Yeter!Söz milletin

Yalçın BAYER
Haberin Devamı

Siyasetten bir 'yıldız kaydı (1)

İki yılda 48 dakika

Gülay Aslıtürk'le (Atığ) 1989'da Çatalca'ya belediye başkan adayı olduğu gün tanıştığımızda bize, ‘‘Ne yapmalıyım?’’ diye sormuştu. Biz de kendisine ‘‘Anayasa, Yerel Yönetimler Yasası ile Seçim Yasası'nı çok iyi okumasını’’ önermiştik. O zaman 25 yaşındaydı.

Siyasete Dalan'ın Demokrat Merkez Partisi'nden başlamıştı. Partinin dağılmasının ardından DYP İstanbul İl Başkanı Orhan Keçeli onu kolundan tutup, Süleyman Demirel'le tanıştırdı ve Çatalca'daki ara seçimde belediye başkanı oldu.

Çatalca'da ne yaptı?

‘‘İstanbul'dan ayrılmadı. İki yıllık görevi sırasında haftanın 1,7 günü Çatalca'da bulundu. Hatırlanan en önemli projesi Türk-Alman Üniversitesi idi.’’

Taksim Gümüşsuyu'nda bir apartmanın alt katında eşi Sadrettin Atığ ile mutlu bir yaşamı vardı. İkinci çocuğu yeni doğmuştu.

Çatalca ona 'dar' geliyordu. 1993'te Tansu Çiller genel başkan seçilince 'dışlandı', çünkü İsmet Sezgin'i desteklemişti. Çiller, havaalanındaki karşılamalarda kendisine hiç yüz vermiyordu. Bölge milletvekili olmasına karşın bir kez bile Çatalca'ya gitmiyordu.

İki ‘sarışın kadın’ın birbirlerini kıskandıkları o günlerin en gözde fısıltısıydı.

ANAP'A NASIL GEÇTİ?

1994 Mart ayındaki yerel seçimler öncesinde ‘‘ANAP'a geçeceğini’’ öğrendiğimizde bu kez biz kendisine ‘‘Ne yapacaksın?’’ diye sormuştuk. ‘‘Ben liderime -Çiller'e- bağlıyım, DYP'den ayrılmam’’ demişti. Transfer haberini babasından öğrenmiştik. ‘‘Ama baban böyle söylüyor’’ diyemedik. 10 gün sonra bir Trabzon gezisi ertesinde ANAP'a geçeceğini açıklayıverdi. ‘‘Niye doğruyu söylemedin?’’ dediğimizde, ‘‘Bu siyaset’’ demişti.

Hep merak etmişizdir, Gülay Hanım ‘‘Bu siyasetin bir gün kendisine nelere mal olacağını’’ hiç hesap etti mi diye...

Şişli Belediye Başkanlığı'nı, DSP adayı Mustafa Sarıgül'ü 150 küsur oyla geçerek kazandı. Müthiş projeler açıklıyor, çevre ve yardım derneklerine büyük katkılar yapacağını söylüyordu. Vaatleriyle kamuoyunun ve medyanın 'siyaset yıldızı' olmuştu.

Bir gün özel bir radyoda kendisiyle röportaj yapılırken, ‘‘24 saatiniz nasıl geçiyor?’’ sorusuna verdiği yanıt entresandı:

‘‘Sabah erkenden kalkarım, çocuklarımı yediririm, büyük çocuğumu servise gönderirim. Biliyorsunuz çok gazete ve dergi çıkıyor, onları okumaya başlarım.’’

Saat 11.00 olmuş Belediye'ye gitmek aklına gelmemişti.

2 YILDA 48 DAKİKA

Belediye'yi gitmeden yöneten başkan tavrını Şişli'de de sürdürüyordu. Özellikle son iki yılda dört kez Belediye Meclisi toplantılarına katılmıştı. O da, kredi alma yetkisi verilmesi ve bazı mülklerin satışı için... Kendi partisinden bir üye, ‘‘Gülay Hanım'ın son iki yılda toplam 48 dakika başkanlık divanında oturduğunu’’ söylemişti bize.

‘‘Niye seçilmiş arkadaşlarınızın arasında olmuyorsunuz?’’ diye sorduğumuzda, ‘‘Paris Belediye Başkanı nasıl çalışıyor bilir misiniz?’’ demiş ve eklemişti: ‘‘Başkan projelerini ortaya koyar, talimat verir. Alt takım yürütür. Başkanın belediye binasında oturup, herkesle görüşmesine gerek yoktur.’’

Kamuoyu onun bitmez tükenmez ‘‘Şişli'yi finans merkezi yapacağım, Manhattan'daki, Singapur'daki gökdelenlerle donatacağım’’ vaatlerini dinlemekten bıkmıştı. Dünyada başarılı örnekleri görülen Teknoloji Parkı projesi onun hep hayaliydi... Ayazağa'daki bu projeye, üçüncü eşi Orhan Aslıtürk'ün arsasını sahte bir 'imza' ile dahil etmek istedi. İşte, bu evliliğin ardından gündeme gelen, Aslıtürk'ün 44 dönümlük arazisine 'toprak döküm' işinden götürülen 70-75 milyar lira sır oluyordu.

Aslıtürk hakkındaki kuşkular zincirinin ilk halkası bu olayla başlıyordu. Bu paralar kimin cebine girmişti?

BELEDİYE YOK, ŞİPA VAR

Son bir yıl içinde Şişlililer'in yakınmaları ile kendi uygulamalarıyla ilgili olarak tam 17 yazı çıkmıştı köşemizde... Yazdıklarımız ve kamuoyuna yansıyan yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarından önemli başlıkları sıralarsak... Belediye'nin yan şirketi olan ŞİPA'da dönen oyunları -bütün giriş-çıkışlar buradan yapılıyor-, Ümit Utku'nun Zincirlikuyu Mezarlığı yanındaki arsasına imar izni verilmek istenmesi, Maçka Palas'ın bahçesine bina yapma izni verilmesi, Ermeni Karagözyan Vakfı'nın 3.5 dönüm arazisinin kamulaştırılma girişimleri, Dedeman-Bilfer Şişli Ticaret Merkezi için ihalesiz sözleşme yapılması, Piyalepaşa İş Merkezi projesinde dönen oyunlar, Yapı Kredi Plaza'nın bitişiğindeki gökdelen projesi, Nişantaşı kaldırımları, HABITAT-2 harcamaları, işçilerin ödenmeyen paraları, SSK ve Maliye'ye olan borçlardan ötürü konulan hacizler, bir holding patronu görünümündeki 'başkanlık' makamının da bulunduğu Belediye'ye ait MAYA binasının beş katının satışa çıkarılması, dün yeniden kesilen telefonlar ve bankalara, özel firmalara olan yaklaşık 3.5 trilyonluk borçlar, belediye başkanı olduktan sonraki kazanımları...

‘‘Küçük Tansu’’ yakıştırmaları bazı ANAP'lıların dilinden düşmüyordu artık...

Daha yazacaklarımız var.

Dün arayan bazı okurlarımız bize sordular:

Bir 'seçilmiş' makamını hesap vermeden nasıl terk eder?

YARIN:

GÜLAY HANIMI HİÇ TANIYAMADIK

Yazarın Tüm Yazıları