Yürekli Türkler

Avrupa Atletizm Şampiyonası’nın tartışmasız en başarılı ismi Carolina Klüft’tü. Ama bana sorarsanız, Türk sporcuları Klüft’ten daha yürekliydi.

TELEFONUN diğer ucunda Fenerbahçe Asbaşkanı Mahmut Uslu vardı. Avrupa Atletizm Şampiyonası’ndan, genç sporculardan ve şampiyonlardan söz ediyordu.

- Sana Carolina Klüft’ün bir söyleşisini göndereceğim. Oku ve o söyleşiyi mutlaka yaz.

Meraklandım, birkaç kez aradım Uslu’yu ama Klüft’ün söyleşisini bulamamıştı. Sonunda özetledi;

- CNN İnternational’a konuşmuştu. Ailem, kulübüm, yöneticilerim ve ülkem, bana çalışmam için her türlü olanağı sağladılar. Bana sadece çalışmak kalmıştı. Ben de çalıştım. Tüm gücümle çalıştım ve başardım.

* * *

Avrupa Atletizm Şampiyonası, İsveç’in Göteborg kentinde yapıldı. Türkiye 1 hafta boyunca devam eden Şampiyonaya tarihinin en büyük sporcu ordusuyla katıldı. Tam 15 sporcumuz vardı. 4 madalya bekliyorduk. Sadece bir bronz madalya ile yetindik.

* * *

Carolina Klüft’ün sözlerini özellikle girişe yazdım. İsveç, ona her türlü olanağı sağlamıştı. Klüft’e sadece çalışmak kalmıştı. Oysa Türk sporcuları onun kadar şanslı değildi.

Klüft gibi sporcuların doktorları vardı.

Türk atletleri tedavi olmak için şampiyonanın bitmesini bekliyordu.

Klüft gibi yıldızların mentörleri vardı, psikiyatristleri vardı.

Türk atletlerinin ise sırtını sıvazlayan abileri..

* * *

Hayır, bu yazıyı hep bildik konuları sıralamak için kaleme almadım.

Tam aksine, Göteborg’da gördüğüm tüm olumsuzluklara rağmen içimi aydınlatan gelişmeler ve Klüft’ten daha yürekli Türk sporcular gördüğüm için yazdım.

Bunları yazmalıydım, yazmalıydım ki, o yürekli sporculardan Türkiye haberdar olsun.

İşte Türk kızları

1997 yılından bu yana Avrupa ve Dünya Şampiyonaları’nı yerinde izledim. Göteborg’da beni bir sürpriz bekliyordu. Türk kadını 4x100 bayrak yarışında temsil edilecekti.

Bu bir ilkti. Türk kızları böylesine büyük bir organizyonda ilk kez yarışacaklardı. Finale kalamayacaklardı. Bunu hem onlar, hem de bizler biliyorduk. Ama onlar yarıştılar, Göteborg’da Türk kadınını temsil ettiler. Yarıştan hemen sonra yanlarına koştum ve tebrik ettim;

- Cesaretinizden, yüreğinizden dolayı sizlere teşekkür ediyorum. Kaybedeceğinizi, eleştirileceğinizi bile bile, buraya geldiniz.

Pek çok insanın bırakın yarışmayı, karşıdan karşıya geçerken bile ayaklarının titreyeceği bir statta yarıştınız. Sizden sonra geleceklerin önünü açtınız.

Dördü birden gözlerime baktı. Şaşkındılar;

- Biz kötü bir şey söyleyeceksiniz sanmıştık. Sağolun. Oysa asıl sağolması gereken kendileriydi.

Güzel ve eksik...

GSGM Mehmet Atalay ve yardımcısı Yunus Akgül, Göteborg’a yarışların ilk günü geldiler. İki yönetici de, sporcularımızın moralini yüksek tutmak için ellerinden geleni yaptılar. Hep destek oldular.. Atalay, sporcularımıza bir moral yemeği verdi. 1 hafta boyunca hep yanlarında oldu. Halil’i yüreklendirmek için özel ödül vereceğini açıkladı. Bunlar güzel şeylerdi.

