Yeter! Söz Milletin

Yalçın BAYER
Haberin Devamı

Sosyal güvenlik reformu hakkında

Sayın Başbakan bundan bir süre önce bir TV programında IFM ile yapılacak anlaşmanın, sosyal güvenlik reformunun yapılmasına bağlı olduğunu belirtmiştir. Bu nedenle bazı konuların açıklığa kavuşmasında fayda vardır.

Sosyal güvenlik reformu denilince, sadece, emeklilik yaşının yükseltilmesi üzerinde durulmaktadır. Emeklilik yaşının yükseltilmesi gereklidir, ancak reform için yeterli değildir.

Türkiye'de şahıslar sosyal güvenlikleri açısından üç sosyal güvenlik kuruluşuna bağlıdır. Ancak, ilginç olan durum, Emekli Sandığı'na tabi olanlar üç kuruluşu da yönetmektedirler.

Sosyal güvenlik reformu için şu hususlar da dikkate alınmalıdır.

1- Üç sosyal güvenlik kuruluşu yerine tek bir sosyal güvenlik kuruluşu olmalıdır. Bu oluşum zaman alıcıdır, fakat kolaydır. Yapılacak ihtiyari borçlanma ile birlikte geçici ve uzun süreli bir mali yük getirmez.

2- Aynı süre içinde aynı miktar prim ödeyenler aynı miktarda emekli maaşı almalıdır.

3- En az emekli maaşı alan ile en çok emekli maaşı alanlar arasında makul bir oran olmalıdır. Örnek olarak İsveç'te 1998 ocak ayı itibariyle benim tespit ettiğim rakam şudur. Devlet sigortasından en az emekli maaşı alan ayda 4.500.- İsveç Kronu, en çok alan ise 14.400.- İsveç Kronu almakta olup oran 3.2'dir. Türkiye'deki oranın ise 10-15'ten aşağı olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumu özellikle İsveç'in sosyal devlet anlayışına, sosyal demokrasisine ve sosyal güvenlik sistemine hayran olan politikacılara hatırlatmak gerekir.

Devlet kurumlarının Türkiye dahil olmak üzere ülkeler itibariyle asgari-azami emekli maaşlarıyla ilgili istatistiki bilgileri kamuoyuna açıklamaları gerekir. Ayrıca IMF'nin sosyal güvenlik reformuyla nelerin üzerinde durduğu hususu da kamuoyuna açıklanmalıdır.

Sosyal güvenlik reformunun yapılması halinde milletvekillerimizin zararı söz konusu olacaktır. Bu nedenle sosyal güvenlik reformunun gerçekleşmesi ufak bir ihtimaldir.

Erdoğan DURMAZ-MERSİN

Atatürk, Şark

ve demokrasi...

BERLİN'de oturan gazeteci-yazar Nazmi Kavasoğlu, Leibzing'de sosyal demokratların bir salon toplantısında ‘‘Atatürk, Şark ve demokrasi’’ konularında sorulara muhatap oldu. Kavasoğlu, bu konuda Almanlar'a hitaben şöyle konuştu:

‘‘... Şark'ın içine sinmiş olan Araplık yerkürede, dünyevi yaşama en büyük düşmandır. Şark, göğsüne saplanmış olan bu çatallı hançeri var gücünü kullanarak çıkarmak, kanını durdurmak zorundadır... İşte burada Atatürk başlamaktadır. O sadece Türkiye değil, tüm Şark'ın kurtulması için ortaya çıkmış bir dahi devlet adamıdır.

Örneğin, Şark'ın şarkılarına bir bakın. Hep umutsuzluk, acı, kin, öfke ve anlamamak, anlaşılamamak üzerine kurulmuştur. Şark'ta hiç kimse anlamak için emek sarf etmeye yanaşmaz. Gurur... Gurur dedikleri ilkel bir tutum içine kendilerini hapsetmişlerdir. Gurur dediklerini bilimsel olarak incelediğimizde, yetmezliklerinin, cahilliklerinin kamuflajı çıkar karşımıza. Böylesine eksik, kokuşmuş bir coğrafyaya Atatürk gibi olağanüstü bir devlet adamının gelmiş olması, şansların en büyüğüdür.

Ancak Atatürk çok az kimse tarafından kavranabilmiş bir liderdir.

Türkiye'nin sorunu da bundan kaynaklanmaktadır. Atatürk 1881'de doğup 1938'de ölen değil, her gün kendini yenileyendir.’’

GÜNÜN SÖZÜ

‘‘İrtica yanlısı memurların devlet kadrolarından tasfiyesine ilişkin üç tasarıyı, Anayasa Komisyonu'nun yarınki toplantısında görüşmeye başlayacağız.’’

(TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı

CHP'li Atilla Sav)

Datça'da yağma!

DATÇA yolu üzerindeki Billurkent devre mülkleri denizden 100 metre uzaklıkta inşa edilmişti. Denizle binalar arasındaki çam ve okaliptüs ağaçlarından oluşan koruluk da, bu yıl kesilerek, üçer katlı blok inşaatlar başladı. Geçen yıl buraya inşaat izni verilmeyeceği söyleniyordu. Datça'nın bir SİT alanı olduğu bilinmiyor mu? Bu ağaçlar nasıl kesiliyor? Yasadışı inşaatlara kim müsaade veriyor? Datça Belediyesi'ni bıraktık, lütfen İmar ve İskan Bakanlığı müdahale etsin!

Dr. Mehmet GÜVEN-KADIKÖY

ÇERKEZKÖY Kızılpınar Köyü'nde Özcanlar Tekstil'in yaptığı bir medrese bulunmaktadır. Burada yakın zamana kadar din eğitimi veriliyordu. Geçenlerde gördüm, yeşil sarıklı öğrenciler hâlâ girip çıkıyordu. Tekirdağ ve Çorlu'da bazı tarikatların yurtları olduğunu da biliyoruz. Bunları kim denetler bilemiyoruz? Ankara'dan açıklamalar yapılıyor, bölgelerdeki uygulamalar ise gerçeği yansıtmıyor.

Y.Erkan ÇELEBİ-ÇORLU

SAĞLIK BAKANLIĞI'na... Cebeci'de bulunan Adli Tıp Kurumu Başkanlığı'nın önünde 34 ZK 708 plakali ambulans yaklaşık olarak 3-4 aydır lastiği patlamış bir şekilde çürümeye terk edilmistir. Bu ambulansı kullanmayı düşünmüyor musunuz? Ambulans sıkıntısının had safhada olduğu ülkemizde neden bunlara izin veriyorsunuz? Daha nice araçlar kamunun elinde böyle çürümeye terk edilmiştir acaba? Bu duruma en kısa zaman içinde çözüm bulunmasını istiyoruz.

Hasan Basri ÖZYÜRT- SBF öğrencisi-ANKARA













Yazarın Tüm Yazıları