Dörtlü zirvede liderler soruları yanıtladı

Güncelleme Tarihi:

Dörtlü zirvede liderler soruları yanıtladı
Oluşturulma Tarihi: Ekim 27, 2018 23:24

Dörtlü zirvede liderler soruları yanıtladı

Haberin Devamı

Gülseli KENARLI - Güven USTA / İstanbul,(DHA) TÜRKİYE'nin ev sahipliğindeki Suriye konulu dörtlü zirvenin basın toplantısında liderler, gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetinin gündeme geldiğini belirtti. 
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ev sahipliğinde Cumhurbaşkanlığı Vahdettin Köşkü'nde ikili görüşmelerin ardından saat 16.20'de başlayan zirveye Almanya Başbakanı Angela Merkel, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Astana platformu ile BM Suriye Özel Temsilcisi Steffan de Mistura Vahdettin Köşkü katıldı. Toplantı  yaklaşık 3 saat sürdü. Zirvenin ardından liderler ortak basın toplantısı için kameralar karşısına geçti.
Liderler basın toplantısında yaptıkları açıklamalarının ardından gazetecilerin sorunlarını yanıtladı. 
Bir gazetecinin, Suriye'nin gelecekteki devlet yapısını ne şekilde gördüklerini, Esed'in durumunun ne olacağını ve İdlib konusundaki anlaşmadan memnun olup olmadıklarını sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti: 
“Her şeyden önce tabii buradaki irade kişilere ait olan bir irade değildir. Esed'in durumunu belirleyecek olan irade Suriye halkının iradesidir. İçeride ve dışarıdaki tüm Suriye halkı, onunla ilgili kararı verecektir. Tabii bize göre Esed, 1 milyona yakın vatandaşının maalesef hayatına kast etmiş bir insan konumundadır. Dolayısıyla bize göre muteber bir konumda değildir. Nitekim şu ana kadar yaşananlar ortadadır. Hala oradaki işte katliamlar aynen devam etmektedir. Temennimiz odur ki artık bu süreç bitmiş olur ve böylece Suriye'de insanlar hayatının nasıl devam ettirecek sorusuna çok da rahatlıkla bir cevap bulmuş olur."

İDLİB
Erdoğan, İdlib'te şu an 3.5 milyon insanın yaşadığını belirterek, “İdlib'te yaşayan bu insanlar oraya nereden geldiler? Onlar da Halep'ten kaçarak, ne yazık ki o varil bombalarından kaçarak İdlib'e geldiler. Son dönemlerde İdlib'te de yaşam hakları ortadan kalktı ve bu defa oradan nereye kaçacaklardı? Kaçakcakları tek yer vardı. O da Türkiye. Türkiye'den başka sığınacakları, kaçakcakları hiçbir yer yoktu. Zaten bizde 3.5 milyon insan şu anda bize iltica etmiş, bizde. Yeni bir 3.5 milyon insan, ne kadarı İdlib'ten kaçardı, bunu bilemiyoruz ama sağ olsun Sayın Putin ile yapmış olduğumuz görüşmeler neticesinde, attığımız adımlarla İdlib sürecinde 10 maddelik muhtıra gerçekten burada yeni bir süreci başlattı ve bu süreçle orada bir kalıcı -temennimiz odur ki- ateşkesi sağlamış olduk. Öyle veya böyle kalıcı sürücü sürdürülebilir böyle bir ateşkesin devamı, tabii ki orada yaşayan insanları rahatlattı. Fakat, bütün o yıkılan binaları gördüğümüzde, o binaların altında kalan insanları -tasavvur edebiliyor musunuz-, bunları gördüğümüzde tabii bizler siyasetçi olarak, devlet başkanları, cumhurbaşkanları olarak acaba bunun bedelini nasıl ödeyeceğiz diye düşünmek durumunda kalıyoruz" diye konuştu.

