşiktaş'ın sadece 5 puan gerisinde.

Şimdi bazı kimselerin dediği gibi G.Saray kötü değil. Ama tabii özlenen futbolun karşısına koyduğunuzda kötü görünüyorlar. Son maçta bir sürü pozisyon yarattılar, kalelerinde tehlike yaşamadılar. Kalecileri Mondragon düzeldi.

Yine söylüyorum, Beşiktaş'ın çok iyi olması, G.Saray'ın çok kötü olması demek, Beşiktaş'ın kazanacağı anlamına gelmez. Bu tip maçlar farklı olur. Bunun farkı da ezeli rekabetten gelir. Maçın yankıları da çok büyük olur. Yönetimi sallayacak kadar tesirli bir maçtır ve bu yüzden streslidir.

İnşallah güzel, centilmence bir maç olur, hakem de kararlarıyla skor üzerinde etkili olmaz.

Yanlışlar düzelmeli

* Fenerbahçe'nin şu anki görüntüsüyle şampiyonluk yarışındaki şansı nedir?

Düzelirse
tabii şampiyonluk yarışında şansı var. Doğru oyuncuları, doğru yerde oynatırsa, F.Bahçe hedeflerine ulaşır. Ama orta sahanın göbeğinde oynayan, orada başarılı olan Kemal'i sol açığa atarsan (G.Saray maçında iyi işler yaptı), bu çalışkan adamı orada hapsedersen olmaz.

Hala Aurelio'da, Selçuk'ta ısrar edersen, Tuncay'ı sol açıkta mahkum edersen (Son maçta dolaşmaya başladı, bir sürü gol pozisyonuna girdi) olmaz. Topu Serhat ile Tuncay'ın önüne attıramazsan, onları rakip defansın içine kaçıramazsan, bu ikiliyi orta sahaya yardıma getirtemezsen olmaz. Hadi olur da, şansı çok az olur. Bu yanlışlar düzelmeli.

G.Saray ve grupçuluk

* G.Saray'da Pinto giderken, takım ve arkadaşları hakkında ağır eleştirilerde bulundu. Bu eleştirileri değerlendirir misiniz?

Bu
eleştiriler eskiden beri var. Takımda gruplar olduğunu, Fatih Terim de biliyor. Hatta bir ara, çok önceden, bir sürü oyuncu da tasviye edilmişti. Ayrıca takımda dinine düşkün bir grup da var. Olabilir. Mesela şimdi, Pinto'ya tavır da almış olabilirler. Ortega'da olduğu gibi yanlış, ama Arjantinli de gitmeden önce çok şeyler yaptı. Pinto bir şey de yapmadı, içine kapanık bir çocuk. Söyledikleri doğru olmalı. Neden yalan söylesin, parasını almış, ayrılmış.

Sıcak karşılamamışlar. Grubun içinde o yerde oynayacaklar, Pinto'ya tavır koymuş olabilir. Böyle şeyler olabilir. Güzel değil. Hangi dine mensup olursanız olun, kime sempatiniz olursa olsun, takımın büyüklüğü önemlidir. Siz yine kendi anlayışınızda dininizi yaşarsınız, bu bir çatışma konusu oluyorsa yaralıyor.
Yazarın Tüm Yazıları