Yüreğinizle oynamayın

Pazartesİ sabahı Spor Servisi’nden Mehmet Arslan’la telefonda konuşuyoruz. Gündem tabii ki Milli Takım.

"Yüreğinizle oynamayın!" diye bir yazı yazmayı düşündüğümü fakat vazgeçtiğimi söylüyorum.

"Niye?" diyor Mehmet ortaya; hem "Niye yazmıyorsun?" hem "Niye yürekleriyle oynamasınlar?" manasında.

"Ortam bana hafiften İsviçre maçı öncesini hatırlatmaya başladı. Alpay’ın milli marş söylerkenki halini gördüğümden beri bu yürek meselesi gündeme geldi mi ’Eyvah!’ diyorum."

* * *

"Futbol yüreksiz oynanması gereken bir oyundur" demeyeceğim elbette. Fakat bizde yürek dediğinde mangal sektörü yıkılıyor...

Milli Takım çok önemli bir maça çıkmak üzere ve ortam şöyle...

Televizyonlarda ağlamaklı kazanılan zaferlere özenilerek yapılmış reklam filmleri.

"Bir bakın sahaya..." diyor reklam, mendil kutusunu hanımdan çekerek cevap veriyor evdeki seyirci "Bakıyorum, sorma... Çok acıklı maç. Hem de kazanıyoruz galiba bu reklam filminde..."

Futbolculara şehitlerin ağırlığını yüklemek de cabası.

Şehitlere herkes gibi onlar da yanıyor elbette ama acının karşılığını veya acını göstermenin karşılığında sahada gol vermiyorlar.

Yenemeyince de gelsin "Yuha!"

* * *

Teknik direktör Fatih Terim’in belli ki sinirleri bozulmuş. Haklı olarak tepki gösteriyor çocuğunu üzen bir habere.

Fakat ne yeri, ne zamanı, ne de şekli doğru.

Onur Belge’yi de Fatih Terim’i de biraz tanırım.

Bir akıl tutulması neticesinde doğduğunu sandığım bu durum sanırım en fazla Onur Belge’yi kahretmiştir.

Bu kahır hatasını düzeltmeye yeter mi yetmez mi hesabını yapacak kişi ben değilim.

Fatih Terim’e üslup öğretecek, tepkisini belirleyecek kişi de ben değilim elbette.

Fakat keşke "Onur’u tanırım. Aradım konuştuk, kızımdan da benden de özür diledi, konuyu uygun bir şekilde halledeceğiz" diyebileceği şekilde gelişseydi olaylar.

* * *

"Keşke" dediğinde arkası da geliyor.

Keşke Emre yeteneğin yanında terbiyenin de gerektiğini bilebilseydi; keşke basın tribününe "Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim" vecizesi asılacak duruma gelinmeseydi, keşke Fatih Terim "içine fazla kapanan toplulukların sonlarının hoş olmadığını" düşünseydi, keşke spor yorumcuları herkesi eleştirirken kendilerini de biraz geliştirebilseydi...

Keşkeler bitmez.

* * *

Şimdi her şeyi düzeltmek için son bir şans daha var.

Önümüzdeki yaz takımımızı Avrupa Şampiyonası’nda seyretmek istiyor muyuz, istemiyor muyuz buna karar verelim önce.

Sonra şunu soralım ve doğru cevaba yoğunlaşalım: Norveç’i bir futbol maçında, sahada nasıl yeneriz?

Görüldüğü üzere "basit ve zor" bir soru.

Yüreğinizle oynamayın yeter.
Yazarın Tüm Yazıları