“TEMENNİ EDİYORUM Kİ BURALARDA DA MESAFE ALACAĞIZ"
Erdoğan, Suriye'nin kuzeyinden mülteci olarak gelenlerle ilgili Türkiye'nin attığı adımlara dikkat çekerek, “Onlara yönelik şu anda verdiğimiz destekler ortada. Tabii insani olarak birçok destekleri vermek durumundayız. Nitekim bugünkü yaptığımız görüşmelerde insani olarak ne gibi destekler verebiliriz, eğitimde, sağlıkta, altyapı, üst yapı ne gibi destekler verebiliriz bütün bunları görüşme fırsatını bulduk, bunların adımlarını attık. Temenni ediyorum ki buralarda da mesafe alacağız. Son olarak genişleyebilir mi sorusunu sordunuz, bu yine birlikte atacağımız adımdır, birlikte vereceğimiz karardır, ona göre bu dondurulmuş bir yapı değildir. Eğer böyle bir şeyin kararını verirsek, Astana'da olduğu gibi böyle bir adımı burada da atmamız mümkündür" dedi.

“HEDEFİMİZ BURADAKİ SİVİL HALKIN HUZURUNU SAĞLAMAKTIR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İdlib'in son durumu ile ilgili olarak ise "Her şeyden önce malum 12 gözlem noktasıyla zaten orada Rusya Federasyonu'yla gayet dayanışma içerisinde bir çalışmamız var. 12 gözlem noktasının dışında da 10 gözlem noktasına Rusya Federasyonu malum sahip. Tüm bunların hepsi bölgenin güvenliğine yönelik adımlardır. Fakat hepsinden öte İdlib muhtırasındaki dikkat çeken konu aşırı radikal güçlerin Türkiye tarafından kontrol altına alınmasıdır. Ama bunun dışında da rejimin aynı şekilde 15-20 kilometrelik o bölgede herhangi bir tehdidini kaldırma sürecini de Rusya Federasyonu'nun kendi kontrolü altına almış olmasıdır. Bütün mesele burada ağır silahların İdlib merkezinden tamamen çekilerek, bunların merkezde sivil halkı rahatsız etmemesinin sağlanmasıdır. Bunun yanında yine aynı şekilde oradaki yapılacak silahlı saldırılar karşısında bir mutabakat, dayanışma içerisinde Türkiye ve Rusya Federasyonu'nun alacağı tavırdır ve alt birimlerimiz her an çalışmalarını sürdürmektedir. Buruda savunma olsun, istihbarat olsun, dayanışmalarını sürdürüyorlar. Hedefimiz buradaki sivil halkın huzurunu sağlamaktır. Nitekim şu ana kadar da yaklaşık 60 bin kişinin İdlib'e dönmüş olması, bu sürecin başarıdır. Bunun için Sayın Putin'e de teşekkür ediyorum. Burada gayreti olan bütün arkadaşlarımıza ayrıca teşekkür ediyorum" şeklinde konuştu.

