Yeter!Söz milletin

Yalçın BAYER
Haberin Devamı

Atatürk ve hukuk

Mustafa Kemal, devlet düzeninin hukuki temellerini, hukuka bağlılık ilkesine yönelerek atacağının işaretini Nisan 1920'lerde şu sözlerle vurgular:

‘‘Adliyesi bağımsız olmayan bir ulusun, varlığı kabul edilemez.’’

Türk devletinin yapısını, ulusal egemenliğe dayalı laik Cumhuriyet'in işleyişini ‘‘Hukukun üstünlüğü’’ kavramına bağlayan inanç adamı Atatürk, buyruk niteliğindeki etkin iradesini şöyle açıklar:

‘‘Yasalarımız ulusal ihtiyaçlara ve hukuk biliminin gereklerine göre, yeni baştan düzenlenecek ve düzeltilecektir. Bu çalışmalarda da ulusal egemenlik esasları izlenecektir.’’

Atatürk'ün hukuksal düşüncesini, adaletten beklediklerini 73 yıl öncesinden söylerken, bugünü ne kadar berrak bir biçimde görebildiğini Mart 1924 yılındaki şu ilginç konuşması belgeler:

‘‘Adli anlayışımızı, adli yasalarımızı, adli örgütümüzü, bizi şimdiye kadar bilinçli ya da bilinçsiz etki altında bırakan çağın gereklerine aykırı bağlardan bir an önce kurtarmalıyız. (...) Hukuka işi oluruna bırakmak, eski, masalımsı örneklere bağlı kalmak, ulusları uyanmaktan alıkoyan en ağır bir kâbustur. Türk ulusu, üzerine kâbus çökmesine izin veremez.’’

Çok boyutlu bir tarihsel dönüşümün lideri Atatürk, Cumhuriyet'in ilanından iki yıl sonra 1925 yılında Ankara Hukuk Fakültesi'ni öğrenime başlatır. Açış konuşmasında, ‘‘Cumhuriyet Türkiyesi'nde eski yaşama ve hukuk kaidelerinin yerine yenileri geçmiştir, bunlar yeni kanunlara bağlanmalıdır’’ derken, hukuk ve adalet alanındaki yenileşmeyi gerçekleştirme amacını ortaya koyar.

Nihayet; 1.11.1926'da ‘‘Emniyet ve hak işleriyle ilgili usullerde ve yasalarda kolaylık, çabukluk, açıklık ve kesinlik esas olmalıdır’’ biçimindeki anlamlı konuşmasıyla şaşmaz uzak görüşlülüğünü açık ve net bir şekilde gözler önüne getirir.

GÜNÜMÜZE BAKIŞ

21. yy'a hazırlanan Türkiye'de yargı sistemimiz en bunalımlı dönemini geçirmektedir. Hukuk düzeninin karışıklığından adalete olan güvenin sarsılması toplumu huzursuz etmektedir. Yasalarımız çağın gerisinde kalmış, yargı kilitlenme noktasına gelmiştir. Atatürk'ün ‘‘Hak yerleri (mahkemeler) bağımsızdır’’ sözüne karşın, günümüz Türkiye'sinde yargı adeta tartışılmaktadır. O, ‘‘Adalet mülkün temelidir’’ özdeyişiyle hukuka önem ve değer vermiştir. Adalete saygılıdır. Oysa, adaletin dağıtımında makul olmayan gecikmeler hak kayıplarına neden olmaktadır. Bu gerçek, Ata'mızın fikirleri ile tezat oluşturmuyor mu? Türkiye'nin yüzü, uygar dünya karşısında gölgelenmiyor mu?

Bu nedenle, demokratik dekor ve görüntü içinde ‘‘Hukuk reformu’’ ile ‘‘Yargı reformu’’na öncelik tanımak kaçınılmazdır. Çünkü, demokraside devlet yapısının harcı hukuktur...

Av. Ruhi KAHRAMAN-İSTANBUL

Atatürk'ten özlü sözler

Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir.

Fikirler, zor ve sertlikle, top ve tüfekle asla öldürülemez.

Basın hiçbir şekilde baskı ve etki altına alınamaz.

Ulusal varlığımıza düşman olanlarla dost olmayalım.

Bir dinin doğal olması için; akla, fene, bilime ve mantığa uygun olması gerekir.

En doğru, en gerçek tarikat, uygarlık tarikatıdır.

Ulusu yok eden, tutsak eden, yıpratan kötülükler hep din kılığı altındaki küfür ve melunluktan gelmiştir.

Dünyada her şey için, uygarlık için, yaşam için, başarı için, en gerçek yol gösterici bilimdir, fendir. Bilim ve fenin dışında yol gösterici aramak; sersemliktir, bilgisizliktir, sapıklıktır.

Güzel sanatları ihmal eden dini biz kabul etmeyiz.

Ordumuz, Türk birliğinin, Türk güç ve yeteneğinin, Türk vatanseverliğinin çelikleşmiş bir anlatımıdır.

Özgürlük olmayan bir memlekette ölüm ve yıkılma vardır. Her yükselmenin ve kurtuluşun anası özgürlüktür.

Cumhuriyet sizden, ‘‘fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür’’ nesiller ister.

Bizim ulusumuz aslında demokrattır.

İrtica ve Fransız İhtilali

M. Kemal Atatürk, laiklik ve irtica konusunda 1923'te Anadolu Ajansı'na verdiği demeçte şöyle diyor: ‘‘İrtica fikirleri güdenler muayyen bir sınıfa dayanacaklarını sanıyorlar. Bu katiyyen bir vehimdir, zandır. Terakki yolumuzun üstüne dikilmek isteyenleri ezip geçeceğiz. Yenilik vadisinde duracak değiliz. Dünya müthiş bir cereyanla ilerliyor. Biz bu ahengin dışında kalabilir miyiz?

Şurasını açıkca söylemek lazımdır ki, bu milletin 3.5 seneye sığdırdığı daha çok azametlidir. Bunu hazmetmek için kuvvetli dimağlar lazımdır.

Fransızlar, Büyük İhtilali geçirmek için tam bir asır çalışmışlardır. Hayat felsefesinin garip bir tecellisidir ki her faydalı ve yeni şeye mutlaka bir kuvvet çıkar. Buna bizim dilimizde irtica derler. İşte bu irticanın imhası için gerekli tedbirleri almış olmak lazımdır. Bütün millet emin ve müsterih olsun ki bu inkılabı yapanlar bu gibi menfi kuvvetleri çıktığı noktada ezecek kudret ve kabiliyette ve tedbire maliktirler.

Katiyetle tekrar ederim ki, milletin hakimiyeti ebedidir.’’

Yazarın Tüm Yazıları