Yeni Türkü üzerine

Güncelleme Tarihi:

Yeni Türkü üzerine
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 14, 1997 00:00

Lale Barçın İMER‘‘Türkiye'nin en istikrarlı gruplarından biri'' olarak tanımladığım Yeni Türkü cephesindeki gelişmeleri, bu grup benim kuşağımın da önemli bir ismi olduğundan yakın takibe almıştım. Evet, Yeni Türkü'nün hayatımdaki yeri önemli, ama bu önem sadece bir dönemi kapsıyor. Dünyanın bu hızlı değişiminden hiç kuşkusuz Yeni Türkü de payını alacaktı. Ama bu pay gruba ‘‘dağılma'' şeklinde yansıdı. ‘‘Eyvah Yeni Türkü dağıldı. Bunun şuçlusu kim?..'' türünden triplere tahammül edemem ama bu konudaki düşüncelerimi sizlerle paylaşmaktan zevk duyarım. Öncelikle şunu belirteyim: Ortaya çıkacak olanı beklemeden karar vermek yanlış olurdu. Bu nedenle Yeni Türkü'ye dokunmakta acele etmedim. Ve bilesiniz ki bu yazıya oturana kadar grubun eskisi, yenisi hiç kimseyle konuşmadım...‘‘Tarafları'' dinleyip ‘‘yargıçlık'' oynamak istemedim. Niyetim, bir müzik sever olarak grubun bugünlere geliş sürecini değerlendirmek...Yeni Türkü, ilk ‘‘Buğday'ın Türküsü''yle hayatımıza girdi. 12 Eylül öncesi, böylesine cesur bir albüm büyük önem taşıdığı kadar yürek işiydi de... Günün şartlarında bu albüme yasak gelmesi de kaçınılmazdı. Yasaklandı da ama bu yasak ‘‘Buğday'ın Türküsü''nün kült bir albüm haline gelmesini de sağladı. Yeni Türkü'nün müzikal yolculuğunda bana göre iki önemli isim vardı: Selim Atakan ve Derya Köroğlu. Grubun ilerleyen yıllarındaki başarısında ise Köroğlu adı daha da ön plana çıktı, sempatisiyle Yeni Türkü'nün simgesi oldu. Ancak Derya Köroğlu sadece popülaritesiyle değil besteleriyle de Yeni Türkü'nün kimliğini belirleyen isim olmasını da becerdi. Grubun bugüne dek yaptığı 70 bestenin 36'sında Derya Köroğlu, 28'inde ise Selim Atakan imzası var. Atakan daha sosyal içerikli, Köroğlu ise daha romantik şarkılarıyla Yeni Türkü'yü yaratan isimlerdi. Bu arada diğer elemanların figüran olmadıklarını, her birinin nitelikli müzisyenler olduğunu, bu özelliklerin de grubun kalitesini yükselttiğini söylememek haksızlık olur. Ama, her grubun sürükleyici bir ‘‘beyni'', bir ‘‘lider''i vardır... Bu dünyanın her ülkesinde böyledir. Grubun dağılıp yeniden yapılanması olaylarında hedef tahtası haline gelen Köroğlu, bazıları istese de istemese bu grubun en karizmatik ‘‘yüzü''dür... Ve, en karizmatik yüzler de yine dünyanın her ülkesinde grubun solisti olurlar. Kaldı ki Köroğlu bu ‘‘yükü'' yıllarca aşımayı da bildi. Durum böyleyken Köroğlu'nun bencilliğini ya da onun bir başka davranışını grubun dağılmasına neden olarak gösterilmesirni yanlış buluyorum. Yeni Türkü'nün 3 yüzüYeni Türkü ‘Buğdayın Türküsü’nden sonra daha farklı bir kimlik yeğledi. 80'lerde ‘‘Günebakan'', ‘‘Göç'', ‘‘Resim'', ‘‘Yağmurun Elleri'', ‘‘Destina'', ‘‘Başka Türlü Bir Şey'', ‘‘Yeşilmişik''... 90'lara yaklaşırken ‘‘Aşk Yeniden'', ‘‘Dalgacı Mahmut'', ‘‘Açelya'' ve ‘‘Vira Vira'' gibi şarkılarla bizleri büyüledi Yeni Türkü. Ama ne yazık ki 1997 Yeni Türkü elemanmlarının yol ayrımına geldikleri yıldı. Önce Selim Atakan ayrıldı gruptan, sonra her biri bir başka yola koyulmanın düşüncelerine daldı. Grup bireyleri bir belirsizlik girdabına kapılmış gidiyorlardı. Cengiz Onural'ın çatırdamaları engelleyebileceği düşüncesi ise çok çabuk çürüdü...Yeni arayışlar yıprattıCengiz'in yeteneklerini çok değerli buluyorum, ancak onun ‘‘benim'' Yeni Türkü'mü değiştirdiğine de inanıyorum. Mükemmel bir müzisyen olmasına rağmen grubun kaderini değiştirmeye neden olarak ‘‘Rebetiko'' dönemini Cengiz Onural'a bağlıyorum. ‘‘Külhani Şarkılar''da bence karşımızda ‘‘sancılı'' bir Yeni Türkü vardı ve bu ‘‘yeni arayışlar'' hepimizin içindeki Yeni Türkü ‘‘resmine'', ‘‘ruhuna'' zarar verdi. Topluluk bu albümden çok önce ciddi bir müzikal anlaşmazlığa düşmüştü ki bunun son noktasında artık kesin ayrılma kararı geldi. ‘‘Her Dem Yeni Türkü'' albümü de yine bu tartışmaların üstesinden gelmek için bir ‘‘zaman kazanma albümüydü''. Ama olanlar oldu ve topluluk elemanları sağlıklı bir karar alıp yollarını ayırdı. Yani Yeni Türkü bireylerin kişisel egoları ya da üçüncü şahıslar nedeniyle değil, tamamen uzun zamandır yaşanan ciddi müzikal anlaşmazlıklar yüzünden ayrıldı. Bundan sonrası artık zamana kalmış. Hiç bilinmez, belki de çekirdeği eski Yeni Türkü olan bir grup daha çıkar karşımıza... Ama, çıksa da çıkmasa da Yeni Türkü sonsuza kadar içimizde kalacak. Arşivimizi açtığımızda şarkılar aynı tebessümle bize gülümseyecek. Bizleri geçmişe götürecek. Çakmaklarımızı yakıp, yanımızdaki sevgilimizin elini tuttuğumuz günleri anımsatacak. Özlemlerimizin, hayallerimizin, yaşamışlığımızın dili olan o şarkılar hep bizim olacak. Ben grubun da bizimle büyüdüğünü düşünüyorum... ‘‘Biz Büyüdük... Ve Değişti Dünya''... İşte sonunda...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!