Yolsuzluk hastalığı inançlı-inançsız tanımaz

GAZETECİ olarak oldum olası yolsuzluk haberlerinden hoşlanmam. Doğrusunu söylemek gerekirse bu pisliklere aklım da pek ermez.

Polis mantığını sevmediğim için birtakım teoriler yürütmeye de kalkmam.

Karmakarışık işlerdir bunlar. İçinden çıkılmasın diye bilinçli olarak hep karmaşık hale getirilir.

Sonunda da olaylar karanlık bir tünelde kaybolup gider.

Malı götürenin götürdüğü yanına kár kalır, faturayı da gariban halk öder.

Bugüne kadar hep böyle olmuştur. Bundan sonra da böyle olacaktır.

Hiçbir iktidar, hiçbir düzen Türkiye’de, yolsuzlukları, talanları önleyemez.

Son günlerde gazete sayfalarını kaplayan enerji yolsuzluğundaki gelişmeler daha önce defalarca seyrettiğim filmler gibi sürüp gidiyor.

Değişen bir şey yok.

Tayyip Erdoğan’ın kulakları çınlasın. Hortumları kesinlikle kesecekleri, yolsuzluklara damardan girecekleri iddiaları hep masal oldu.

* * *

Böylece Başbakan’ın her zaman söylediği, hem de inanarak söylediği ‘İnançlı nesiller yetiştirmediğimiz için yolsuzluklar aldı yürüdü’ mantığı da çökmüş oldu. Sağ sol kurcalansa kim bilir daha neler çıkar ortaya.

Güvenerek göreve getirdikleri inançlı kadrolar arasından da yolsuzluklara bulaşanlar oldu.

Demek ki işler öylesine dal budak saldı ki Enerji Bakanı Hilmi Güler kendi getirdiği insanlar hakkında soruşturma açtırmak zorunda kaldı.

Eminim Bakan bu kritik onayı vermek için Başbakan’ın da olurunu aldı.

Şunu söylemek istiyorum. Demek ki ahláklı nesiller yetiştirmek için insanları dini eğitimden geçirmek yeterli olmuyor.

Adalet Bakanı Cemil Çiçek’e göre ‘Türkiye üzerindeki kirli gömleği atıyor:’

Ama ne yazık ki yeni giydiği gömlekler de temiz çıkmıyor.

Ahlak bir insanın benliğini oluşturan en yüce değerdir. Bunun dinle, dinsizlikle bir ilgisi yoktur, olamaz da.

Bunun tek yolu, onurlu, dürüst, bilgili, çağdaş, aydın insanlar yetiştirmek, iyi eğitim veren, hakka, hukuka dayanan bir düzen kurmaktır.

Dilerim bu olay Başbakan ile arkadaşları için iyi bir ders olur da inatla uyutmaya çalıştıkları dokunulmazlıkları sınırlandırma yürekliliğini gösterirler.

NOT YORUM

Pamuk’un bilmesi gereken rakamlar

BEN Orhan Pamuk’un açıklamalarını önemsemiyorum, ama rakamları saptırmasını bir yazarın dürüstlüğü ve sorumluluğuna yakıştıramıyorum.

Osmanlı İmparatorluğu’nun 1915’te tehcire, yani göçe tabi tuttuğu Ermeni vatandaş nüfusu tam olarak belli: 702 bin 900.

Belgelere göre bunların 500 bini gönderildikleri bölgelere sağ salim ulaştırıldılar.

Ancak tehcir sırasında bazı tatsız olaylar yaşandı. Bu olaylarda ölenlerin sayısının en fazla 200 bin civarında olduğu hesaplanıyor.

Oysa Ermeniler 1.5-2.5 milyon insanın öldürüldüğünü iddia ediyorlar.

Bu olanaksız, çünkü 1912 yılında yapılan sayıma göre imparatorluk sınırları içinde 1.3 milyon Ermeni yaşıyordu. Bunu İngiliz rakamları da doğruluyor.

Ancak Birinci Dünya savaşında imparatorluk toprakları içinde yaşayan Türk nüfusunda da önemli azalma var.

Belgelere göre bu rakam 2.5 milyon. Bunun 550 bini cephelerde öldü. 1915 olaylarında çok sayıda Türk de Ermeni çetelerinin baskınlarında öldürüldü.

Bu rakamlar Ermeniler dışında bütün kaynaklar tarafından kabul ediliyor.

Orhan Pamuk’un söylediği 1 milyon rakamı hangi kaynağa ait bilmiyorum.
Yazarın Tüm Yazıları