Yıldız ülke...

Seyyar genelev...

Elbette haberi verenin duygusallık-romantizm ölçüsüne göre ‘‘Tekerlekli aşk yuvası’’ da denilebilir ‘‘Sevda tur’’ da...

Sonuçta hür teşebbüsün, serbest piyasa ekonomisi ruhu ile yarattığı bir girişimcilik örneği.

İçine yatak odaları konulmuş otobüsten randevu evi.

Yok eğer siz çok kızdıysanız ‘‘Vitesli pezevenk’’ diyebilirsiniz.

Medya yine de bu örnek girişimciliğin tanıtımını ve kullanım biçimini ‘‘Bu iş giderken nasıl olur?’’ merakı ile bekleyen halkımıza yeterince duyurdu sayılır:

‘‘Duşu da var...’’

‘‘Klimalı...’’

‘‘Bekleme bölümünde bekliyorsunuz...’’

*

Ben her zaman Türk insanının yaratıcı dehasına güvenmişimdir.

Eğer bu çok önemli bir şey değilse, medyada niye bu kadar geniş yar alsın?

Otobüsün kapısına yazılmış sloganın tüketiciye verdiği mesaj dahi sanki reklam sektöründe gelinen başarılı nokta:

‘‘Farkı bizimle yaşayın...’’

(Elbette siz kapısında böyle ‘‘Farkı bizimle yaşayın’’ yazısı gördüğünüz ilk otobüse atlayıp, bekleme odası umarken, sakallı muavinle baş başa soluğu Konya makasında almamalısınız.)

*

Yıllar boyu toplu taşımacılık sorununu çözememiş memleketin, bir anda böyle hem gidip, hem de yolda giderken iş becermesini ‘‘geleceğin yıldız ülkesi’’ teorisine veriyorum ben.

Bir tek; binen erkeklerin evin tersi istikamete gittiklerini saymazsak...

Bu girişimcilik ruhu değil mi ki o eskiden korkulan ‘‘teker üstünde yolculuk’’tan alıp, ‘‘A.K'nın üstünde seyahat’’e getiriyor olumlu gelişimi.

Yaratıcı gücüdür insanımızın.

Cumhuriyetin 80'inci yılında, iktidara bir din-iman partisini getirip, arkasından devleşmiş fuhuş sektöründe yürüyen aşk yuvasını hizmete sokmak ise ‘‘geleceğin yıldız ülkesi’’ rüyasının engel tanımadığını gösteriyor.

Bakarsınız fırlatılacak uzay araçlarının kapısında ‘‘Farkı bizimle yaşayın’’ yazılıdır.

Kısacası, serbest piyasa ekonomisi ile yakalamış çağı...

Geleceğin yıldız ülkesi.