Yoksa başardık mı?

DÜKKÁNDAN içeri giriyorum...

Buz gibi bir bakış tezgáhtarda...

"Neden geldiniz" demiyor ama demeye getiriyor.

* * *

Taksiye biniyorum...

Şoför az önce büyük bir kavgadan çıkmış gibi. Henüz sinirleri yatışmamış. Bir vesileyle bana patlayabilir.

* * *

Bir kahve söylüyorum...

Garson öyle bir bakıyor ki yüzüme, "Açıksınız di mi?" diye sorma ihtiyacı duyuyorum.

Açıklarmış!

Ama benim orada olmam abes belli ki.

Dahası vicdansızın tekiyim!

Hiç mi acımıyorum onlara!

* * *

Şimdi eğri oturup doğru konuşalım...

Bize "çalışmayı seven insanlar" denebilir mi?

Sabahları güle oynaya işe giden kaç kişi vardır içimizde?

Akşama kadar durmadan saate bakmaz mıyız?

Gün doldurmaktır yaptığımız.

Bakmayın siz işinden memnun olmadığını söyleyenlere. Hangi işe koysanız yine memnun olmayacaktır. Aslında çalışmayı sevmiyordur çünkü.

"İcat fakiri" bir millet olmamıza rağmen şu hayatta hiç çalışmadan yaşamanın bir yolunu bulmuş olanımız da az değildir.

Tembelizdir uzun lafın kısası.

Fakat bunu direkt olarak ifade edecek halimiz yoktur elbet!

Kılıf buluruz onun yerine.

Ramazan mesela, bu kılıflardan biri ve en büyüğüdür.

Ve de en "akan suları durduran"ı.

Yukarıda verdiğim örnekler bu topraklarda "birer ramazan klasiği"dir.

* * *

Bakın, tamam... 15 saat aç ve susuz kalmanın zor olduğunu biliyorum.

İnsanın enerjisini aldığını, dikkatini dağıttığını, neşesini yok ettiğini...

Ama hayat dursun mu yani bir ay?

Dursun, peki.

Ama gerçekten dursun o zaman.

Biliriz hiç olmazsa...

Elbet olacak şey değildir bu dediğim, olmasın da.

Fakat işyerleri kendi içinde bir çözüm bulmalı bu duruma. Personelin "ıstırap"ının müşteriye yansımasını engellemeliler bir şekilde.

En azından onların "aç"lığının müşterinin "suç"u olmadığını her sabah yeniden hatırlatmalılar çalışanlarına.

En önemlisi, oruç tutanlar bunun kişisel bir seçim olduğunu bilmeliler.

Ayrıca, bu kadar şikáyet edince dinen bir geçerliliği kalır mı orucun, onu da bir bilene sormak lazım.

Kimse kusura bakmasın, her fırsatta oruçlu olduğunun altını çizenlerin, tembelliklerine mazeret olarak ramazanı kullandıklarını düşünüyorum.

* * *

Ha, bütün bunların üstüne şu da var:

Belki de "çalışmadan yaşamak" insanoğlunun varması gereken "ideal nokta"dır.

"Nirvana" gibi bir nevi...

Ben tembeliz deyip dururken aslında dünyanın başaramadığını başardık belki de, ne bileyim.

MIŞ-MUŞ

Burcu Güneş, "Ben seksi bir kadınım" demiş.

Baktı ki gözükmüyor, beyan edeyim dedi!

Bir internet sitesinin yaptığı ankette Beren Saat ile yakıştırılan Oktay Kaynarca, "Beren’i çok beğenirim" demiş.

Hop! Sadece yakıştırdılar. "Allah tamamına erdirsin" diyen olmadı!
Yazarın Tüm Yazıları