Yılmaz'ın amacını aşan sözleri

Tufan TÜRENÇ
Haberin Devamı

Başbakanlar, konumları nedeniyle duyarlı konularda çok dikkatli konuşmak zorundadırlar.

Başbakanlar, duyarlı konularda hele uçaklarda ya da kapı aralarında hiç konuşmamalıdırlar.

Çünkü başbakanların sözleri temsil ettikleri devleti bağlar.

Muhatapları tarafından da her platformda, her pazarlıkta kullanılır.

Sonradan ‘‘Yanlış anlaşıldı. Ben bunu söylemek istemedim’’ gibisinden düzeltmeler de durumu kurtarmaz.

Yılmaz deneyimli bir politikacıdır.

Ortada bir hükümet kararı yokken ‘‘Tam üyelik başvurusunu geri çekme... 6 ay süre tanıma...’’ gibi her yana çekilebilecek sözler söylemesi olacak iş değildir.

Ertesi gün beyanlarının amacını fersah fersah aştığını görünce de ‘‘Ben bunları söylemedim ki...’’ demesi hiçbir işe yaramaz.

Artık olan olmuş, mermi namludan bir kere fırlamıştır.

Çok basit konularda bile dakikalarca düşünerek konuşan Yılmaz'ın böyle sözler söylemesi büyük hatadır.

Yazıyı yazarken eski Turizm Bakanı Bahattin Yücel aradı. Çok üzgündü:

‘‘Turizmde Yunanlıları ilk kez bu yıl geçtik. Ama bu sözler turizme büyük darbe indirir. Yunanlılar bunu kullanır. İnanın bütün çabalarımız boşa gider.’’

Politikada hatasız konuşmak büyük hüner istiyor galiba.

İSTANBUL CEHENNEMİ

Ankara, İzmir dahil Anadolu'da çalışan bütün arkadaşlarımız yazı işlerini hep şöyle suçlarlar:

‘‘Anadolu'yu sel alsa, iki-üç metre kar bastırsa hiç aldırmazsınız ama İstanbul'a iki parmak kar yağsa hemen manşet yaparsınız.’’

Biz de arkadaşlarımıza hep, gerçekten de İstanbul'a iki parmak kar yağdığı zaman hayatın cehenneme döndüğünü anlatmaya çalışırız.

Ama ‘‘Hadi canım... Size göre varsa yoksa İstanbul... Gerisini gözünüz görmez’’ derler.

Yani onları ikna edemeyiz.

Çarşamba günü yine aynı şey oldu. İstanbul'a 5 santim kar yağdı, hayat yine cehenneme döndü.

İnsanlar evlerine gitmek için 5-6 saat otomobillerinin içinde mahsur kaldılar, çünkü trafik kilitlendi.

Otomobili olmayan milyonlarca insan ise duraklarda sefil oldu.

Bu eziyeti, yaşamayanlara anlatmak gerçekten de olanaksızdır.

Zaman zaman Anadolu'daki okurlarımızın da katıldığı bu suçlamalara önemli bir tanığın başından geçenleri aktararak yanıt vermek istiyoruz.

İki yıl önce yine böyle iki parmak kar yağmış, yaşam yine cehenneme dönmüştü.

Bir toplantıya katılmak için İstanbul'a gelen Bartın milletvekili Köksal Toptan da bu cehennemin içine düşmüştü.

* * *

Toptan'ın 21.30 uçağına dönüş bileti var. Yani zaman sıkıntısı yok.

Onun için gönül rahatlığı içinde konuşmasını yapmış ve 20.30'da havaalanına gitmek için toplantının düzenlendiği otelden çıkmış.

Bakmış kar yağıyor, pek önemsememiş. Ankaralılar kara alışkındır.

Yola çıkmışlar, ancak TEM’de kilitlenmişler.

O gün tam 6.5 saat otomobilin içinde mahsur kalmışlar.

Köksal Bey, Atatürk Havaalanı' nın VİP salonuna ancak saat 03.00' te varabilmiş.

Sabah 06.30'daki ilk uçakla arkasına bakmadan Ankara'ya uçmuş.

‘‘Böyle bir olayı başkasından dinleseydim dünyada inanmazdım. Tam bir cehennemdi yaşadıklarım’’ diyordu Toptan.

İki yıl önce bu öyküyü dinlerken, bizi suçlayan arkadaşlarımızın ve okurlarımızın kulaklarını çınlatmıştık.

Yazarın Tüm Yazıları