Ama soramadan edemeyeceğim; Sayın Genel Müdür, 15 kişilik bir sporcu ile gittiğimiz Göteborg kafilemizde niye bir doktor yoktu?

Elvan ve Halil’e onur

ÇETİN Altan’ın deyimiyle, "Enseyi karartmanın" anlamı yok. Yeter ki, bu kadar başarısız olduğumuz şampiyonadan gerekli dersi çıkaralım.

Bakın, 5 bin metre finalinde Elvan’ı geçen İspanyol Atlet Marta Dominguez, Dünya Kupası finaline katılmıyor. Gümüş madalya sahibi Liliya Shobukhova ise kupa mücadelesine Rusya’nın takım olarak katılacak olmasından dolayı, Atina’da yarışma hakkı milli atlet Elvan Abeylegesse’nin oldu. Elvan 16-17 Eylül’de Atina’da yapılacak yarışlarda 3 bin metrede Avrupa kıtasını temsil edecek ve Süreyya Ayhan’dan sonra Avrupa kıtasını temsil eden ikinci sporcumuz olacak.

Bir güzel haber de Halil Akkaş’tan. Türk Atletizmi’nin 2 yıldan bu yana en büyük yıldızı olan ama gerekli ilgiyi yakalayamayan Halil Akkaş, Brüksel’de 26 Ağustos’ta koşulacak Golden Liege davet edildi. Umarım bu sporcularımızın sayısı artar.

Teşekkürler

GÖTEBORG’a, Avrupa’nın ve dünyanın pek çok ülkesinden binlerce gazeteci akın etti. Basın merkezi, İsveç, Almanya, İngiltere, İtalya ve Çek Cumhuriyeti gibi takımların bröşürleriyle dolmuştu. İsteyen gazeteci bu broşürlere uzanıp bu takımlar ve atletleri hakkında istedikleri bilgiyi alıyorlardı. Bugüne kadar Türkiye hiçbir şampiyonada basın merkezine bırakın bir broşür bırakmayı, tek sayfalık bir faks eklemeyi bile düşünmemişti.

Bu yıl gözlerime inanamadım. Hem Türkçe, hem de İngilizce hazırlanmış dosya, gazetecileri bekliyordu. Vestel bu eksikliği görmüş Türk atletleri konusunda dünya medyasını bilgilendirmeyi başarmıştı. Teşekkürler Vestel.

Örnek oldular

ENKA ve Vestel olmasa Türk atletizmi olmayacak. Bu sözler benim değil. Bunları söyleyen Türk atletleri. ENKA ve Vestel üst düzey yöneticileriyle Göteborg’da da, atletlerimizin yanında yer aldı. Vestel Genel Müdürü Timur Tuncer ile ENKA yöneticilerinden Alpaslan Tansu, hafta sonu yapılacak ENKA Grand Prix’inde de bir araya gelmeyi ve bu yarışları daha cazip kılacak önerileri tartışmaya karar verdiler.

Tertemiz koşanlar

GÖTEBORG’
da bir bronz madalyada kaldık. Halil Akkaş, yürekli koşusuyla, altın madalya yerine bronzu tercih etse belki de 2 madalya ile dönecektik. Ama sizlere daha başka bir haber vermeliyim. Göteborg’da konuşulan en önemli haber 2008 Pekin Olimpiyatları. Diyorlar ki, "2008 belki de dopingli atletlerin yarışamayacağı tek olimpiyat olacak." Bunu söyleyenler, hemen ardından ekliyorlar; "Halil Akkaş gibi temiz sporcuların yılı olacak 2008." Siz olsanız o temizliği mi yoksa madalyayı mı tercih ederdiniz. Teşekkürler Halil, teşekkürler Ramazan Kutlu.
Yazarın Tüm Yazıları