SANATI ORTAKLAŞTIRAN BİR ŞEHİR HAYALİ

Güncelleme Tarihi:

SANATI ORTAKLAŞTIRAN BİR ŞEHİR HAYALİ
Oluşturulma Tarihi: Eylül 27, 2018 10:21

Sezona 3 Ekim’de merhaba demeye hazırlanan ADT oyuncusu ve müdür yardımcısı olan Gökhan Tüzün’le dünden bugüne tiyatroyu, sahneleyecekleri oyunları ve sanatçı gözüyle nasıl bir kent hayal ettiğini konuştuk. Tüzün en büyük hayalinin bir kültür bahçesi inşaa edilerek, halk ile sanatçıların buluşturulması olduğunu söyledi.

Haberin Devamı

ANTALYA, kültür sanatta adından söz edilen bir dünya kentine nasıl dönüşür? Sanatçılar nasıl bir kentte yaşamayı hayal eder? Sahneden izleyici sıralarına uzanan bağ nasıl kurulur? Antalya Devlet Tiyatrosu (ADT) Müdür Yardımcısı ve Oyuncusu Gökhan Tüzün’le tüm bu soruların cevabını aradığımız bir söyleşi yaptık. Tüzün, yoğun hazırlık sürecinin ardından 3 Ekim’de yeni sezon için kapılarını açacak olan tiyatroda izleyiciyi bekleyen sürprizleri de paylaştı.

Bu sene nasıl bir program bekliyor tiyatro izleyicilerini?

Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü’nün belirlemiş olduğu bir konseptimiz var. Prömiyer yapacak birçok oyunumuz, kadın yazarların hiç sahnelenmemiş oyunları olacak. Elif Solak’ın bir oyunu olan ‘Zümrüdüanka’ ile açılış yapacağız. Temmuz’dan bugüne yoğun bir prova dönemi geçirdik. Antalya izleyicisi için hazırız. Hemen ardından Amerikalı aktör Dave Hanson’ın yazdığı ‘Godot’yu Beklerkeni Beklerken’de 17 Ekim’de seyircimizle buluşacak. Her sene olduğu gibi büyük bir heyecanla sezona ‘merhaba’ diyeceğiz. Yeni oyunlara 3’üncü hatta 4’üncüyü de eklemeyi düşünüyoruz. Uluslararası Antalya Tiyatro Festivali’nin açılışını yeni bir oyunla yapmış olacağız. Geçen sene sahnelenen İbiş’in Rüyası, Deli Dumrul, Riviyera, Komik Para ve Windsor’un Şen Kadınları gibi oyunlarımız devam edecek. Yeni çocuk oyunları da olacak. Bu sene Antalyalıları çok yoğun ve renkli bir program bekliyor.

Haberin Devamı

SANATI ORTAKLAŞTIRAN BİR ŞEHİR HAYALİ

Bu oyunlar nasıl seçildi? Bu sezon sahneden izleyiciye ne yansıyacak?

Sezona başlayacağımız her iki oyun da ‘harekete geçmek, amaca ulaşmak için bir şey yapmak’ fikrinden yola çıkıyor. Zümrüdüanka’da aşkı için dünyaları yakan birini görürken, diğer oyunda Samuel Beckett’in Godot’yu Beklerken’ine göndermeler yer alıyor. Godot’yu Beklerkeni Beklerken, Beckett’in oyununun kulisinde geçen gerçek bir hikayeyi anlatıyor. Tiyatronun yeni ve nitelikli yazarlara ihtiyacı olduğunu görerek kadın bakışıyla kaleme alınmış hikayeler bu sene öne çıkıyor.

Haberin Devamı

Antalya’da yıllardır tiyatro sahnesinde oyunculuk ve yöneticilik yapan biri olarak seyircinin ilgisini nasıl buluyorsunuz?

Antalya uzun yıllardır yerleşik düzenle tiyatro oyunlarının sahnelendiği çok özel bir şehir. Geçmişten bugüne bir gözlem yaptığımızda hem olumlu, hem de olumsuz değişiklikler görüyoruz. Antalya’nın kemikleşmiş bir seyircisi var. Ama artık çağın dönüşümü nedeniyle çabuk tüketen bir toplumuz. Yeni seyirci kazanmak, gençlerin ruhuna dokunmak bizim için çok önem kazandı. Ben bunu başarabildiğimizi düşünüyorum.

SANATI ORTAKLAŞTIRAN BİR ŞEHİR HAYALİ

Tecrübeli bir sanatçı olarak genç tiyatroculara nasıl bir yol izlemelerini öneriyorsunuz?

Haberin Devamı

Tiyatro, kendisine kodlu gelenlerin yapabileceği bir sanat. Hepimiz nasıl olduğunu anlamadan kendiliğinden tiyatro aşkının içine çekildik ve kendimizi sahnede bulduk. Seyircinin karşısına çıkmak ve alkışları duymanın verdiği haz, aylarca süren zahmetli provaların yorgunluğunu alıyor. Benim Ester karakterini oynadığım Godot’yu Beklerkeni Beklerken’de bana şöyle bir söz söyleniyor: “Ya siz oyuncu olarak ne yapıyorsunuz? Başkasının dur dediği yerde durup, giy dediği kostümü giyiyorsunuz ve söyle dediğini söylüyorsunuz. Bundan daha basit bir şey olamaz.” Bu söze Ester, “Madem öyle sen de bir denesene. Koca ayağını koca ağzına sokarken elindeki metinden bir bölümü oynamaya çalışmanı görmeyi çok isterim” diye yanıt veriyor. İşte oyunculuk tam da böyle bir şey. Değişen bir tiyatro var. Yeniler çok yönlü olarak fark yaratmak zorundalar. Tiyatral yeteneğinin dışında çok iyi enstrüman çalan, dans eden, akrobasi yapan ya da şarkı söyleyenler öne çıkacak.

Haberin Devamı

Antalya’yı kültür ve sanatıyla parlayan bir kente dönüştürmek için ne yapılmalı?

Antalya’da sanatın hem ulaşılabilirliği kolay, hem de ucuz. Bu şehirde Devlet Opera ve Balesi, Devlet Senfoni Orkestrası ve Devlet Tiyatrosu var. Bu üçünün bu kentte bulunmasının sağladığı büyük fırsatla o kadar güzel işler üretebiliriz ki. Bunun için üçünün bir arada olması ve ortak gösteriler yapabilmesi gerekiyor. Çalışma saatlerimiz birbirine uymadığı için biz bunu henüz başaramadık. Ama başaracağız. Üç kurumun yapacağı ortak bir çalışmayı bu kentin sanatçıları çok istiyor. Hayallerimizden bir Antalya Kültür Merkezi’nin bulunduğu yerde bir kültür bahçesi inşa etmek. Dışarıda gezen insanların bir provadan ses duymaları, orkestranın hazırlığına şahit olmaları, operadan bir solistin aryasını dinlemeleri bambaşka bir şey. Sanat ve halk birbirine böyle kenetlenir.

 

 

BAKMADAN GEÇME!