Yeter! Söz milletin

Yalçın BAYER
Haberin Devamı

Don, limona ekşi sıktı

İçel Taşuçu'ndan üretici Mustafa Levent, tarım kredi faizlerinin yüksekliğinden söz ederken, bu yıl limon ithal edildiğini söylemişti. Meğer üretici bu durum karşısında ağlıyormuş. Bir üreticiyi dinleyelim: ‘‘Geçen kış Erdemli-Adana sahilinde büyük don oldu. Bunu fırsat bilet ithalatçılar, hükümete 'bu yıl ürün az, iç piyasa çok yükselir, bu nedenle ithal izni verin' dediler. Neticede, henüz Ürgüp'te depolanmış ürünler piyasaya sürülmeden, yurtdışından limon yağmaya başladı. Daha önce kendi ürünümüzü Rusya'ya gönderirken, o pazara da, ithal ettikleri Arjantin limonunu yolladılar. Getirilen 2000 ton malın 1500 tonu Rusya'ya gitti. Zaten bıçak sırtında yaşayan, asıl kahrı çeken küçük tüccar, depodaki malı çürüyünce piyasadan silindi. Limonun taban fiyatı ortalama yarım dolar civarındadır. Ben bu yıl 80-100 bin lira bekliyordum, ama soran tüccar yok.’’

Dıştaki üretici teşviklerine de örnek veriyor okurumuz: ‘‘İthal limonun tonunun 600 dolar olduğunu duyduk. Fakat Arjantin, üretici veya ihracatçıya her ton için 250 dolar teşvik primi veriyormuş. Belki şu anda bizim tüccarların onlarla rekabeti zor, fakat ithal limon da olsa iç piyasada tüketici fiyatı da düşmedi. Maalesef insanlarımız hala 'kanserojen' madde taşıdığı bilinen limon tuzu kullanıyorlar.’’

Şu anda İçel'in Erdemli ilçesi ve civar kasabalarında ‘‘İthal limona hayır’’ diye kampanya başlatılmış... Üreticimiz, ‘‘İnşallah çiftçiyi örgütleyerek sorunlarımızı daha kolay çözeriz’’ diye umut ediyor.

Mersin'den bir narenciye üreticisi de şöyle konuşuyor: ‘‘Konuştuğum bir Hollandalı üretici, 'bizde fiyatı üretici belirler' deyince şaşırıyorum. 20 dönüm havuç tarlası olan mükemmel geçiniyormuş. Benim 150 dönüm arazim var, Ziraat Bankası'ndan yüzde 575 faizle 1 milyar kredi alacağım diye kıvranıyorum.’’ Evet onlar ürünümüz ucuza gitti diyorlar ama bu ucuzluk hiçbir zaman bize yansımıyor.

Paşam üzülme!

PAŞAM, dün ölüm yıldönümündü. Sanatınla, efendiliğinle yol gösterdiğin, bir yıl önce TV'de gözükmek için birbirini ezen siyah gözlüklü halkın sanatçıları (!) kabrinin başında yoktu. Sen üzülme, bunları affet! Unutma, ölümünden sonra milyonlarca kasetin satıldı. Her evde dinleniyorsun. Bu arada yazılı, sözlü ve görsel basın seni hiç unutmadı, unutturacağa da benzemiyor. Bugün (dün) senin kabrinin başına gelmeyen, senden çok şey öğrenmiş ve kazanmış sanatçı dostların (!) gösterdikleri vefasızlıkla çok şey kaybettikleri gibi seni seven kadar hayranları olmadığından yarınlarını düşünsünler.

Nur içinde yat Paşam...

Çağrı

İSTANBUL Otobüs Sahipleri ve İşletmecileri Esnaf Odası Başkanı İsmail Yüksel, iki yaka arasındaki trafik için öneri sunuyor:

- İki köprüden geçen taşıtların büyük bir bölümünü özel araçlar oluşturuyor.

- Toplam yolculukların %60'ı toplu taşım araçları, %34'ü özel araçlar ve % 6'sı da servis araçları ile yapılıyor. Bir başka açıdan trafiğe kayıtlı 1 milyon 200 bin aracın %11'i köprüleri kullanıyor.

- Köprülerden özel araçlar ile 430 bin, toplu taşım araçları ile 370 bin kişi taşınıyor.

- 1. Boğaziçi Köprüsü’nde toplu taşım araçlarına öncelik tanınırsa, özel halk otobüsleri olarak 100 bin kişiyi taşımaya hazırız. Bunun da koşulu; İETT otobüsleri ile birlikte otobüs yolu uygulamasına geçilmesi...

3. köprü, tüpgeçit tartışmalarına yeni bir tartışma...

Ben onbaşıyım şeref duyarım

Ahmet Kunt Sağanak bir radyocu, askerliğini piyade onbaşı olarak bir ay önce tamamlayıp İstanbul'a döndü.

Çiller'in sözlerinden her onbaşı gibi rencide olmuş.

