Yılın altın adamı Zidane

Güncelleme Tarihi:

Yılın altın adamı Zidane
Oluşturulma Tarihi: Ocak 09, 1999 00:00

Haberin Devamı

Avrupa'da yayınlanan spor dergilerinin hemen hemen hepsi aynı kanıda. Fransa Milli Takımı'nın ve İtalyan Juventus kulübünün 10 numaralı oyuncusu, Cezayir asıllı Zinedine Zidane 1998'in futbolcusu. Taraftarların ‘‘Zizu’’ diye çağırdığı ve dünyanın en iyi oyun kurucusu olarak kabul edilen Zidane, tribünlere göre gerçek bir ‘‘Şeytan’’. Fransa'nın son Dünya Kupası'nın şampiyonu olmasında en büyük pay sahibi görülen ve bu yüzden ülkesinde kahraman ilan edilen Zizu ile Fransız Le Nouvelle Observateur dergisinin yaptığı söyleşiyi yayımlıyoruz.

‘‘Önce arkadaşlarım’’diyorsunuz bir açıklamanızda ve kendinizi ifade etme konusunda zorluk çektiğinizi söylüyorsunuz. Bu hangi alanları kapsıyor?

- (Gülerek) Futbol dışındaki herşeyi. Mesleğimi ilgilendirmeyen konularda bir görüş bildirmek istemem. Bu benim özel hayatımı ilgilendirir. Bu işleri ailemle, arkadaşlarımla, yakınlarımla yaparım. Tanımadıklarımla bunlar hakkında konuşmam.

Ama kitabınızda özel yaşamınıza girdiği halde bahsettiğiniz şeyler var. Aileniz, mahalleniz, kökeninizin uzandığı ülke, kabile kültürü.

- Birşey açıklamadım. Sadece ailemin Cezayirli olduğu var. 1985'te bir kez ülkeme gittim ve Marsilya'yla ilgili olarak da herhangibir insanın söyleyebileceği şeyleri söyledim, güneş ve denizle ilgili hatıralara değindim.

Bir gün oraya dönebilme umuduyla yaşadığınızı da yazıyorsunuz.

- Neden olmasın. Orası benim ailemin doğduğu ülke. Ama bu şimdilik olacak bir iş değil.

12 Temmuz 1998, hayatınızın en güzel günü mü?

- En güzel günlerinden biri, evet. En güzel günüm ilk çocuğumun doğduğu gün. Bir en güzel kişisel günüm var, bir de en güzel profesyonel günüm.

GOLDEN SONRASI

O günkü maçta ikinci golden sonra formanızı çıkarırken neler hissettiniz?

- Kendimi, golden sonraki resimleri düşünürken buldum. Daha doğrusu tamamen bir içgüdüydü, düşündüğüm birşey değil. Mutluydum, 2-0 olmuştu. İyi bir skordu.

Bazı sivri diller, Adidas tişörtünüzü göstermek için yaptığınızı söylüyor.

- Kesinlikle hayır. O kadar kısa bir zaman aralığında ve öyle bir atmosferde bu reklam refleksini sergileyebileceğime inanıyor musunuz?

Bir ara isminiz Cezayir Milli Takımı için geçti.

- Fransa Milli Takımı'na daha erken seçildim. Eğer bir milli forma altında maça çıkarsanız, artık başka bir milli takımda oynayamazsınız. Eğer Cezayirliler benimle Fransız Milli Takımı'nda oynamadan önce gelip konuşsalardı onları seçebilirdim. Ama Fransa benim doğduğum ve büyüdüğüm ülke. Ayrıca onlar daha önce geldiler.

Futbol için ‘‘milyonların arkasından koştuğu bir top’’ diyen insanlara ne diyorsunuz?

- Hiçbirşey demiyorum. İstediklerini söyleyebilirler.

Torino'da hayat nasıl? Eşiniz Veronique ile nasıl yaşıyorsunuz?

- Kendimize çok az zaman ayırabiliyoruz. Çok sık maça çıkıyorum ve oğlumu okula bıraktıktan sonra her gün üç saat antrenman yapıyorum. Öğlen karımla dışarıda yemek yiyoruz ve daha sonra oğlumu okuldan alıyorum. Deplasmanda olduğum zamanlar bütün bunları karım yapıyor. Haftada iki maç oynadığım zamanlarda da, dört gün evden uzak kalıyorum. Doğrusu çok da dolu dolu yaşadığım söylenemez.

Aileniz için Zidane ismini taşımak eskisinden daha mı zor yoksa daha mı kolay?

- Bu bence hiç önemli değil. Önemli olan bugün benim ailem kimseye muhtaç değil. Herşeyi tek başlarına başardılar. Benim tek yardımım, kazandığım parayla onlara bir ev almam oldu. Ayrıca kardeşlerim benden çok daha önce kendilerini toplum içinde kabul ettirmeyi başardılar. Benim ailem üzerindeki etkim, sahnede durmam, başka bir fonksiyonum yok.

