Yeşillenme zamanı

Haberin Devamı

Bizdeki binalarda “enerji kullanım yoğunluğu”, yani metrekare başına bir yılda harcanan enerji, dikkat edilen bir değişken değil. Oysa önemli olmalı.
Çünkü enerjiyi dışarıdan ve pahalıya alıyoruz. Bina yalıtımından trafik yoğunluğuna kadar nereden ne tasarruf edebiliyorsak etmeliyiz. Paralar çarçur olmasın diye.
Gelişmiş ülkeler enerji verimliliği için kılı kırk yararken biz ısı yalıtımından bile kaytarıyoruz.
Örneğin; Seattle’da yükselmekte olan Bullitt Center binası dünyanın en yeşil yapısı olmaya aday. Yeşilden kasıt verimli, sürdürülebilir, çevre dostu bir yapı.
Enerji kullanım yoğunluğu rakamı Seattle genelinde 70 iken, bu yapı için 16... Öylesine iddialı yani.
Bu bina yağmur suyunu toplayıp kullanacak.  Enerjisini güneşten elde edecek.
İçinde çalışanların yürümesini teşvik edecek şekilde planlandı. Gün ışığı ve temiz hava alacak.
Binaya ulaşım bisiklet, yaya ya da toplu taşımacılıkla olacak.
Kadmiyum, PVC, kurşun gibi bazı malzemeler kırmızı listede olduğu için bu binada kullanılmayacak.
Çevre temizliği ve güzelliğine özel önem verilecek.
Tabii, bu binanın standartları aşırı maliyet artırıcı... Uç bir örnek.
Ama artık teknoloji o kadar gelişti ki İzmir’de de hiç olmazsa “yeşile çalan” binalar görmek istiyor insan.
Bundan on yıl kadar önce Makine Mühendisleri Odası’nın Tepekule binası kentteki ilk akıllı binalardan biri olarak yükselmişti.
Bakalım ilk hangi yapı “yeşillenecek?”

Haberin Devamı

Yeşillenme zamanı

Bacanaktan çok kazanayım derken
Günde 30.000 çocuğun fakirlikten öldüğü bir dünyada yaşıyoruz. Bu gerçek biliniyor. Kimse bir şey yapamıyor, yapmıyor.
Öbür uçta ise New York’ta 800 metrekarelik bir daire dünyanın en pahalısı olarak 100 milyon dolara satışa çıkıyor. Aylık aidatı ve vergisi 20 bin dolara yakın. Yıllık 40 milyon dolar kazanan üst düzey bir fon yöneticisi için bu çok büyük bir para değil.
En tepedekilerle en aşağıdakiler arasında bir uçurum oldum olası vardı. Ama bu kadar derinleşip, bu kadar görünür olmamıştı.
Önümüzdeki süreçte bu uçurum daha da konuşulacak. Çünkü, küresel kriz faturayı yine daha çok aşağıdakilere kesecek.
Geçenlerde New Scientist dergisi “Eşitsizlik Çağı” başlıklı bir makale yayınladı. İlginç noktalar vardı. 
Antropolojik açıdan toplumlar bin yıllardır eşitsizlik kültürü içinde yoğruluyormuş. Eşitsizlik yüzünden yaşanan göçler, çatışmalar, gerginlikler zaman zaman gelişmeyi besliyormuş... Eşitlikçi toplumlardan zaman içinde kaybolup gidenler olmuş...
En zenginlerin neden harcayabileceklerinden fazla para peşinde koştukları da psikolojik yönden irdelenmiş. Bazı insanlar zenginliği “bacanağın kazandığından daha fazla kazanmak” olarak algılıyorlarmış. “Ötekini” zıplayarak geçmek için çabalıyorlarmış.
Ayrıca, en zenginler bir şeyler alarak değil, birilerine yardım ederek mutlu oluyorlarmış.
Çevre açısından bakarsak da gelir eşitsizliği olmasa, yani varlık belli ellerde toplanmasa gezegendeki karbon salanımı daha tehlikeli boyutlarda olabilirmiş.
Gelir eşitsizliğinin teorik açıdan bazı artıları olabilir tabii... Ama eşitsizliğin de bir ölçüsü olmalı. Bugünün dünyasına bakınca “bu dengesizlik nereye kadar?” diye sormadan edemiyor insan.

Haberin Devamı

Yer: Çeşme
Konu: Ekonomi
Çok önemli konuklar ve konuşmacılar gelecek. Küresel ekonomi Çeşme’de masaya yatırılacak. Hem de ABD başkanlık seçimlerinin hemen öncesinde.
1-3 Kasım’da Çeşme Altın Yunus’ta düzenlenecek toplantının başlığı:
“Borç Dinamikleri, Finansal İstikrarsızlık ve Büyük Durgunluk”.
Tam da zamanın ruhunu yansıtan bir başlık...
Ev sahipliğini Türkiye Ekonomi Kurumu yapacak.
Bilgi için www.tek.org.tr konferansla ilgili detaylar içinhttp://teacongress.org
Dünyanın içinden geçtiği karmaşık sürece ışık tutabilecek bir toplantı... Ses getirecektir.

Yazarın Tüm Yazıları