SALDA TARİHE IŞIK TUTACAK

Güncelleme Tarihi:

SALDA TARİHE IŞIK TUTACAK
Oluşturulma Tarihi: Eylül 10, 2019 10:11

Türkiye’nin Maldivler’i olarak görüldüğü icin ‘Saldivler’ adını alan Salda Gölü'nde yapılan araştırma önemli bir gerçeği ortaya koydu. Beyaz kumlarıyla eşsiz güzellik taşıyan Salda’nın yerkürenin erken döneminde yaygın olarak oluşan yaşam formlarının ortaya çıkış ve gelişim sürecine ışık tutacağı belirtildi.

Haberin Devamı

 

TÜRKİYE’nin derin tatlı su göllerinden biri olan ve Mars’ın jeolojik yapısına benzerlik gösteren dünyadaki iki noktadan biri olarak kabul edilen Burdur’un Yeşilova ilçesindeki Salda Gölü’ne yönelik bilimsel çalışma, gelecekte gölün yapısının değişebileceğini ortaya koydu. Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından desteklenen, İstanbul Teknik Üniversitesi’nden (İTÜ) Nurgül Balcı, Oklahoma Üniversitesi’nden Cansu Demirel ve Mersin Üniversitesi’nden Mehmet Ali Kurt’un birlikte yürüttükleri araştırmaya göre, Salda Gölü kirlenirse beyaz kumların ve dolayısıyla gölün rengi değişebilir.

SALDA TARİHE IŞIK TUTACAK

DÜNYA TARİHİNE IŞIK TUTABİLİR

Moleküler ekoloji, mikrobiyoloji ve jeokimya dallarının ortak çalışmasına dayalı araştırmaya göre, Salda Gölü bilim insanlarına tarihin farklı dönemlerine ilişkin gözlem olanakları sunuyor. Beyaz kumlarıyla eşsiz bir güzellik taşıyan Salda, yerkürenin erken döneminde yaygın olarak oluşan yaşam formlarının ortaya çıkış ve gelişim süreçlerine ışık tutacak nitelikte. Salda gölündeki bu yapıların detaylı araştırılmasının jeolojik kayıtlardaki yaşam izlerinin saptanması için önemli veriler üreteceğini dile getiren 3 araştırmacı, bölge kirlenirse yaşanacak kayba da dikkat çekti.

KİMYASI DEĞİŞİRSE RENGİ DE DEĞİŞİR

Salda üzerinde ilk defa yapılan bu çalışma, gölün aşırı kimyasal durumuna rağmen geniş bir mikrobiyal çeşitliliğe sahip olduğunu ortaya koydu. Yaklaşık 45 kilometrekarelik bir alana, ortalama 80 metre derinliğe sahip göldeki su kimyası ve bakterilerin ‘stromatolit’ denilen beyaz renkli katmanları ortaya çıkarttığını belirten araştırmacılar, bu oluşumların belirli dengedeki kimyasal, biyolojik, fiziksel ve iklimsel koşulların ortak ürünü olarak geliştiğini kaydetti. Beyaz kumların belirli koşullar var olduğu sürece oluşmaya devam edeceğinin belirtildiği raporda, “Eğer göl suyunun kimyası değişirse, başka renkte ve başka formda kumlar oluşabilir” denildi.

DÜNYAMIZIN BEBEKLİK DÖNEMİ

Değerli bir mineral olan hidromanyezit açısından zengin ve doğal karbondioksit deposu Salda Gölü’nün stromalit üretmeye devam ettiğini gösteren araştırma, benzerine az rastlanan bu doğa olayının bölgedeki su-kayaç ilişkisi ve iklimsel koşullar sayesinde gerçekleştiğini saptadı. Buna göre, eğer Salda gölü havzasındaki bu çok özel şartlar ortadan kaldırılır, iklim koşulları değişir ve yapılaşmanın önü açılırsa, ‘dünyamızın bebeklik dönemi’ diyebileceğimiz en erken jeolojik çağlarının halen yaşandığı doğa harikası, niteliğini kaybedecek.

SALDA JEOLOJİK MİRAS

Salda Gölü’nün doğal bir ‘doğa bilimleri müzesi’ olduğunu söyleyen İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yıldırım Güngör, gölün jeopark ilan edilmesini önerdi. Dünyada sadece Van Gölü kıyılarında ve birkaç yerde bulunan ‘stramatolit’ adı verilen yosunların aynı zamanda doğaya oksijen pompaladığını belirten Güngör’ün çalışmasında şu bilgiler yer aldı: “Canlı tarihinde 2 milyar yıldır var olan stramatolitler ile göle beyaz rengini veren hidromenyezitler bu gölü dünya çapında çok özel bir konuma getiriyor. Salda Gölü jeolojik bir miras olarak kabul edilmeli.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!