ERDOĞAN'DAN KAŞIKÇI CİNAYETİ AÇIKLAMASI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir gazetecinin zirvede gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetinin konuşulup konuşulmadığını sorması üzerine, “Merhum Cemal Kaşıkçı ile ilgili olarak ikili görüşmelerimizde bu konuyu ele aldık ve gerekli bilgileri kendilerine verdim. Daha önce de zaten istihbarat örgütlerimizle yapılmış olan bu konuda çeşitli bilgilendirmeler oldu. Detaya, bugün yaptığımız ikili görüşmelerle girmiş bulunuyoruz. Şunu çok açık net tekrar burada ifade etmek durumundayım, şu anda uluslararası medyanın burada oluşu da böyle bir cevabı vermemi gerektirir. O da şudur; her şeyden önce içeride 18 tane tutuklu var. Bu 18 tutuklu malum ülkemize gelen kişilerdir. Bunlar 15, 9 artı 6, ayrıca 3, böyle bir dağılımı var. Bu 18 kişiyi Türkiye'ye kimler gönderdi? Bunun cevabını tabii ki Suudi yetkililerin vermesi gerekir. Daha sonra bir açıklama Suudi Arabistan'ın yetkili mercilerinden geldi. O da Türkiye'deki yerli işbirlikçilere cesedin teslim edildiğine dair veya onlarla farklı bir işbirliğine girmek suretiyle böyle bir adımın atıldığı söylendi. O zaman bu yerli işbirlikçi kimdir? Bunu da yine bu açıklamayı yapan kişi veya kişilerin ortaya koyması gerekmektedir. Her türlü cezai müeyyideye çarptırılacaklarını söylüyorlar. Suçun işlendiği yer İstanbul'dur, dolayısıyla Suudi Arabistan bu yargılamada eğer kendileri bu işi yapmayacaklarsa bu yargılamayı Türk yargısı olarak bizim yapmaya hazır olduğumuzu dün Adalet Bakanlığımız vasıtasıyla kendilerine bu çağrıyı yazılı olarak resmi kanallardan da yapmış bulunuyoruz. Şimdi oradan bunun cevabını tabii ki bekleyeceğiz. Suudi Arabistan başsavcısını yarın buraya gönderiyor ve İstanbul başsavcımızla başsavcı kendi yanındaki heyetiyle görüşmeleri yapacaklar. Bu görüşmenin neticesini de önemsiyoruz" dedi.
Erdoğan, bu süreçte emniyet teşkilatı, istihbarat teşkilatı ve yargı teşkilatının yoğun bir çalışma içerisinde olduğunu belirterek, "Bu çalışmalar bitmemiştir, hala aynı hassasiyet içerisinde devam etmektedir." dedi.

“TÜRK YARGISININ VERECEĞİ KARARA HEP BİRLİKTE SAYGI DUYMAK ZORUNDA KALIRIZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul'da bir Alman vatandaşının tutuklanmasına ilişkin soruya, "İstanbul'daki Alman ile ilgili olarak da bu kişiyle ilgili mahkeme cezasını vermiştir. Mahkemenin verdiği ceza ile birlikte temyiz yolu açıktır. Bu temyiz yoluna da müracaat etmek suretiyle Türk yargısının vereceği karara hep birlikte saygı duymak zorunda kalırız" diye konuştu.

PUTİN: HERŞEY OLABİLİR
Putin, Türkiye, Rusya, Fransa ve Almanya'nın aynı formatta bir daha bir araya gelip gelmeyeceği şeklindeki soruya şöyle yanıt verdi:
“Bu konuda henüz bir anlaşma sağlamadık. Her şey olabilir. Katılımcıların sayısının artırılması faydalıdır diye düşünüyorum. İlk olarak Astana Grubu ile küçük grubun birleştirilmesini Fransa Cumhurbaşkanı teklif etti. Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan bunu faal bir şekilde destekledi. Bugünkü görüşmemizin girişiminde bulundu ve bence faydalı bir görüşme oldu" dedi.  Putin, “Suriye'nin meşru hükümetine saygı duyulmalıdır. Herkes Suriye rejimi diyor burada. BMGK kararında ise Suriye Arap Cumhuriyeti hükümeti ifadesi kullanılıyor. Suriye'nin meşru hükümetine saygı duymaktan yola çıkarak, muhalefetle verimli diyalog kurmak için her zaman Suriye hükümetini böyle yapıcı diyaloga çağırıyoruz" şeklinde konuştu. 

“BU ZORLU BİR SÜREÇTİR"
Anayasa komitesi çalışmalarının sorulması üzerine ise Putin, “Senenin sonuna kadar ilgili şartlar oluşursa anayasa komitesi tamamen oluşturulacaktır ve faaliyetlerine başlayacaktır" dedi. Putin, "İran, Astana ve barış sürecinin garantörlerinden biridir. Gerginliği Azaltma Bölgeleri'nin faaliyette olmasının da teminatıdır. İran olmadan bu konu çözülemez" diye konuştu. Putin, Suriye'de çözüm konusunda istedikleri kadar hızlı ilerleyemediklerini belirterek, “Suriye hükümetini kendi listesini vermesi konusunda ikna ettik. Mevkidaşım Sayın Türkiye Cumhurbaşkanı da kendi üzerine düşeni yaptı. Muhalefetten bir liste ortaya çıktı. Şimdi de üçüncü listeyi hazırlıyoruz. Bu zorlu bir süreçtir" dedi. Putin, “Suriye halkının kendi liderleri kendisi seçmesi gerektiğine inanıyoruz. Bunun için anayasa komitesi kurulmalıdır ve faaliyetlerine başlamalıdır. Bugün şu ya da bu şahsı görüşmedik. Bu yapıcı bir yaklaşım olmaz" dedi. 
Putin, “Rusya, çeşitli provokasyonlara ilişkin Suriye hükümetini destekleme hakkını saklı tutuyor" diye konuştu. 
Putin, radikal grupların temizlenmesi için Türkiye ile ortak çalışmalarının sürdüğünü belirtti. 

