Yerende var övende yok

ORHAN PAMUK’un Nereden gelip nereye gittiğimize değil insanlığımıza dikkat edin lütfen (Pazar Hürriyet, 26 Aralık 2004) başlıklı yazısını Türkiye’deki bütün okuryazarların okumasını isterdim.

Olağanüstü lezzette, nefis bir yazı, İngiltere’de The Guardian’da yayınlandığında hiç kuşkum yok, o yazıdaki açıdan bakan yabancıların sayısı artacaktır.

Dikkatimi çeken bir başka hususa mutlaka değinmeliyim:

Malûmunuzdur, Orhan Pamuk yurtdışında ne zaman konuşsa, bir yazısı yayınlansa, onun içinde bizi eleştiren bir nokta varsa, bütün gazeteler, dergiler -çok şükür henüz televizyonda yok- ona sayfalar ayırır, internet dolaşımı sesten daha hızlı biçimde yürürlüğe girer.

Çünkü biz bir yazarı bizim gibi düşünmedikçe eleştiririz. Resmi görüşten, resmi tarih anlayışından kalan kötü bir düşünce mirası.

Ama lehimizde bir yazıysa, sözü edilmeye değmez bulunur, çöplüğüne atılır.

Orhan Pamuk’u yerenlerden tek bir övgü cümlesi duymadım bu yazı sonrasında. Hele internetteki siteler tam suskunluk içinde.

Kötülük içimize işlemiş, bizi yönlendiren, ruhumuzu tatmin eden tek duygu.

Hürriyet’in bir ilkesi vardır. Yayına değer bir haber, bir yazı başka gazetede de çıksa, biz ondan alıntılar koyarız. Hatta onu kaynak vererek yeniden yayınlarız. Yayıncılıkta kompleksimiz yok.

Ben beklerdim ki, başka gazeteler de bu komplekse kapılmasınlar, Orhan Pamuk’un yazısını yayınlasınlar, hep yerdikleri Orhan Pamuk’u bir gün olsun övme fırsatını kaçırmasınlar.

İnternetten o yazıyı bulup okumanızı salık veririm.

* * *

ORHAN PAMUK bu yazısında Mehmet Siyah Kalem’in Resimleri’ni anlatıyor. Türklerin serüveni var bu yazıda. Bilginin, duygunun, romancı ustalığının zeká panayırında teşhiri.

Hüzünlü, ironik, alttan almayan ama alçakgönüllülüğü ihmal etmeyen, üstten baktığını sezdiren, bir ırkın tevekkül ile fetih ruhu arasındaki gelgitleri.

Mehmet Siyah Kalem’in Resimleri’ni bir sanat tarihçisi yazsaydı, uzmanların övgüsünü kazanabilirdi, ama bir romancı gibi bunun ardındaki yaşama biçimini dile getiremezdi. Bizi etkilemezdi.

Belirsizlik, çoğunlukla tarihi zenginlikten kaynaklanır. Bizi algılamakta insana sonsuz çözümler sunar, Orhan Pamuk’un yazısının ruhunda olduğu gibi.

Şiirsel düzyazıya örnek bu yazıdan bir bölümü; okuyanların bir kez daha okuması, okumayanların da yazı hakkında bir fikir sahibi olmaları için aktarmalıyım:

‘Ama yüzyıllar ve göçler, yenilgiler, felaketlerden sonra hikáyeler unutuldu. Hikáyeleri hatırlatsın diye yapılan resimler de dağıldı. Bizler de gide gide nereden geldiğimizi unuttuk. Bu resimde hikáyesiz, kimsesiz kaldık. Gene de resmedilmek güzel.’

* * *

AB görüşmelerine kimin/kimlerin müzakereci olarak gönderileceğinin tartışıldığı bu günlerde benim de bir önerim var:

Heyete mutlaka sanatçı, yazar alsınlar.
Yazarın Tüm Yazıları