Ahmet Onbaşı, ‘‘Mektubumla ne demek istediğimi anlayan anlar...’’ diyor:

‘‘Ben bir onbaşıydım. Bizler onbinlerce, yüzbinlerce onbaşıyız, onbaşıydık.

Yalılar çiftlikler, yatlar, villalar sahibi olamadık. Silah elde vatan savunduk. Kimimiz yurdumuz için canımızı verdik, kimimiz sakat kaldık. Ama hiçbir zaman yakınmadık.

Başka ülkelerin vatandaşlığı özlemini duymadık. Halkın parasını yatırdığı bankaların parasını dolandırıp zengin olmadık. Yalnızca halkımıza, yurdumuza olan görevimizi yerine getirdik. Sıfırın altında 20 derecede, sınırın üzerinde 40 derecede; 2500 metrede kar üstünde, toprak üstünde yatarak halkımızın güvenliği için görev yaptık.

Beş yıldızlı otellerden birkaç yüz dolara alınan dalış belgesiyle annemizin yalısının karşısında askerlik yapmadık.

Bizler onbaşılarız. Bundan övünç duyuyoruz.

Bingöl'de Tunceli'de, Şırnak'ta, Hakkari'de, bütün Türkiye'de...

Bizler onbaşılarız. Bizler şerefsiz değiliz.

Bizlere şerefsiz diyenler, yurtdışına kaçma hazırlığı içinde olanlar kendi şeref, namus ve haysiyetlerini gözden geçirsinler.

Bizler onbaşı olmaktan şeref duyuyoruz.’’

Vatan hizmetinden hoşgeldin Ahmet Onbaşım.

Eski dostlar...

THY ile ilgisi-bilgisi olan bir okurumuz ‘‘Uçak alımı, bacanak, asker arkadaşı gibi olaylar yazılıp çiziliyor. Bunlar doğru da, bir de THY'nin içine baksanıza?’’ diyor.

Biz de ‘‘Anlatın da bilelim’’ diyoruz:

‘‘Her yerde olduğu gibi THY'nin üzerinde de Demirel'in büyük ağırlığı vardır. Kimse kendisine bir şey sormadan THY'den istenmeyen bir kişi yerinden edilemez. Örneğin, THY'nin üst düzey yöneticileri, ünlü gazeteci Bedii Faik'in oğlu Faik Akın ve Uğur Gümüştekin'in eşi Sevgi Gümüştekin... Bedii Faik ve Uğur Gümüştekin'in, Demirel'in yakın dostları olduğunu unutmayın. Şimdi Nazmiye Hanım, telefon açıp ‘‘Bu çocukları yerinden almayın’’ dese, THY yönetimi ne yapabilir ki... Kocaman bir hiç!

Ardından şu soruları sıralıyor:

KTHY'nin başına Ümit Utku'yu, 1991'de Başkakan olduğunda Demirel getirmedi mi? Ümit Utku dosyaları ne oldu? Başbakanlık Teftiş Kurulu ve Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı müfettişlerinin yürüttüğü soruşturma dosyaları ne zaman işleme konulacak? Almanya'da THY acentelerine şirket kurdurup, kiraladıkları KTHY uçaklarının paralarını vermeyerek, binlerce kişiyi sefil edenlerden hala hesap sorulmayacak mı? (Örneğin, Türkiye'nin çeşitli kentlerindeki THY'nin 21 acentesinin sahipleri şirket kurup, kiralayacakları başka uçaklarla yolcu taşıyabilirler mi?) Çillerler'e yakınlığıyla bilinen Atilla Çelebi'nin Yönetim Kurulu Başkanlığı ve Genel Müdürlük'ten alınmasından sonra hemen HAVAŞ'ta göreve başlamasının ardından THY'nin gündeme gelmesi dikkat çekmiyor mu? Cem Kozlu'nun başkanlığındaki THY yönetimi bu konuda hala bir girişimde bulunmayacak mı? Okurumuz şunları da ekliyor:

‘‘THY'ye 'okursuz gazete' alınması için Atilla Çelebi'ye kimler talimat vermişti? Pas bilet kullananların listesini Cem Kozlu açıklama cesareti gösterebilecek mi?’’ THY'nin şeffaf olması isteniyorsa, bunların hesabı da görülmelidir.

ANTALYA SAVCILIĞI'NA

Antalya'dan bir okurumuzdan gelen bir ihbar şöyle: ‘‘Cezaevinde 'hayali ihracat' mahkumiyetinden yatan, -Turan Çevik'in arkadaşı- Antalya'daki 5 yıldızlı ünlü bir otelin işletme ortağı veya sorumlusu olan bir kişi vardır. Bu kişi her nasılsa mahkumlara tanınan gündüz dışarda kalma hakkını 'temizlik işçisi' olarak kullanıyor. Kendisine istekte bulunan işyeri, İstanbul'daki bir gazetenin bürosu... 'İşine' Mercedes’iyle gidip gelen bu kişi kimdir? Kim tarafından korunmaktadır?’’

Yazarın Tüm Yazıları