NTV/CNBC-e ortak yayınında soruları yanıtlayan Yılmaz, “Ya iki dönem olmalı, ya da
Merkez Bankası Başkanlığı 7-8 yıl olmalı” derken, bunun gerekçesini şöyle açıkladı:
Kulübe girmek zaman alıyorDünyada merkez bankacılığı bir klüp, politika uygulamaları açısından merkez bankacılarının bulunduğu kulübün içine girmeniz, dostlar edinmeniz ve kendinizi orada kabul ettirmeniz çok uzun zaman alıyor.
Soru işaretleri 2.5 yılımı aldıBenim tabi göreve gelmem biraz sancılı oldu. Herkesin zihninde soru işaretleri vardı. Benim açımdan bu 2-2.5 yıl zaman aldı. Ben Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası olarak uluslararası merkez bankacıları arasında kendime yer edindiğimi düşünüyorum. Benden sonra gelecek arkadaşın iki dönem ya da 7-8 yıl görev süresi olması daha iyi olur.
İleride başımıza sorun çıkabilirYılmaz, kredi borçluluk oranında yakın zamanda borçluluk sorunu yaşandığını hatırlatarak, tekrar bu tür sorunlarla karşılaşmamak için önlem anlamaya çalıştıklarını anlattı. Yılmaz, “Bugün bir sorun yok ama kredi genişlemesine, cari açığa baktığımızda biz bu tempoda gidersek ileride başımıza bir sorun çıkabilir, o sorun ortaya çıkmadan ileriye dönük tedbirlerimiz almaya çalışıyoruz” dedi. Yılmaz, şunları dile getirdi: “Bir sorun yok fakat ihtiyatlı ve dikkatli olmakta fayda var. Büyüyelim, genişleyelim, para kazanalım ama istikrarlı gidelim yapmaya çalıştığımız bu.”
Bakanlardan destek kritiğiPara politikasının başarısı için bir kamu maliyesi disiplininin şart olduğunu belirten Durmuş Yılmaz, IMF ve AB’nin ekonominin dışarıdaki çapa görevini yerine getirdiğini söyledi. Ancak bazı bakanlardan destek göremediklerinden de yakınan Yılmaz, bu konuda şunları dile getirdi: “Önümüzde bir
seçim var, burada son derece dikkatli olmamız gerekiyor. Bugün itibariyle orta vadeli hedeflere uyulduğu sürece biz para politikasında bir sorun görmüyoruz. Biz ekonomiden sorumlu bakandan çok büyük destek gördük. Ama aynı şeyi bütün bakanlardan gördüğümüzü söyleyemeyiz.”
Cumhurbaşkanı’nı Londra’da tanıdım, evimi bıraktım
DURMUŞ Yılmaz, ilk göreve geldiğinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile okul arkadaşı olduğu yönündeki iddiaların hatırlatılması üzerine de, aralarındaki ilişkiyi şöyle anlattı: “Ben Sayın Cumhurbaşkanımızla aynı okulda okumadım, sınıf arkadaşlığımız. 1976’da üniversiteyi bitirip Türkiye’ye dönmeye karar verdiğimde, Sayın Cumhurbaşkanımızı Londra’da bir yerde tanıdım. Kendisi yabancı dil öğrenmeye gelmişlerdi, onları evime davet ettim. Bulunduğum evi cumhurbaşkanımıza bıraktım ve Türkiye’ye döndüm.”