Yılmaz ‘Ben varım’ demeli

Güncelleme Tarihi:

Yılmaz ‘Ben varım’ demeli
Oluşturulma Tarihi: Ekim 13, 1998 00:00

Yavuz GÖKMEN
Haberin Devamı

Mesut Yılmaz'la nasıl ve nerede tanıştığımızı tam anımsamıyorum; ama muhtemelen rahmetli Turgut Özal'ın Farabi Sokak'taki evinde karşılaşmıştık.

ANAP 6 Kasım seçimlerini büyük bir çoğunlukla kazanmıştı. Ama Kenan Evren, Turgut Özal'a hükümeti kurma görevini bir türlü vermiyordu.

Bunun nedenini hâlâ çoğu kişi bilmez. Zamanın Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Üruğ ve ekibi, seçim sonuçlarını içlerine sindirememişlerdi. Seçimlerin iptali düşünülmeye başlanmıştı.

Ancak ortada bir Evren-Üruğ çelişkisi de vardı. Bence seçimler bu yüzden iptal edilemedi. Daha yumuşak bir yol düşünüldü.

Bülend Ulusu Meclis Başkanı yapılacak ve iktidar Evren, Özal, Ulusu üçlüsü arasında paylaşılacaktı. Evren ve Ulusu baskın çıkacaklarından ortaya bir nevi ‘‘Başkanlık Sistemi’’ çıkacaktı.

Özal bir yandan buna direniyor; öte yandan gizlice hazırlanan milli koalisyon tezgâhlarını kırmaya çalışıyordu.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin ilanı, milli koalisyon hesapları yüzündendir. Buna karşı çıkacak dünya kamuoyuna karşı güçlü bir hükümet kurulması gerektiği ortaya atılmıştı.

Özal, Evren'le görüşerek bunu da boşa çıkarmıştı.

* * *

O günlerde Özal, Ankara-İstanbul arasında mekik dokuyordu. Rahmetli Çetin Emeç beni Özal'ın nefes alışlarını izlemekle görevlendirmişti.

Özal nerede ben oradaydım. Tüm konuları artık içine girercesine biliyordum. Hürriyet bu yüzden tüm gazeteleri fena halde atlatıyordu.

Görev verilmediği için Özal bir türlü hükümeti kuramıyordu, ama Farabi Sokak'taki evde birçok milletvekili ile bir araya geliyordu. Bunların çoğu hükümet kurulunca bakan oldular. Aralarında Mesut Yılmaz da vardı.

Hükümetin kurulması son ana kadar engellenmek istendi. Hatta Özal'ın bakan sayısını 22'ye indirmek istemesi ve bazı bakanlıkları birleştirme projesi de suya düşürülmeye çalışıldı.

Mükerrer Resmi Gazete'de, önceki hükümetçe hazırlanan bakanlıkların kuruluş kanunları yayınlanacaktı. Özal da apışıp kalacaktı.

Bu yapılsaydı Özal belki de hükümeti kurmaktan bile vazgeçecekti.

Zamanında haber aldı ve bunu da Evren aracılığıyla durdurdu.

Ve sonunda hükümet, Özal'ın istediği gibi kuruldu.

* * *

Ben Mesut Yılmaz'ı o günlerden tanırım. Bakanlığı zamanında da başlarda oldukça yakındık. Akran olduğumuz için içten de konuşurduk.

O zamanlar dikkatimi çeken, onun dikkatli bir hesap adamı olduğuydu. Rakiplerini tasfiye etmek için sabır ve itina gösterirdi.

En büyük rakibi de rahmetli Adnan Kahveci'ydi.

O günden bugüne Yılmaz'la çok çatıştım. Şiddetle eleştirdim.

Ne var ki bugün Yılmaz'ı mumla arıyorum. Çünkü yok.

Türkiye'de normal parlamenter rejim işlemiyor. Başbakan devre dışında. Demirel acayip bir Başkanlık Sistemi arıyor. Sivil-asker ikilemi, Başbakan'ı devre dışına çıkarıyor; Türkiye bunun paranoit bunalımını yaşıyor.

Yılmaz ortaya çıkmalı; ortamı yumuşatmalı, ‘‘Ben varım’’ demeli.

Öncelikle türban meselesinde barışçı bir uzlaşma bulmalı.

Aksi halde Türkiye dönüşü olmayan bir yola gidiyor.

Bu mutlaka; ama mutlaka engellenmeli.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!