Yeter söz milletin

Yalçın BAYER
Haberin Devamı

Sivil toplum örgütleri çıkara bulaşırsa siyaset nasıl temiz kalacak?


Ebedi başkanlık!

29/30.12.1998 günlü yazılarınızda önemli meslek kuruluşlarından birinin -Derviş Günday'ın başkanı olduğu TESK- somutunda dile getirdiğiniz sorunlar -ne yazık ki- bu alanda istisnai bir örnek değildir. Bu tür kurum ve kuruluşlarda tam bir yurttaşlık bilinciyle ve özveriyle çalışan üye ve yönetici çoğunluğunun yanı sıra, makam ve görevlerini bir geçim kapısına, hatta bir haksız zenginleşme aracına çevirmiş bulunan çıkarcı anlayış da giderek yaygınlaşmakta, güç ve etkinlik kazanmaktadır.

Bu tutum Anayasamız'a göre, ‘kamu kurumu niteliğinde’ sayılan bu kuruluşların sadece kendi üyelerinin gözünde saygınlığını yitirmesine yol açmakla kalmamakta, bileşik kaplar örneği, toplum yaşamımızın öteki alanlarına da olumsuz etkiler yaymaktadır.

Bu olumsuzluğun yayıldığı birinci alan, doğrudan siyasettir. Bizde genel olarak siyasetin yapısının olağanüstü kapalı, ‘benmerkezci’, kişisel ve çıkarcı bir nitelik taşıdığından yakınılır. Yine Anayasamız'a göre, güya ‘demokratik’ siyasal hayatın vazgeçilmez unsurları olan siyasi partiler bu yapılarıyla demokrasinin önündeki asıl engeller gibidir. İçlerinde hukuk yoktur, denetim yoktur, aşağıdan yukarıya demokratik mekanizmalar işlemez; o yüzden genel merkezler değişmez ve genel başkanlar ‘kaydi hayat’ şartı ile ‘ebedi’dir.

Topluca şikâyet ettiğimiz bu yapının değişmesi için en başta toplumumuzun örgütlenmiş kesimlerinin sesinin çıkması, eleştirilerinin duyulması, açıklık, saydamlık, dürüstlük ve katılımcılık için ağırlıklarının koyulması beklenir. Oysa bu alanda bu tür kuruluşlarla siyasal partiler arasında örtülü ve sinsi bir ittifak oluşmuştur. Partilerin denetimsiz, hukuksuz, kapalı kapısına ilişkin söz etmezler. Çünkü aynı kapalılık, ‘benmerkezcilik’ ve denetimsizlik kendileri için de geçerlidir.

Sivil toplum kuruluşlarının bile çıkara bulaştığı ve kamu olanaklarını paylaştığı bir toplumda siyaset nasıl düzelebilir; devlet ‘hakça’ bir düzene nasıl kavuşabilir?

Önemli bir soruna cesaretle neşter vurduğunuz için sizi kutlarım.

Ertuğrul GÜNAY- CHP eski Genel Sekreteri, hukukçu.

GÜNÜN SÖZÜ

‘‘Sen seni bil sen seni, sen seni bilmez isen, patlatırlar enseni.’’

(Yılmaz Öztürk)

Suat Yalkın da unutulmasın!

Ünlü İtalyan film yönetmeni Fellini vardı... Öyle bir yönetmendir ki, bir sanatçının göğüslerini açar ama tek kimse göremez... O filmi anlamak için üç kere gitmeniz lazımdır.

Bunu neden anımsadık... Derviş Günday'dan söz ederken Suat Yalkın'ı da unutmamak gerekiyor. Bir kere Günday'ın Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu'nda (TESK) genel başkan yardımcısıdır. Aynı zamanda İstanbul Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği ve Esnaf Kefalet Kooperatifleri Merkez Birliği Başkanlıkları'na ‘yükselinceye’ kadar İstanbul'da Sucular, Yumurtacılar, Kasketçiler vb. gibi oda başkanlıklarını da yürütmüştür. (Hangi esnaf derneğinin başkanı ve konut kooperatifi başkanı olduğunun tümünü saptamak ve listeyi yazmak mümkün değildir.)

Bu işlerin içinde bulunan bir dostumuz, ‘‘Trilyonluk bütçelere sahip bu kuruluşların cehpe gerisinde hep bu ikili vardır. Bunlar esnafın hakkını koruyacağız diye ortaya çıkmışlardır, ancak esnafı koruyacaklarına kendileri ‘esnaf tüccarı' olmuşlardır. Kurdukları ticari şirketlerde kendilerini ve yandaşlarını yönetim kurulu üyesi olarak atamışlar. Para içinde yüzmektedirler. TL yerine ceplerinde dolar ve DM taşımaktadırlar.’’

Gözcü Gazetesi, 23 Aralık’ta şu başlığı kullandı:

‘‘Esnafın sırtından trilyonluk vurgun’’

REPODAN VURGUN

Haberde şunlar anlatılıyor: Özelleştirme tartışmaları sürerken, TEKEL'e yılda 750 trilyon lira kazandıran pazarlama ve dağıtım ağı ihaleye bile sokulmadan esnaf patronlarının kurduğu şirketlere peşkeş çekildi. Nokta Dergisi'ne göre, korkunç vurgun daha önce Tekel ürenlerinin toptan dağıtımını üstlenen bayilerin sözleşmelerinin feshedilmesiyle ortaya çıktı. Danıştay'a başvuran toptan dağıtıcılar, yürütmeyi durdurma kararı aldılar. Yapılan incelemelerde Tekel'in dağıtım ve pazarlama işinin bizzat Genel Müdür Mehmet Akbay'ın talimatı ile Bakkallar ve Bayiler Federasyonu Başkanı Bendevi Palandöken ile İstanbul Esnaf ve Sanatkârlar Birliği Başkanı Suat Yalkın'ın kurduğu şirketlere verildiği ortaya çıktı.''

Acaba, esnaf adına kurulduğu bildirilen şirketler repodan ne götürüyorlar? Bu konuda şöyle deniliyor:

‘‘İstanbul'da 32 ilçede 3-4 adet Tekel deposu var. Depolardan günde çıkan içki ve sigaranın değeri, 1.5-2 trilyon lirayı bulur. Tekel, bu malı 14 gün vadeli verir. Esnaf adına hizmet ettiklerini söyleyenler de, bu parayı 14 gün repoda çalıştırırlar. Ama bu para kimin cebine girer bilinmez.’’

Dostumuz diyor ki: ‘‘Sorar mısınız; Suat Yalkın bu oda ve şirketlerden ne kadar maaş alıyor ve edindiği gayrimenkullerin tapusunu ortaya çıkarabilir mi?’’

Soyul esnafım soyul!

MUAZZEZ ERSOY'un okumuş olduğu ‘Nostalji 4, 5, 6’ isimli kasetlerini Türk müzik eleştirmenleri hiç mi dinlemiyor? Türk sanat müziğine çok aykırı olarak okunan bu eserleri maalesef eleştiriyorum. İlgili kişilerin iyice dinlemesini rica ediyorum.

Bedriye UĞUR-İZMİR



Yazarın Tüm Yazıları