Ailenize karşı bir zorunluluk hissediyor musunuz?

- Zorunluklarım annemle babama karşı. Onlara karşı belli yükümlülüklerim var, çünkü küçüklüğümde bana herşeyi onlar öğretti. Kafamı serin tutmayı, çalışmayı ve başkalarına karşı sorumluluk duymayı... Bana sadece öğrendiklerimi tatbik etmek kaldı.

Bu aile değerleri arasında İslam'ı nerede görüyorsunuz?

- Bu soru, bana yaptığım söyleşilerde her zaman sorulan ve beni her zaman sinirlendiren bir soru. Bu konuda size hiçbirşey söylemeyeceğim. Ben bir sporcuyum, spor hakkında konuşurum.

Bu soru sadece sizin hayatta ve mesleğinizde nasıl motive olduğunuzu ortaya çıkarmayı amaçlayan bir soru.

- Beni ne mi motive ediyor? Bir mesaj vermemi mi istiyorsunuz? O zaman gençlere çalışmalarını ve başkalarına saygı göstermelerini tavsiye ediyorum. Çalışmak, çünkü en önemlisi bu. Hatta sadece bu. Gençlerin politik mesajlara, dahası benim politik düşüncelerime ihtiyaçları yok.

Ayda bir milyon frank (55 milyar lira) kazandığınız söyleniyor.

- Hayır, yanlış.

Peki ne kadar kazanıyorsunuz?

- Size söylemek istemem.

Hakettiğiniz parayı kazanıyor musunuz?

- Eğer bu para bana veriliyorsa hakediyorum demektir. Haketmiyor olsam verilmezdi herhalde.

Dünya Kupası'ndaki şampiyonluk, fiyatınızı arttırdı mı?

- Hayır, birşey değişmedi.

Transferiniz için 200 milyon dolardan (60 trilyon lira) bahsediliyor.

- Hiçbir oyuncu böyle bir para istemez.

SÜPER LİG İSTEMEM

Futbol Dünyası'nda daha büyük paraların konuşulmasına yol açacak Süper Lig projesi hakkında ne düşünüyorsunuz?

- Futbolcuların daha fazla maç oynamasını gerektirecek. Bu yüzden ben kendi adıma pek taraftar değilim. Ama bu konu hakkında görüş bildirecek uzman başka kişiler var. Benden daha iyi değerlendirmeler yapabilirler.

‘‘Legion d'honeur’’ nişanı aldınız. Bu sizin için ne ifade ediyor?

- Bana yabancı birşey. Nişanın askeri alanda ifade ettiği şeyleri çok iyi biliyorum. Biz çok önemli, çok iyi birşey yaptık, ama bu nişanı gerçekten hakettik mi doğrusu bilmiyorum. Sonuçta kabul da ettik, çünkü bu bir onur. Bu nişanı aldığım için gururlanıyorum.

Cezayir'de Fransızlar'ın zaferi Zizu'nun zaferi gibi algılandı. Cezayirli sempatizanlarınıza bir mesajınız var mı?

- Oradan bir sürü mektup geliyor, insanların taa Cezayir'den benimle gurur duyduklarını yazmaları beni çok etkiliyor. Çünkü Cezayir Milli Takımı forması yerine Fransa'nınkini tercih ettiğim için pekala bana tavır alabilirlerdi. Ama onlar bunu yapmak yerine hergün bana övgü dolu mesajlar gönderiyorlar. Bu durum beni hakikaten çok etkiliyor.

Champ-Elysees'deki zafer gösterisinde, en çok hangi bayrağı tutmak istediniz Fransa'nınkini mi, Cezayir'inkini mi?

- İkisi de güzeldi. Fransa'dayız ve Fransa ile kazandık. Ama orada o gün bir sürü milletten bir sürü bayrak vardı ve bu farklılık muhteşem bir görüntü oluşturuyordu. Sanki bütün dünya, bir bayram yapmaya hazırlanıyordu. Bundan başka hiçbir şey yoktu. Tamam burada bırakalım. İyi bir son olmadı mı?

TARİHLERLE ZİDANE

23 Haziran 1972'de Marsilya'da doğdu.

20 Mayıs 1989'da Cannes takımı formasıyla Fransa 1. liginde top koşturmaya başladı.

1992'de Bordeaux'ya transfer oldu.

17 Ağustos 1994'te milli oldu. Fransa formasıyla ilk maçında Çek Cumhuriyeti'ne iki gol attı.

1996'da Juventus'a transfer oldu.

18 Ocak 1998'de İtalyan Ligi'nde en iyi yabancı oyuncu seçildi.

12 Temmuz 1998 Fransa Milli Takımı'nın Brezilya'yı 3-0 yenerek Dünya Şampiyonu olduğu maçta iki gol attı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!