Yeter! Söz Milletin

Yalçın BAYER
Haberin Devamı

Maziye bak

Yaşar Aktürk (Berber Yaşar) ile ilgili köşemizde yazdıklarımızdan ve yanıtından sonra telefonla yaptığımız söyleşi, bu haftaki TEMPO'da yer aldı. Aktürk hakkında geçmişi ile ilgili eleştiriler aldık; bir yandan da 'teşekkürler'...

Bu durumu 'teşekkür' için arayan Aktürk'e aktardık.

‘‘Bize gerçekleri doğru anlatmadığınız anlaşılıyor. Bizi kınadılar. Ayrıca dergideki resminizin de değişik olduğunu söylüyorlar’’ dedik.

Aktürk şöyle konuştu:

‘‘Hiç değişmedik, estetik olmadık. Tanımadan başka şeye benzetiyorlar beni. Sevenimiz de var, sevmeyenimiz, çekemeyenimiz de... Sosyal yönümüz kuvvetlidir. Kilis'te bir kamuoyu yoklaması yaptırın; Valisine, Emniyet Müdürü'ne, Belediye Başkanı'na neler yaptıklarımızı sorun. Biliyor musunuz; adaylığımı koysam bütün Kilis bana oy verir. Biz insanlık için varız. Ne sabıkam var, ne Emniyet'le olayım, ne de mahkemelerle çekişmem...’’

- Tansu Çiller'e, Kilis'te 14 kilo ağırlığında altın kemer takmışsınız.

- Bunların hepsi yalan. Topluma 25 kuruşluk faydası olmayan insanların lafları bunlar.

- O günlerde İsviçre'de kaçakken, polise değil de savcılığa teslim olma koşuluyla ANAP'a 1 milyon dolar verdiğiniz iddiasında ısrarlı olan çevreler var.

- Ne için vereyim? Gıyabi tevkifim kesilmiş; tabii savcılığa gidecektim. Bunlar bizi çekemeyen insanların şeyidir.

Aktürk'e, 'çok tepki geldi' dedik ya.. Üç saat sonra faks yağmuruna tutulduk. 'Gerçekleri yansıttığımız ve kamuoyunu aydınlattığımız için' TEMPO ile birlikte 'teşekkür'e boğulduk. Başta Kilis olmak üzere Zonguldak, Siirt, Erzurum, Samsun ve Mersin gibi kentlerden 53 faksta 174 'seveninin' imzasını saydık. Bunlar arasında kebapçı, tenekeci, gazeteci, galerici, otelci gibi çeşitli mesleklerden; DYP gibi partilerden imza vardı.

Kilis Şehir Derneği Başkanı İsmail Hakkı Gündoğmuş, ‘‘Yaşar Bey, Kilis'in hayır babasıdır. Onun gibi 10 tane hayırsever işadamı olsa devlete gerek yoktur’’ diyordu.

Diyarbakır'dan Adnan Akıncı'nın değerlendirmesi şöyleydi:

‘‘(Yaşar Aktürk'ü) Yeraltı dünyasında kabadayı olarak tanıyorduk kendisini. Mafya diye geçinen naylon faturaya benzettiğimiz kişilerden hiçbir farkı yokmuş.’’

Tepki gösterenler ise, rahmetli Çetin Emeç'in ‘‘Şekerli zincir’’ (24.2.1990) başlıklı yazısını fakslamışlardı. Okuduk; içinde çokça ‘‘Zürih.. Mahmut Şekerci.. uyuşturucu.. Chakargo.. altın trafiği.. kara para.. Magaryan Biraderler.. döviz.. bayan Elizabeth Koop.. hayali ihracat..’’ gibi sözcükler geçiyordu. Rauf (Tamer) Abimiz'in ‘‘Bir arıza ki...’’ (11.1.1990) tarihli yazısında ise ‘‘Biz, insanları ilk mesleklerinde tarif etmeye bayılırız.’’ deniliyordu.

Bu konuyu neden gündeme getirdik.... Alaattin Çakıcı yakalandıktan sonra bir sürü bakan ve milletvekilinin adı ortaya dökülünce, aynı senaryonun 10 yıl önce Berber Yaşar olayında yaşandığını hatırladığımızdan...

Ankara'dan üst düzey bir polis yetkilisinin söylediği gibi; ‘‘Ah Lütfü Tomuş Bey bir ortaya çıksa da... O günlerde görevden alınma pahasına, maruz kaldığı siyasi baskılara karşı nasıl direndiğini bir anlatsa...’’

Yargı değerlendirecek

MERCEDES-Benz Türk AŞ Teknik Direktörü Çetin Atsür, gazetemizde yer alan ‘‘Rapor: Suçlu Mercedes şirketi’’ (2.9.1998) başlıklı haberle ‘‘Bu kaza tesadüf değil’’ (54.9.1998) başlıklı yazımızı yanıtlıyor:

‘‘Bazı yayın organlarında, Konya'nın Karapınar İlçesi yakınında geçen yıl vuku bulan otobüs kazası -49 kişi öldü- ile ilgili olarak yayınlanan haberlerde, Mercedes-Benz Türk AŞ'nin bir oranda suçlu bulunduğunun ilan edilmesi üzerine, aşağıdaki açıklamayı yapmayı gerekli görmekteyiz.

Kazayla ilgili yargılama halen devam etmektedir ve dolayısıyla mahkemenin kesinleşen bir hükmü sözkonusu değildir.

Bilirkişi raporunda ise açıkça ‘Mercedes Benz Türk'ün ürettiği O 403 otobüsü mevcut yasa ve yönetmeliklere uygundur' denilmektedir.

Bu tespit ile Mercedes-Benz Türk AŞ'nin suçlu bulunması, her şeyden önce hukukun yasaları esas alma temel prensibi ile çelişmektedir.

Bilirkişilerin, esas itibariyle, ‘mevcut kuralların eksik ve yetersiz olması' veya ‘ülkemize özgü koşullar' gibi nedenlerle, ‘Mercedes-Benz Türk'ün olaydaki sorumluluğu ortadan kalkmamalıdır' şeklindeki görüşleri ise yargı tarafından mutlaka değerlendirilecektir.

Bu vesile ile Mercedes-Benz Türk araçlarının en gelişmiş güvenlik sistemleri ile donatıldığı bir kez daha görülecektir.

Ancak, vuku bulan elim kazanın derin teesürü içinde olan şirketimiz, haklılığını tevsik amacıyla da olsa, konuyu sürekli olarak kamuoyunun gündeminde tutmak yerine, yüce yargının vereceği kararı bekleyecektir.’’

- ADALET Bakanlığı'na... Erzurum'da geçen hafta içinde bir cinayet olayından sonra olay yerine otopsi için giden Cumhuriyet Savcısı Bekir Can'a, yanında bulunan zabıt katibesinin nasıl giysili olduğunu sorar mısınız? Adliye mensupları ne zamandan beri türban takıyor?

GÜNÜN SÖZÜ

''Ağlarım, ağlatamam/ Hissederim, söyleyemem/ Dili yok kalbimin /Bundan ne kadar bizarım''

(Bir halk deyişi)













Yazarın Tüm Yazıları