Yeni yıl, yeni umutlar

İsmet SOLAK
Haberin Devamı

Yeni yıl, yeni umutlarla geldi. Umutlarınız bol olsun. Tüm umutların mutluluğa dönüşmesini diliyorum.

Yeni yılı evde karşıladık. Ramazana rastlamadığı yıllarda da, tercihimiz evde olmak; ailece, geleceğe dönük güzel dilekler tutuyoruz. Bize yetiyor.

Tam bir İstanbul beyefendisi olan amcam Nevzat Solak ile yengem de bize geldiler. Önce Kırklareli'ni aradık. 84 yaşındaki babam merakla sordu:

‘‘Hükümet kurulacak mı oğlum? Söyle şu Baykal'a da inadı bıraksın!’’

Sanki benim elimde! 1939 yılına ait CHP'ye kayıt belgesi cebinde, Deniz Bey'e benim söylememi istiyor. İşte bu eski CHP kültürü; politik hesaplara, ayak oyunlarına dayanmayan temiz anlayış! Yalım Erez'in bu hafta listeyi tamamlayabileceğini söyleyince çocuklar gibi sevindi:

‘‘Hükümetsiz kalmak, harpte komutansız kalmaya benziyor oğlum. Çarşıda pazarda pahalılık aldı başını gidiyor. Hükümet varken, bu kadar değildi.’’

Her şey ekonomiye bağlı. Yılbaşı için tam bilet, yarım ve çeyrek biletler almıştım. Ne büyük ikramiye çarptı, ne küçük! Umutlar geleceğe kaldı.

Gelen telefonlardan, çoğu tanıdıklarımın televizyon izleyerek yeni yılı karşıladıklarını anladım.

* * *

Zapping yaparak kanallarda dolaştık. En derli toplu, güzel programlar TRT'de idi. Kutlu Payaslı, türkü motifleriyle başlattığı programını dantel gibi örerek sevilen eserlere taşıdı. Gözlerim Ziya Taşkent'i aradı. İkisi çok iyi dosttur, kardeş gibi. Zagreb'deki koroyu amcama anlattım:

‘‘Piyanoya Ziya geçti, biz koro olduk. Kutlu, belki de Ziya'yı bu gece için başka göreve tayin ettirmiştir, yapar mı yapar!’’

Çok gülüştük. Kutlu neşe küpüdür. Her an muziplik yapabilir. Ziya, sakin ve ciddi, Kutlu'nun muzipliklerine kızsa da güler! Bu, dostluğun doruğu!

Gece yarısına doğru Ümit Gürtuna aradı. Konuştukça gülmekten kırıldık:

‘‘Adamlar ev telefonumu nereden bulmuşsa almışlar. İstanbul'dan telefon yağıyor. Recep Tayyip Erdoğan'ın yerine Başkan olan Müfit Gürtuna'yı benim kardeşim sanıyorlar. Herkes, benden torpil istiyor.’’

Ümit ve Müfit; insanlar ancak ikizlerine böyle isimler verebilir! Ümit'i kim biraz tanısa şimdi birden yakını, akrabası oluyormuş! Biri CHP uğruna mesleğini feda etti, öteki Refahlı; Ümit ikiz olsa, kardeşini inkâr ederdi.

Ümit'le lise yıllarından arkadaşız. O yıllarda yılbaşı gecelerinde, Rıza Polat Akkoyunlu'nun 'Nokta noktam' şiirini okurduk:

‘‘Bu gece yılbaşı/Başkent ayakta/Çalınan Tuna dalgaları komşu plakta/ Ne de kıvrak bir vals havası/Başladı yine gönlümün on yıl önceki kanaması/Bu gece yılbaşı/Başkentte kar yağıyor nokta noktam/ Başkentte kar/Ve tütüyor gözlerimde/Küllenmiş bir mangal gibi eski hatıralar.’’

* * *

Bu defa başkentte kar yağmıyordu. Dışarıda kuru ayaz vardı.

Ülke telefonları kilitlenmişti. Tuşlara basmaktan bıkınca, büroyu arayıp emektar Hayati'den yardım istedim. Bazen o da pes etti! Ama, ağabeyimi ve bazı yakınlarımı bağladı. Konuşup, iyi dileklerimizi sunduk.

Yeni yıla TGRT ile girdik. TRT'de tam o saatte arabesk, özel kanallara da gına gelmiş Televole ekipleri yerleşmişti. TGRT'de ise Seda Sayan ile Ajda Pekkan vardı. Bize daha sıcak geldi. Öyküm'le yılın ilk dansını ettik.

Sonra yine TRT'ye geçtik. Beni, Kuleli yıllarıma taşıyan sanatçılar ve melodilere daldım. Şevket Uğurler piyanoda; Erol Büyükburç, Ömür Göksel, Ayten Alpman, Ayferi ve Berkant sıralanmışlar. Samanyolu'nu söyledik:

‘‘Bir şarkısın sen, ömür boyu sürecek...’’

Nokta noktam usuma takıldı ya, yine dilimdeydi:

‘‘Bu gece yılbaşı/Başkent ayakta/Çalınan Tuna dalgaları değil/Artık komşu plakta...’’



Yazarın Tüm Yazıları