KAŞIKÇI CİNAYETİ
Merkel, gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayeti ile ilgili olarak, “Kimlerin failler olduğunu ortaya çıkardıktan sonra Avrupa Birliği (AB) olarak Avrupa genelinde kendi ortak değerler zeminimizde gerekenlerin yapılacağını taahhüt etmek isterim" dedi. 
Macron, Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğun'da öldürülen gazeteci Cemal Kaşıkçı'ya ilişkin bir soru üzerine ise Almanya Başbakanı Angela Merkel'le bu korkunç cinayeti ele aldıklarını belirtti. 
Macron, “Konuyla ilgili istihbarat paylaşımımız var. Tabii ki delillerin paylaşımı konusunda çok iyi bir işledikleri söz konusu. Türkiye'nin şimdiye kadar ki seferberliği son derece önemli. Bir takım olgular söz konusu. Ama soruşturmanın sonuna kadar gitmesi gerekiyor, hem olguların aydınlatılması hem de sorumluların ortaya çıkarılması için. Bu konularla ilgili yaptırımların alınması gerekiyor. Bunların tutarlı ve tam olması gerekiyor. Bazı sektörlerle kısıtlı kalmaması gerekiyor bu yaptırımların. Bu yaptırımlar Avrupa düzeyinde alınacaktır. Her seferinde bir eş güdüm içinde Avrupa hareket etmektedir  bu tür durumlarda" şeklinde konuştu. 

MACRON: KENDİ GELECEKLERİNİ TAYİN ETMEYE YÖNELİK ŞARTLARI OLUŞTURMAMIZ GEREKİYOR
Macron, İdlib konusundaki soru üzerine, “Suriye Devletinin yapısıyla ilgili olarak karar vermek bize düşmez ama Suriye halkının kendi geleceğini belirleyebilmesi için gerekli şartları ortaya koymakta biz yardımcı olabiliriz. Şimdi burada bize düşmüyor, Başer Esad'ın iktidarda kalıp kalmamasına karar vermek. Takibi burada bir egemen hükümet var, buna saygı gösterilmesi gerekiyor ama bunun üzerinde uluslararası topluluğun baskısını göstererek. Çünkü Soçi'de ne dedik, 'Uluslararası topluluk da bir söz hakkı var.' dedik. 'Soçi'de verilen kararlar doğrultusunda uluslararası topluluğun da söyleyeceği şeyler var.' dedik. Önümüzdeki aylarda nitekim bu yönde hareket edeceğiz. Suriye halkının egemenliğine saygı göstereceğiz. Bunlardan biri yine Suriye'deki rejim. Ama burada söylememiz gereken şey 'Bu rejimin artık tüm Suriyelileri temsil etmediği. Çünkü milyonlarca Suriyeli ülkelerini terk etti. Suriyeliler Ürdün'e, Lübnan'a, Almanya'ya, Fransa'ya sığındılar. Bu yüzden de bir anayasal çerçeve kurarak tüm Suriyelilerin oy vermeye ve kendi geleceklerini tayin etmeye yönelik şartları oluşturmamız gerekiyor. Bunu da yaparken bizim bir talebimiz var. Bu da bu halkın kendini özgür şekilde ifade etmesine yer vermek" diye konuştu.


 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!